Geçtiğimiz hafta perşembe günü açıklanan FIFA Dünya Klasmanı Listesi'ne göre Türkiye A Milli Futbol Takımı dokuz basamak gerileyerek 42. sıraya indi.
Geçtiğimiz hafta perşembe günü açıklanan FIFA Dünya Klasmanı Listesi’ne göre Türkiye A Milli Futbol Takımı dokuz basamak gerileyerek 42. sıraya indi. Son 5 yıllık puanlar üzerinden yapılan hesaplamaya göre 735 puanla dünya futbolunun devleri! olan; Burkina Faso, Karadağ ve Bolivya’yı geride bırakmışız bu başarımızla.
2004 yılı Haziran ayında yapılan sıralamada FIFA üyesi ülkeler arasında 5. sıraya kadar yükselen Güzel ve Şanssız Ülkemizin A Milli Futbol Takımı o günden bu yana serbest düşüşünü devam ettiriyor istikrarlı bir şekilde.
Japonya ve Güney Kore’de 2002 yılında düzenlenen Dünya Kupası ve hemen ardından Fransa’daki 2003 Konfederasyon Kupası’nda gösterdiğimiz üst düzey başarıların sağladığı yüksek puanlarla zirvenin eteklerine kadar süren yükselişimiz tatlı bir anı olarak kaldı aklımızda. Şenol GÜNEŞ Hocamızın önderliğinde ve birleştiriciliğinde, tüm Türklük dünyası ve coğrafyasında tatlı bir heyecana sebep oluyordu o zamanki milli maçlar. Milli maç olmasını hevesle bekler hâle gelmiştik neredeyse. 7’den 77’ye “toplu vurdukça yürekler, onu top dindiremez” modunda bir bütünlükle futbol milli takımımızın etrafında kenetlenmiştik.
Sonrasında, Avrupa Kupası elemelerinde grubumuzun lideri İngiltere’nin ardından ikinci olarak katıldığımız play-offlarda şanssız bir şekilde Letonya’ya elenerek hem Şenol Hoca’yı hem de tılsımı kaybettik. Şenol Hoca önce Trabzon’a sonrasında da Güney Kore’ye gitti ekmek parası için. Türk futbolunun en kaliteli jenerasyonu olan o dönemin futbolcuları da yavaş yavaş eskiyerek kabuklarına çekilince FIFA Dünya Sıralaması bizim için basit bir istatistik haline geldi.
Ersun YANAL’ın 15 maçlık Milli Takım serüveni da oldukça iyi başlamasına rağmen, şimdilerin “firari cemaatçi”si bir futbolcu (HŞ) ile yaşadığı liderlik kavgası sebebiyle sona ermişti. O dönemde de özellikle medyanın bir bölümü tarafından köpürtülen “sistem” tartışmaları eşliğinde, kadro dışı bırakılan “firari cemaatçi”nin dediği olmuş ve deplasmanda kazanılan 6-0’lık Kazakistan galibiyetinin ardından sürpriz bir şekilde Ersun Hoca ile yollar ayrılmıştı.
Fatih TERİM’in ikinci dönemi olan 2005-2009 dönemi ise “ikinci bahar” olarak adlandırabileceğimiz bir mevsim tadında futbol tarihimize geçti. Özellikle 2008 Avrupa Şampiyonası macerası heyecandan hop oturup hop kalktığımız maçlara sahne oldu. “Biz bitti demeden bitmez” ve “Türkler takım otobüsüne binip stattan ayrılmadan sonuçtan emin olamazsınız” klişelerinin futbol literatürüne girdiği bir mevsimdi o yaz ayları. Bu maceranın getirdiği yüksek puanlarla FIFA Dünya Klasmanı’nda gene ilk 10’a girmeye muvaffak olduk. Ve o dönem “en iyi çıkış yapan milli takım” olarak gösteriyordu bizi futbolun allâmeleri.
Sonrasında Fatih Hoca Galatasaray’a gidince bizim de ülke olarak Guus HIDDINK maceramız başlamış oldu ister-istemez. Rusya’yı çalıştırmaktayken dünyanın en çok kazanan milli takım teknik direktörü olan Hollandalı hocaya verilen yıllık maaş (5 Milyon €uro’nun üzerinde bir rakamdı) hep tartışıldı ve çöpe giden koskoca iki seneye mal oldu bize. O dönemde 20. basamak civarında bir yerlerdeydi Dünya Futbolu’ndaki yerimiz.
Abdullah AVCI ile tazelenen umutlarımız ve cafcaflı bir başlangıçla (Portekiz’i deplasmanda 3-1 yenerek) “Bismillah” dememize rağmen 58. Sıraya kadar geriledik o dönemdeki kötü sonuçların ardından.
Fatih Hoca’yı ise kurtarıcı olarak tekrar teknik direktörlüğe ikna etmek mümkün olmayınca bu sefer Türkiye Futbol Direktörlüğü diye bir makam icat ettik 2013 yılında dünyada ilk kez. Federasyonun tapusunu da Emparatorê’nin üstüne yapınca Hoca kolları sıvadı ve Türk Futbolunu kurtarmaya girişti. Güzel ve heyecanlı başlayan 3. Terim Dönemi’nde 13. Sıraya kadar yükseldik. İslambek QUVAT’ın attığı golle biz de kapağı Fransa’ya attık ama prim kavgaları arasında oynanan maçlar pek tat vermedi. Sonrası malum; kebapçı kavgaları, uçakta gazeteci dövme derken, sabah oldu erken. Hoca ile Federasyon tazminat için mahkemelik oldular ve bir devir kapandı.
Mircae LUCESCU göreve başlarken 33. Sıradaydık şimdi 42. Sıradayız ve bu gidişle Milattan Önceki yıllara doğru serbest düşüşümüz sürüyor.
İyi bir hafta diliyor, yarın idrak edeceğimiz Mevlid Kandilinizi de kutluyorum.