TFF'nin, İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamlardan çok önce taa geçen Haziran ayında yaptığı bazı sponsorluk anlaşmalarının, içinden geçmekte olduğumuz hassas günlerde yeniden gündeme getirilmesi üzerine sosyal medyada bir tartışmadır gidiyor.
Ülkemizde de üretilip satılmakta olan global ölçekli bazı ürün ve markalara karşı tüm dünyada bir reaksiyon olduğunu yadsıyamayız. Kredi kartı operatöründen, asitli içecek pazarına, deterjan ve kişisel bakım ürünlerinden fast food üreticilerine kadar bir dizi ürün ve marka özellikle de ülkemizde tepki görüyor ve bu tepki ticaret yapmama, ürünlerini tüketmeme ve o ürün ve markaları tercih etmeme noktasında bir kararlılık halinde kendisini gösteriyor.
Geçenlerde medyaya da yansıyan bir araştırma sadece kredi
kartı komisyonu olarak global operatöre yurdumuzdan dört buçuk milyar dolar
civarında bir komisyon ödendiğini bildiriyordu. Asitli içecek pazarının
dominant oyuncularından birisi de yeni dönmeye başlayan reklam filmlerinde
aslında ne kadar yerel ne kadar bizden olduğunu vurgulayıp uğradıkları ciro ve
kâr kayıplarını telafi etmek için toplumuza şirin görünme kaygısını iliklerine
kadar hissetmekteydi.
İşte bu fasıldan olmak üzere işin futbol dünyasını ve
memleketimizi ilgilendiren kısmına geliyoruz. Girişte de ifade ettiğimiz gibi
dünyaca meşhur fabrikasyon bir hamburger dükkânı zinciri de geçen sene yani
2023’ün Haziran ayında TFF ile var olan sponsorluk anlaşmasını belli bir bedel
üzerinden dört yıl daha uzattığını duyurmuştu. İlginç ve üzerinde düşünülmesi
gerekli olan; dünyada obezitenin, sağlıksız beslenmenin en büyük kaynağı olarak
gösterilen hazır gıda ve fast food ürünlerinin üreticilerinin sporun çeşitli
branşlarında sponsorluk yaparak üzerlerindeki negatif imaj ve algıyı spor gibi
evrensel bir pozitif algıyla tamir etmeye çalışmaları olsa gerek.
Mesela Dünya Kupası gibi futbolun en büyük ve evrensel
organizasyonu da gene çok uluslu bir içecek markası ile bütünleşmiş durumdadır.
Futbolda, basketbolda, daha onlarca spor dalında global düzeyde birçok
organizasyonun ana sponsorları ne hikmetse ya meşhur bir hamburger dükkanı ya
da onun kankası meşhur gazlı içecek veya alkollü içecek/bira markasıdır.
Bu sponsorlukları alan ve gelen fonları tepe tepe kullanan
kamu adına hizmet veren federasyonlardan beklenen biraz daha sağduyu ile konuya
yaklaşmalarıdır aslında. “helal-haram ver Allahım, çoluk-çocuk yer Allahım”
çaresizliğinde değilsiniz ya. İnsan biraz seçici olur. Kanunla yasak olmasa
belki alkollü içecek firmalarından bile sponsorluk kabul edecek çaresizliği
Allah kimseye göstermesin.
Tabii biz anlaşmanın hukuki kapsamını bilmiyoruz,
maddelerinden haberimiz yok sadece toplumdaki hassasiyeti dile getirmekteyiz.
“Bekâra karı boşamak kolay” kolaycılığına da kaçmadan sözleşmelerde bulunan “Force majeure”
maddesini işletip bu işten çıkmak mümkünse memleketimiz için iyi olacağını
düşünmekteyiz.
Buradan ders alarak sponsorluk
konusunda daha hassas ve seçici olmamız lazım. Şu an hapiste bulunan ve
muhtelif suçlardan yargılanan bir hanımefendinin markaları daha düne kadar anlı şanlı yüz yıllık çınarlarımızın
formalarında, şortlarında, konçlarında, stadyumlarında, hatta kale arkalarında
arz-ı endâm eylemekteydi. Ne oldu şimdi? iş “gözaltı kremi”ne kadar düştü.
Allah federasyonumuzu korumuş
diyelim ve Gazi Mustafa Kemal’in de işaret ettiği gibi; sporcunun olduğu kadar
sponsorun da “zeki, çevik ve ahlaklısını”n tercih edilmesi temennisiyle yazıyı
bitirelim.
Haydi kalın sağlıcakla,