Herkes kendinin efendisidir.

Derler ya.

Ne kadar koskoca yalan.

Hayat öylesine karmakarışık ki.

Ne kendi kalmış, ne efendisi.

Etrafı bir gözlemleyin.

Uzak arkadaşlarınızı, yakın arkadaşlarınızı, tanıdıklarınızı, tanımadıklarınızı, herkese ama herkese bir bakin.

Kendini başka yerde arama, derler ya.

Aramayın, bakın.

Televizyonlara bakın, bizim kendimizi, biz kimiz, kim değiliz, neyiz, ne değiliz, tam da fotoğraf gibi gördüğümüz yer.

Bir bakın.

Ana haberler, sabah haberleri, dizilere bakın.

Adamlar sabah haberlerinde her sabah olumsuz tabela açıyorlar. "Yanıyoruz", "yangın var", insanlar olumsuzluğa daha yakındır ya.

Evet biliyorum, kabul ediyorum, ülke dertlerimiz, kişisel endişelerimiz, işsizlik, faturalarımız, pahalılık, çok derdimiz var..

Vallahi sizin derdiniz, reyting derdi.

Kendisine sosyal medyadan gelen mesajları okuyor.. Yazanın adını söylüyor ki, aman adımız bir kere de olsa geçsin diyen insanlar var, onlar yazsınlar.

Devam ediyor, Balıkesir'de uyandı, Ayşe hanım bizimle, günaydın Balıkesir.

Ya diziler...

Daha ilk bölümde 37 share yapmış bir dizi var, tam 8 defa tekrarını verdiler.. Kadına şiddet boyutu inanılmaz, adam karısının parmaklarını, yakın çekimde çatır çatır kırıyor, pantolon kemeri ile dövüyor, kafasını suya sokuyor boğmaya çalışıyor. Onlarca adam, dakikalarca, ellerinde tabanca ile kadını ve çocuğunu kovalıyorlar. Ya çocuk, o ne durumda, o sokağa çıkmamış, okula gönderilmemiş şiddetin her türlüsüne şahit.

İçim, kendim eriyorum sanki.

Mesele kadına şiddete dikkat çekmemiş.

Mesele o değil, bunu en iyi kendileri biliyor.

Mesele bal gibi, reyting.

Yapımcının sayfasına bakıyorum, ne Özge Can'lar, ne kadınlar şiddetten öldü gitti, ama sayfasında kadına şiddete dair tek bir paylaşımı yok.

Asla, umuru değil demek istemiyorum.

Mutlaka umurundadır.

Ama ben, sizin derdinizin reyting olduğunu biliyorum, başka şeyler anlatarak, bizi oyalama kurnazlığından bahsediyorum, bunu yapmasanız bu yazıyı da yazmayacağım.

Yapmayın.

Bizi kandırmayınız.

Kendinizi avuç içi kadar bilirsiniz.

Ruhunuzu iyi tanırsınız.

Derdinizin ne olduğunu en iyi kendiniz bilirsiniz.

Hayatta binlerce kişi karşıdan karşıya geçiyor.

Karşılaşıyoruz yani, yapmayın.

Dürüstlük, doğruyu söylemek, reyting kovalamak, derdinin tek bu olması, ayıp değil ki, bir karış ötende.

Bir gün vadesi dolacak bir ömrün, değmez haliyle, öyle düşünüp, böyle demenin kandırmacasını bırakın.

Hadi.

Puanlarınız tutmadı ama.

Bir yatay geçiş yapalım.

Ne olur.

Sizi ele veren, bugünden kendiniz söküp,

bize başka şeyler anlatın.

Funda'ya takılanlar..

... Türkiye İhracatçılar Meclisi, toplantı sonrası fotoğraf çektirmiş. Fotoğraftaki erkekleri saydım, yaklaşık 50 erkek arasına bir kadın girmiş. Adı Fatma, bu kadar adamın arasına aradan küçücük kafasını zorla sokabilmiş. Kadının boyunu posunu kim olduğunu göremedik.

Kadını yok farz etmişler.

Kıyamam sana Fatma.. Kendini var eden Fatma, aradan kafayı zorla uzatabilen Fatma.

Yılın en ayıplı fotoğrafı.

Şimdi bu adamlara sorsan, kadın ne kadar önemlidir, kim bilir neler anlatırlar.

Bence geçiniz.

Kadını kolundan tutup, fotoğrafınızın tam ortasına koymamışsınız ya, ihracat rakamlarınız şu olsa ne olur, bu olsa ne olur.

Otur sıfır.

... İrem Derici, gecenin bir vakti, bir mekandan çıkıyor. Fazla miktarda alkol almış, ayakta zor duruyor, kollarına birer arkadaşları girmiş, sağa sola yalpalanıyor. Gazeteciler, soru soruyor, bu gülerek küfür ederek cevap veriyor.

Alkol almış ve dokunmuş, kısaca bu. Bütün magazin programları bu görüntüleri almış, avaz avaz seslendirme yapmışlar. Az sonra, İrem Derici’ni görüntülerine inanamayacaksınız diye konuyu köpürtmüşler.

Zannedersin hayatlarında gördükleri ilk ve tek alkol almış ve dağılmış biri, zannedersin kendileri hiç alkol almadı, hiç sarhoş olmadı.

Kadın yada erkek, alkollü birinin sarhoş hali, üzerinden reyting kovalamak insanlık suçudur bence.