Zihnim "bu şehirden, bu devirden çok uzakta" olarak şiirin sihirli dünyasına girmek istiyor.
Geçen yazıda teknolojik paradigma değişimlerinde toplumların popülist sağ eğilimlerinin artmasının sebepleri üzerine yazmıştım. Yazının devamının kapitalizmin dünya çapında genel krizi üzerine olmasını tasarlamıştım. Ama bu siyasi herc-ü mercin olduğu, hele seçimin ikinci turunun yaklaştığı bu günlerde canım siyaset ve iktisat üzerine yazmak istemiyor. Zihnim “bu şehirden, bu devirden çok uzakta” olarak şiirin sihirli dünyasına girmek istiyor. Bende modern Türk şiirinin kurucularından Tevfik Fikret şiirinden bahsetmek istedim.
Birçok açıdan benden farklı düşünen bir şairdir Fikret: Toplumculuk yerine bireycilik, düzen ve istikrar yerine anarşizme varan bir nihilizm ve gerçekçilik yerine aşırı duygusallık. Ancak Fikret Türkçe’nin en büyük şairlerinden biridir ve kendi döneminde yürekli bir şekilde Hürriyet savunusu geliştirebilmiştir. Bugün Sis’le başlayıp Millet Şarkısı ve 95’e Doğru şiirleriyle devam edeceğiz. Bu şiirler Fikret’in “sanat için sanat” anlayışından “toplum için sanat” anlayışına geçtiği evrenin şiirleridir. Gerek Sultan II. Abdülhamit gerekse İttihat ve Terakki rejimlerini Fikret bu şiirlerde kıyasıya eleştirmiş, evrensel insan hakları ve hürriyetin cesur bir taraftarı olarak ortaya çıkmıştır.
SİS ŞİİRİ: İSTİBDADIN İSTANBUL ÜSTÜNE ÇÖKEN KARANLIĞI
Sis şiiri İstanbul’u örten kalın bir sis perdesi altında Aşiyan’dan bakan Fikret’in muhayyilesinde canlanan duyguları yansıtır. Abdülhamit’in mutlakıyet ve baskı rejimiyle sisi özdeşleştirir. Şiir iki parçadan oluşur. İlk parçası Sis’le kaplı İstanbul’un korkunç ve ürkütücü halini anlatır. Şiir şöyle başlar:
SİS
Sarmış yine âfâkını bir dûd-ı munannid, / Sarmış ufuklarını senin gene inatçı bir duman,
Bir zulmet-i beyzâ ki peyâpey mütezâyid. / Beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan
Tazyîkının altında silinmiş gibi eşbâh, / Ağırlığının altında herşey silinmiş gibi,
Bir tozlu kesâfetten ibâret bütün elvâh; / Bütün tablolar tozlu bir yoğunlukla örtülü;
Bir tozlu ve heybetli kesâfet ki nazarlar / Bir tozlu ve heybetli yoğunluk ki, bakanlar
Dikkatle nüfûz eyleyemez gavrine, korkar! / Onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar!
Lâkin sana lâyık bu derin sürte-i muzlim, / Lâkin sana lâyık bu derin karanlık örtü;
Lâyık bu tesettür sana, ey sahn-ı mezâlim! / lâyık bu örtünüş sana, ey zulümlér sâhası!
İkinci parçada bu sefer siyasi baskıyla kaplı ve bu baskıya boyun eğen toplum anlatılır:
Ey cevf-i esâtîre düşen hâtıra: nâmus; / Ey ancak masalların tanıdığı bir hâtıra: Nâmus;
Ey kıble-i ikbâle çıkan yol: reh-i pâ-bûs; / Ey adamı ikbâl kıblesine götüren yol: Ayak öpme yolu.
Ey havf-i müsellâh, ki hasârâtına râci' / Ey silahlı korku ki, yapageldiğin yıkımlardan ötürüdür
Öksüz, dul ağızlardaki her şevke-i tâli'; / Öksüz ve dulların ağzındaki her şikayet!
Ey şahsa masûniyyet ü hürriyyete makrûn / Ey bir adamı korumak ve hürriyete kavuşturmak için
Bir hakk-ı teneffüs veren efsâne-i kaanûn; / Yalnız nefes alma hakkı veren kanun masalı!
Ey va'd-i muhâl, ey ebedî kizb-i muhakkak, / Ey tutulmayan vaatler, ey sonsuz muhakkak yalan,
Ey mahkemelerden mütemâdî sürülen hak; / Ey mahkemelerden biteviye kovulan hak!
