TRT tarafından geleneksel hale getirilen Uluslararası Belgesel Ödülleri etkinliği takvimi başladı. Bu yıl on birinci kez düzenlenen etkinlik 25-29 Nisan 2019 tarihleri arasında bir belgesel şenliği havasında geçecek.
2018 yılında, 79 ülkeden 624 belgesel filminin katıldığı Uluslararası TRT Belgesel Ödülleri’ne başvurular başladı. TRT’nin, amatör ve profesyonel belgeselcileri desteklemek, belgesel türünün gelişmesine ve yaygınlaşmasına katkı sağlamak, çeşitli ülkelerden farklı ve yüksek nitelikli belgesel filmlerini seyirciyle buluşturmak ve uzun vadede dünyanın her tarafından belgeselcilerin fikir alışverişinde bulunacağı bir ortam oluşturmak amacıyla gerçekleştirdiği bu yarışma Türkiye’nin en nitelikli ve tek belgesel etkinliği.
Uluslararası TRT Belgesel Ödülleri’ne başvuru için son tarih 25 Ocak 2019. Yapılan başvuruların sona ermesinin hemen ardından gerçekleştirilecek ön elemenin sonuçları ise 8 Mart 2019’da açıklanacak. Finale kalan filmlerin gösterimi, 25-30 Nisan 2019 tarihleri arasında yapılacak. Yönetmenlerinin de katılımıyla gösterilecek filmler, ücretsiz ve halka açık olacak.
11. Uluslararası TRT Belgesel Günleri, bu yıl TRT Belgesel Akademisini de içine alarak farklı paydaşlarla uluslararası ölçekte daha vizyoner bir festival olma yolunda ilerliyor. Festival, etkinliklerini çeşitlendirerek yarışmalar, özel seçkiler, sunumlar, atölye çalışmaları ile ulusal ve uluslararası platformda dünyanın saygın festivalleri arasında girmeyi başardı.
Yapılan etkinliğin ödülleri de müthiş. Manen olduğu kadar madden de motivasyon sağlayan ödüller şöyle: Ulusal Profesyonel Belgesel kategorisi birincisi 50.000 TL, Öğrenci Filmleri kategorisi birincisi 25.000 TL, Uluslararası Yarışma birincisi ise 10.000 Avro ile ödüllendirilecek. Bu ödüllerin yanı sıra her kategoride 2 özel para ödülü daha bulunuyor. TRT Proje Destek Yarışması’nda ödül alacak olan üç projeye de proje başına net 10.000 TL ödül verilecek.
Her yıl daha da büyük bir ihtişamla gerçekleştirilen TRT Belgesel Ödülleri bu yıl daha da iyi geçecek gibi. Belgesel görsel medyanın en değerli ve zamana meydan okuyan formatıdır. Gelecek nesillere bırakılan en büyük mirastır. Bu açıdan ben belgesel formatını çok önemsiyorum. TRT’nin de bu formata verdiği değer çok büyük. TRT Belgesel kanalının her geçen gün yenilenmesi, kalitesini arttırması ve dünyaya Türkiye’yi ve Türk’ü anlatan belgeseller mottosuyla üretimler yapması TRT adına çok büyük bir artı. Kamusal yayıncılık adına görevini fazlasıyla yerine getiren TRT’nin bu davranışı özel medyaya ve hatta üniversitelere de örnek olmalı. Özel televizyon kanalları belgesellere öcü muamelesi yaparken, TRT bu formata hak ettiği değeri veriyor. İyi ki varsın TRT.
Yunanlılara 12 yıl Türkçe şarkı söyleyen solist: Cefi
Sevdasının peşinden evini yurdunu bırakan ve on iki yıl boyunca Atina’da sahne alan bir yorumcu. Geçen yıl Seda Sayan’la birlikte çok başarılı bir maxi single yayınladı. Sahnesi iyi olan az sayıdaki yorumcudan biri. Türk ve Yunan müziğini başarılı bir biçimde buluşturan CEFİ, ile geçtiğimiz ay yayınlanan “Aşk Olsun” adlı yeni teklisini konuştuk
“Üniversiteyi ikincilikle kazandım”
Ailemde müzisyen yoktu. Müziği çok sevdiğim için ilkokuldan beri müzikle ilgili çalışmalar yapıyordum. Güzel flüt çalardım, türküler söylerdim; öğretmenler tahtaya çıkartırdı şarkı söylemem için. Lisede de bir rock grubu kurdum, fakat beni hayat başka yerlere sürükledi. Liseden sonra da ben Pamukkale Üniversitesi-Müzik Eğitim Fakültesi’ne ikincilikle girdim. Üniversite yıllarında sahneye çıkmaya başlamıştım. Çalıştığım için dersleri kaçırıyordum, hocalarım beni çok kayırıyordu.
