Zaman zaman yazıyoruz ama yazmaktan başka çaremiz de kalmadı.
Bu akıllı cep telefonlarının özellikle genç kesimi nerelere doğru sürüklediği konusunda toplumun kafası iyice karışık durumda. Okularda, okul önlerinde, yolda yürürken, toplu taşıma araçlarında tüm dikkatlerini telefona yöneltmiş birçok öğrencinin etrafıyla ilişkisini kestiğini görebiliriz.
Yıllardır üniversitelerde derslere gidiyorum, neredeyse tüm öğrencilerin ellerinde telefonlar. Yana yana olanlar bile şu meşhur “kanka” hitabıyla birbirleriyle yüz yüze konuşmak yerine telefonlar kanalıyla iletişim kurduklarını sıkça görebilmeniz mümkün.
Derslerde, ders anlatırken, anlattıklarımı dinlemek yerine, elindeki telefonla ilgilenenleri görüp ikaz ettiğim çok oluyor. Ders arlarında, zaman zaman bu konu üzerine sohbetlerimiz olur ve böylesine bir mobil iletişim tutkunluğundan rahatsız olup olmadığını sorarım. Nedendir, niçin böylesine bir tutku sorusuna, mantıklı, inandırıcı yanıtları yoktur çoğunun.
Bir başka önemli bir sakınca ise; bu akıllı telefonların kafalarını karıştırması, biraz da show için tüm teknolojik yenilikleri takip etme tutkusuna kapılıp gidiyor olmalarıdır.
Edindiğim bilgilere göre, üretilen bazı marka telefonların fiyatlarının çoktan onbin lira barajını aştığı dile getiriliyor. Binbeşyüz-ikibin liraya, hem telefon iletişimi hem de internet ve sosyal medya takibi için kullanılabilecek çok da güzel telefonlar varken, o telefonlara o uçuk fiyatları verip, satın almak, hangi akla hizmettir anlamak mümkün değil.
Akıllı telefonlar serüveni nerelere varır ucu belli değil. Geleceğini görebilmek ise hiç mümkün görünmüyor.
Bu konuda yapılmış akademik araştırmalardan birkaç sonuca şöylece bir göz atalım, bakalım neler göreceğiz;
“Üniversitede okuyan gençlerin cep telefonunu nasıl algıladığını ortaya çıkarmak amacıyla İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Doktora Öğrencileri tarafından yapılan araştırmada; "Cep telefonu bir insan olsaydı yakınlık derecesi ne olurdu?" sorusuna katılımcıların yaklaşık yarısı "iyi birer arkadaş" olurdu yanıtını vermişler..
İ.Ü'den yapılan açıklamaya göre, Üniversitenin İletişim Fakültesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Hocaları’nın yönetimindeki doktora öğrencileri tarafından, üniversitede okuyan gençlerin cep telefonunu nasıl algıladığını ortaya çıkarmak amacıyla bir araştırma gerçekleştirilmiş.
Araştırma kapsamında, Kırklareli ve İstanbul'da 320 kişiyle yüz yüze görüşme yapılmış
araştırmada; "Cep telefonunun eğitim durumu ne olabilir?" sorusuna, katılımcıların yaklaşık üçte biri "lisansüstü eğitime sahip olabileceği" yanıtını verirken, bu yanıtı; yüzde 21,9 ile "okuryazar olabileceği" ve yüzde 12,8'i ile "üniversite mezunu olabileceği" yanıtı izlemiş.
Cep telefonlarının cinsiyeti konusunda yöneltilen soruda ise öğrencilerin yüzde 54,4’ü "kadın", yüzde 45,6’sı da "erkek" şıkkını işaretlemiş.
Araştırmada; üniversitede okuyan gençlerin yüzde 58,4'ünün günde 1-5 saat arasında, yüzde 26,3’ünün günde 6-10 saat, yüzde 9,7’sinin ise günde 11 saatten fazla cep telefonu kullandığı sonucuna ulaşılmış.
Yüz yüze görüşmelerde öğrencilerin yüzde 95,6’sının akıllı telefona sahibi olduğu ortaya çıkarken, araştırmaya katılanların; cep telefonu ile en sık gerçekleştirdikleri etkinlikler sorulduğunda ise; yüzde 32,2 oranında “görüşme yapmak”, yüzde 23,1 oranında “mesajlaşmak”, yüzde 21,6 oranında “internette gezinmek” sonucuna varılmış. Diğer yanıtlar arasında da; “sosyal medyaya bakmak”, “not tutmak-takvime bakmak” gibi etkinlikler yer almış.
“Cep telefonu bir insan olsaydı mesleğinin ne olacağı” sorusuna ise öğrencilerin işaretlediği şıklar arasında “işsiz”, “mühendis”, “sağlık alanında çalışan”, “emekli" yer bulmuş.
“Cep telefonu bir insan olsaydı hangi sosyal sınıfa mensup olurdu” sorusuna, öğrencilerin yüzde 46,3’ü “orta sınıf”, yüzde 44,1’i “üst sınıf” ve yüzde 9,1’i ise “alt sınıf” yanıtını vermişler.
Elektronik tutkunluğumunun en uç uzantısı olan akıllı telefonlardan yansıyan istatistikler, bu konudaki endişeleri iyice dayanılmaz hale getirdiği kesin.
Bu akıllı telefonlar için konuşulacak çok şey var ya!