Ey savlet-i evhâm ile bî-tâb-ı tahassüs / Ey en şiddetli kuşkularla duygusu körleşerek
Vicdanlara temdîd edilen gûş-ı tecessüs; / Vicdanlara uzatılan gizli kulaklar;
Ey bîm-i tecessüsle kilitlenmiş ağızlar; / Ey işitilmek korkusuyla kilitlenmiş ağızlar.
Ey gayret-i milliye ki mebgûz u muhakkar; / Ey nefret edilen, hakîr görülen millî gayret!
Ey seyf ü kalem, ey iki mahkûm-ı siyâsî; / Ey kılıç ve kalem, ey iki siyasî mahkûm;
Ey behre-i fazl ü edeb, ey çehre-i mensî; / Ey fazilet ve nezâketin payı, ey çoktan unutulan bu çehre!
Sis şiirinin kasvetli havası okuyucuyu boğar. Ama Fikret ümitsizlik taşımayı reddeder. Millet Şarkısı bu kötü durumun kalkacağına dair ümidi milletin kendisinde aranması gerektiğini daha sade bir Türkçe ile işler. Şiir beş kıta ve her kıtanın sonunda birer beyitten oluşur. Her sis bir gün er geç dağılacaktır. Millet Şarkısı bunu söyler. Aşağıda bu şiirden seçilmiş üç kıta görmektesiniz:
MİLLET ŞARKISI
Çiğnendi, yeter, varlığımız cehl ile kahre (cehalet ve kahıra);
Doğrandı mübarek vatanın bağrı sebepsiz.
Birlikte bugün bulmalıyız derdine çare.
Can kardeşi, kan kardeşi, şan kardeşiyiz biz.
Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol;
Ey hak, yaşa, ey sevgili millet, yaşa... Var ol!
Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır;
Göz yumma güneşten, ne kadar nûru kararsa
Sönmez ebedî, her gecenin gündüzü vardır.
Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol!
Ey hak, yaşa, ey sevgili millet, yaşa... Var ol!
Haksızlığın envâını (her çeşidini) gördük.. Bu mu kanun?
En gamlı sefâletlere düştük.. Bu mu devlet?
Devletse de, kanunsa da, artık yeter olsun;
Artık yeter olsun bu denî zulm-ü cehâlet (aşağılık karanlık ve cehalet)…
Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol,
Ey hak, yaşa, ey sevgili millet, yaşa.. Var ol!
Sultan Abdülhamit Rejimi İkinci Meşrutiyet’le beraber devrilir. Ancak İttihat ve Terakki Rejimi de Fikret’i hayal kırıklığına uğratır. Bu sefer kalemi ile İttihat ve Terakki’ye nişan alır. 95’e Doğru Şiiri böyle bir şiirdir. Beşliklerden oluşur. Klasik Musammat şekli ve kafiyesindedir. Bu şiirin İlk beşliği şöyledir:
95’E DOĞRU
Bir devr-i şeamet (uğursuzluk devri), yine çiğnendi yeminler;
Çiğnendi, yazık, milletin ümmid-i bülendi!
Kanun diye topraklara sürtündü cebinler;
Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi...
Bîhûde figanlar yine, bîhûde eninler.
Tevfik Fikret her şeyden önce vicdanının sesini dinleyen bir şairdir. Gerek II. Abdülhamit’in mutlakıyet rejimi, bu rejimdeki polis baskısı ve düşünce hürriyetinin ortadan kalkması gerekse de İttihat ve Terakki Rejimi’nin sürekli bir olağanüstü hale dönen yönetimi altında yapılan hırsızlıklar ve yağmacılıklar Fikret’i düzenden soğutmuştur. Bu da onu, belki de istemsiz olarak, muhayyel bir dünya vatandaşlığına, sorgusuz sualsiz (medeniyet merkezi olarak gördüğü emperyalist) Batı’ya biate ve milli değerlerin reddine götürmüştür. Belki ömrü vefa etse ve Cumhuriyeti görecek kadar yaşasa bu fikirleri de değişecekti. Tevfik Fikret’in sadık bir okuyucusu olan Atatürk Amasya Tamiminde belki de Millet Şarkısından esinlenmişti: “Milletin istiklâlini yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Tevfik Fikret’le başladık, bir sonraki yazı seçim sonuçları üzerine olacak, sıkıcı ama ne yapalım. Ama haftaya Cumartesi sizleri Ahmet Haşim’in sihirli rüyalar bahçesine götüreceğim. Pazartesi sıkıcı siyaset konularıyla görüşmek üzere…