“On iki yıl Atina’da sahne aldım”
Aşık oldum. Bunun üzerine 12 yıllık bir evlilik maceram oldu. Sarışın mavi gözlü bir kıza aşık oldum ve arkasından Atina’ya gittim. 12 yıl orada yaşadım. Sıfırdan hayata başladım tekrardan. Allah’tan Yunan halkı Türkleri çok seviyor. Her anlamda sıfırdan başladım. Pavyonlardan başlayıp müzikhollere kadar çıktım. Yunanistan’da İbrahim Tatlıses şarkıları söylüyordum, çünkü İbrahim Tatlıses’i çok seviyorlar. Ayrıca Sertab Erener’i, İsmail YK’yı Kayahan’ı, Emrah’ı, Sezen Aksu’yu ve Tarkan’ı da çok seviyorlar.
Yunanistan’da çok ağır bir kriz başlamıştı, hala da devam ediyor. Bu krizde orada çalışmak artık çok zordu. Keti Garbi’yle beraber İstanbul’da konser verdik. Sonra iş teklifi alınca İstanbul’a gidip gelmeye başladım. Gidip gelmek de yorucu olduğu için İstanbul’a yerleştim ve İstanbul’da sahneye çıkmaya başladım. Zaten Yunanistan’da evimde Türk televizyonu açıktı, Türk müziğinden de uzak kalmadım. 2013 yılında yani Türkiye’ye döndüğüm yıl “%100 Aşk” adında bir maxi single yayınladım
“Pop müzik elden gidiyor”
Nostaljiyi çok seviyorum. Yeni şarkılarda bir şey bulamadığım için nostaljiyi daha çok dinliyorum. Radyolarda daha fazla kaliteli müziğe yer verilmesi ve artık bu fast food’dan kurtulmamız gerektiğini düşünüyorum. Pop müziğimiz elden gidiyor. “Yetiş” diyeceğim. Allah’tan Sezen Aksu üretiyor. Herkes kapısında yatıyor neredeyse.
“Ayla Çelik bana albümündeki şarkıyı verdi”
Kısa bir süre önce yeni şarkım “Aşk Olsun”u yayınladı. Şarkının sözleri Şebnem Sungur’a, müziği Ayla Çelik’e, düzenlemesi de Alper Atakan’a ait. Aslında kafamda “Rüyalarda Buluşuruz”a cover yapmak vardı, ama o kadar çok insan söylemiş ki, birden kendi tarzımda ne yapabilirim diye bir fikir oluştu kafamda. Sonra böyle düşünürken Ayla Çelik tam benlik bir şarkısı olduğunu söyledi. Kendi albümündeydi bu şarkı ve kendi albümünden çıkartıp bana verdi. Severek söylüyorum bu şarkıyı, insanlar da severek söylüyor bu da benim hoşuma gidiyor.
“Klibimde Kadir İnanır’ı taklit ettim”
Klibi Balat’ta çektik. Klibin yönetmenliğini Ferit Çetinkaya üstlendi. Balat’ın da harika bir dokusu var ve biz de klibi Balat’ta çekelim dedik. 10 saat içinde 5 -6 farklı mekanda klibimizi çektik. Sonunda da zeybek oynadım. Taktığım mendilden, giydiğim cekete kadar Kadir İnanır’ı taklit etmeye çalıştım. Şarkımız Avrupa Müzik etiketiyle dijital müzik platformlarına sunuldu.
Sinan Özen Kayseri’de klip çekti
Kayseri’de “İki Kör” adlı şarkısına klip çeken Sinan Özen, Kayseri’de doğayı keşfetti. Sinan Özen klibi ile ilgili : ‘İki aşkın derinliğini ve bununda insanın gözünü nasıl kör edip her şeyin önüne geçtiğini anlatan gerçek bir hikayenin anlatımı ve sözlerin müziğe dökülüşünün en somut örneği. Bu şarkının birbirine aşık olanların kendini bulacağı, kendi aşklarının bir tezahürü olacak’ diyor.
Işıl Yücesoy aşk duvarlarını yıkıyor
Kariyeri boyunca yaptığı işlerle çok yönlü olmayı başaran Işıl Yücesoy, 37 yıl sonra dönüş yaptığı müzikteki çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. ‘Zamansız’ albümü ve ‘Hayat Herkese Aynı’ isimli single çalışmasının ardından sevenlerini fazla bekletmeyen Yücesoy, bu defa ‘Hani Ben...' isimli yeni teklisini ekledi. Aşkta duvarları yıkan bu şarkı, sevgiliye açıklarını ve yaralarını saklamadan seslenen bir kadının çığlığı ile ilişkilerdeki samimiyeti sorguluyor.
Dünyanın En İyi Pastacısı Türkiye’den çıktı
İstinye Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatlı Bölümü öğretim üyesi Duygu Tuğçu, Lüksemburg’da düzenlenen Villeroy/ Bush Culinary World Cup’ta Pastacılık kategorisinde tüm rakiplerini geride bırakarak birinci oldu.
Bugüne kadar uluslararası alanda on sekiz madalya kazanan Şef Tuğcu, Türk bayrağını yurt dışında dalgalandırmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu söyledi. “Ne zaman Türk bayrağını kaldırsam gurur duyuyorum. Dünyanın en büyük yarışmasında sahnede bir Türk bayrağını sallandırıyorsunuz. Bundan daha büyük hissedilebilecek bir duygu yok” sözleriyle duygularını anlatırken bende bir Türk olarak gururlandım. Darısı diğer tüm aşçıların başına. Türk mutfağı başta olmak üzere pek çok alt branşta uluslararası başarılara layık bu ülke.
Ferman Toprak’a Youtuber desteği
1995 yılında başladığı müzik kariyerine ‘Hayatı Tespih Yapmışım’ isimli şarkısıyla büyük çıkış yakalayan, fantezi müziğin sevilen sanatçısı Ferman Toprak, kariyerindeki ilk single çalışması olan ‘Alayına Gider’ isimli şarkısını müzikseverle buluşturdu.
Ferman Toprak’a klip çalışmasında; eşi Hilal Toprak, Survivor yarışmasında boy gösteren Merve Aydın, oyuncu şarkıcı Erkam Aydar ve tik tok fenomeni ünlü YouTuber Ezgi Gizem ve O Ses Türkiye 2013 birincisi olan Mustafa Bozkurt da eşlik etti.
Serdar yılı yeni şarkıyla kapatıyor
Serdar Ortaç yılı “Sürgün” adlı yeni teklisiyle kapatıyor. Sözünü ve müziğini, başarılı oyuncu Sera Tokdemir ile ortak yaptıkları parçanın, aranjesi Tarık İster tarafından yapıldı. Klip çekimi ise Erkan Nas yönetmenliğinde Beykoz Kundura Fabrikası’nda gerçekleştirildi. On altı saat süren klip çekiminde Serdar Ortaç’a dansçılar ve ana karakter olarak Ukrayna güzeli Victoria Protsenko eşlik etti.
Cengiz Kurtoğlu’nun veliahtı kim?
Cengiz Kurtoğlu, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir mekanda sahne aldı. Yoğun ilgiyle karşılaşan Kurtoğlu’nun konukları arasında ‘Bu Benim Öyküm’ şarkısıyla yıldızı parlayan genç şarkıcı Eli Türkoğlu’na sürpriz bir ithamda bulundu.
Eli’yi sahneye davet eden Cengiz Kurtoğlu ile birlikte iki şarkı seslendirdikten sonra büyük alkış topladılar. Eli Türkoğlu’nun alnından öpen usta sanatçı, ‘Evlat değil torun gibi sevilir, Eli çok iyi bir yorumcu, ben sonunda kendi veliahtımı buldum, sonuna kadar da destekçisiyim arkadaşlar’ dedi.
Ünlüler bestecisi bu kez kendisine yazdı
Son yılların en üretken söz yazarı ve bestecilerinden biri olan Zeki Güner yorumculuk kariyerine devam ediyor. Yeni teklisi ‘Çaresi Aşk’ı dijital müzik platformları aracılığı ile 28 Aralık Cuma günü yayınlayan Zeki Güner bu şarkıyı şarkıcılık kariyerinin en önemli şarkısı olarak nitelendiriyor. Güner, ‘Kendime sakladığım bir şarkımdı. Bu hikayeyi ya ben anlatacaktım ya da ben. Herkese iyi geleceğinden çok eminim’ dedi
Ümit Besen doğru isim mi?
Ben bu reklam dünyasını bazen anlayamıyorum. Geçtiğimiz gün televizyonda şans eseri dolanırken karşıma bir reklam çıktı. İlk kez duyduğum bir ürünün reklamıydı bu. Türkiye’nin akıllı klavye uygulaması “Tam Bu”nun reklamı. Oldukça güzel bir ürün gibi geldi bana ama reklamı izlerken çok şaşırdım. Reklamda Ümit Besen’i kullanan Türk Telekom’un ajansına inanamadım. Ümit Besen ürünü anlatırken birtakım espriler yapmış, reklam filminin sonunda Ümit Besen’in seslendirdiği jingle yayınlandı. Ümit Besen çok büyük bir yorumcu onun şarkılarını hala dinliyorum ama bu reklamda onu görünce biraz şaşırdım. Çok alaturka bir reklam olmuş, daha çok gençleri hedef kitlesine alan bir üründe orta yaş ve üstünün gönlünde özel bir yeri olan bir sanatçıyı kullanmak ne kadar anlamlı anlamadım. Hadi onu geçelim, reklam jingle’ında kullanılan şarkı gerçek bir facia. Seksenlerin taverna soundu ve melodik yapısı ile bestelenen bir reklam jingle’ı duymak beni çok şaşırttı. Çok düşündüm “acaba neye kime seslenmek istiyorlar” diye ama işin içinden çıkamadım. Teknoloji ürünlerinin pazarlanması hem çok kolay hem de çok zor bir şey. Turkcell bunu çok iyi yapıyor ama Türk Telekom’da ciddi bir sorun var. Sanırsınızki ajansları bir devlet dairesi. Çok soyut ve soğuk reklamlar yapıyorlar. Ülkemizin markasının amacı ülke sınırlarının dışına çıkmak olmalı ama öylesine vasat bir reklam stratejisi ve en önemlisi öylesine düşük kaliteli reklamlar üretiyorlar ki bırakın bir dünya markası olmayı daha Türkiye’deki rakiplerine karşı bile bir üstünlük yaratamıyorlar. Bu marka ülkemizi markası, milli bir marka. Bu sorumluluğun altında düşünmeli ve devlet dairesi mantığından çıkarak çağdaş ve kaliteli, modern reklam prodüksiyonları ile tüketicinin gönlüne girmeli.
Olacağı buydu: Medya Türkçe’de sınıfta kaldı
RTÜK ve TDK'nın “Türkçe'nin Doğru, Güzel ve Anlaşılır Kullanımının Yaygınlaştırılması Projesi” kapsamında 17 radyo ve 40 TV kanalında yaptığı tarama sonuçları acı bir gerçeği bir kez daha ortaya çıkarttı.
Araştırmada 242 saatlik radyo yayını ve 685 saatlik TV yayınında toplam 4 bin 598 hata bulundu. TV yayınlarındaki hatalar 4 bin 222 adet olarak tespit edilirken, radyo yayınlarında ise 376 hata bulundu. Araştırmada radyo ve TV yayınlarında 151 müstehcen, kaba ve argo sözler ile cinsiyetçi kullanım tespit edildi. Program türlerine göre dağılımına bakıldığında ise ilk sırada diziler yer alırken dizileri spor programları takip etti.
Buna hiç şaşırmadım. Televizyon ve radyolarda maalesef Türkçe kullanımına dikkat edilmiyor. Doğal olacağız diye dil çöplüğe çevriliyor. Türk dilini hakkı kullanma çabası yok. Bunun elbet en büyük nedeni Türkçe eğitiminde yaşanan eksiklikler. Bence bir neden daha var, o da yabancı dil eğitiminin adam gibi yapılamaması. Türkiye’de eğitim kurumları İngilizce dil eğitimini öylesine bilinçsizce yapıyor ki. Buna ben çok şaşırıyorum. Bir düşünün Türkiye’de yaşıyoruz ama üniversitelerimiz temel eğitimlerini İngilizce verme yarışına girdiler. Böyle bir atmosferde Türkçe kullanımının kötü olmasından daha doğal ne olabilir ki?