En bereketli baharlar misali şimdi Şanlıurfa… İnsanlığa milad tarihiyle, gönüllere nefes huzuruyla, nesilden nesile aktarılan hoş görüsüyle, binbir çeşit gastronomisiyle ve yaşanmış öykülerden nağmelere ulaşan türküleriyle Urfa ve Urfalının tomurcuklar verdiğini görmek beni ziyadesiyle mutlu etti…
Şanlıurfalıların teveccühü ile 31 Mart’ta sandıklardan Kasım
Gülpınar isminin çıkmasıyla Urfa’ya hakim olan bu iklim görülmeye değerdi.
Caddeleri adımlarken gözüme, gönlüme ve zihnime
dolan Başkan Gülpinar huzuruyla bakıyordum bu kez Şanlıurfa’ya. Başkan Gülpinar
diyorum zira yolunuz bu kadim şehre düşerse ki mutlaka gelin-gezin-görün derim,
Şanlıurfa Belediye Başkanı Kasım Gülpınar’ı Urfalılardan Gülpinar
olarak işitmeye hazır olun derim.
Yaklaşık üç ay sonra yeniden ayak bastığım
Şanlıurfa (en son 3 Şubat’ta Kasım Gülpınar’ın aday tanıtım mitingi için
gitmiştim) bu kez yarine kavuşmuş sevgili gibi huzurluydu.
Caddeler kulaklarıma şunu fısıldıyordu adeta; bir
an evvel eski ruhuma kavuşmak istiyorum…
Şanlıurfa caddelerini adımlarken hizmetten yana
gördüğüm eksikler-yanlışlar- gediklerle birlikte 6 Şubat depremlerinde zarar
gören binaların halâ yıkılmamış olması da beni fazlasıyla üzdü. Aradan 16
ay geçmesine rağmen hasarlı yapılar şehrin orta yerinde pimi çekilmiş bomba
misali duruyordu.
Sıcakların kapıyı çalmasıyla, turizm sezonuna
girilmesiyle ve çocukların sokaklarda oynamaya başlamasıyla başta aileler ve
esnaflar olmak üzere tüm Urfalılar bu tehlikeli durumdan rahatsız olmalı diye
düşünüyorum. Sokaklardan aldığım bu izlenimi Şanlıurfa Belediye Başkanı Kasım
Gülpınar’a da ilettim elbette. Başkan Gülpınar da olayın aciliyeti ve
ehemmiyeti konusunda benimle hem fikirdi ve şimdiye kadar kalmaması gereken bu
sorunun çözümü için hızla işe müdahil olacaklarını belirtti.
Evet Şanlıurfa’yı adımlayıp salaş bir esnaf
lokantasında Urfa kokulu lezzetlerle karnımı doyururken Urfalılarla şehre dair
sohbetleri de eksik etmedim elbette. En sevdiğim şeydir; nimetler ve sohbetler
eşliğinde doymaya çalışırken anlamaya ve anlaşılmaya niyetlenmek…
Urfa’da da böyle yaptım işte… Kadim şehrin
taşlarına nakşolmuş işitilmeyen fısıltıları anlamaya çalışırken “gördüğüm huzur
karşısında kendime dair coşkuyu da anlatmak için can atıyordum”.
Koynunda hiç yaşamasam da kök aldığım bu şehre
vardı bir vefa borcum ve bu vefa ile sahiplenmem gerektiğine inanıyordum tıpkı
Başkan Kasım Gülpınar gibi.
Aday olduğunu açıkladığı ilk konuşmasında ve
sonrasındaki her cümlesinde “ben bu yola, bu şehre olan sevgim ve vefam ile
çıktım. Seçilirsem hizmet adına yapabileceğim her şeyi yapacağım seçilemezsem
de olumsuzluklar karşısında görmezden gelip susmadığım için huzurlu olacağım”
diyordu. Şükürler olsun ki seçildi…
Urfa sokaklarının nabzını alıp iklimini
soluduktan sonra Başkan Gülpınar’ı ziyaret ettim. Mevcut sorunları ve hayata
geçirmek istediği çalışmaları dinledim kendisinden. Aktardığı her cümlenin
dönüp dolaşıp geldiği yer belediyenin fazlasıyla eksilerde seyreden bütçesi
oluyordu. İşinin çok meşakkatli olduğunu ve Urfa’nın acilen hak ettiği yere
gelmesi gerektiğini, bizim gibi kendisi de bildiği için yoğun ziyaretçi trafiği
arasında bir yandan da projelerini hayata geçirmeye başlamış bile.
Vizyon sahibi olmak, dünya diliyle iletişim
yeteneğine ve kanallarına sahip olmak, gelişimci genleri bünyenizde barındırmak
ve tüm bunları harmanlayıp sonuç elde edecek zekaya sahip olmak çok ayrı ve
herkese nasip olmayacak bir meziyet vesselam. Ve Urfa şimdi çok şanslı bu
meziyette bir başkanı seçtiği için.
Bana göre Şanlıurfa’nın kurumsal ve profesyonel
bir ekiple turizme el atması gerekiyor öncelikle zira bölgenin turizm sezonu
başladı bile. Konaklamadan tutun da ihtiyaç giderilecek tuvaletlere, restoranlara,
çarşılara, tarihi alanlara ve daha nicesine öncelik verilmeli. Turizmde hijyen
olmazsa olmazdır bu nedenle bu yöndeki altyapı ve kontrol mekanizmaları da daha
yoğun bir şekilde sahada olmalı elbette.
Ve şehrin turizm potansiyelini yerinde
kullanabilmesi için her sektörün ve her bireyin bu kalkınma planı içerisinde
yer alması gerekiyor.
Şanlıurfa Belediye Başkanı Kasım Gülpınar’ın
aktardığı başlıkların hepsi birbirinden değerliydi ve olması gerekenlerdi.
Benim o cümlelerden sizler için damıttığım özet
şuydu; ”Urfa ve Urfalılar için yola çıktım ve çıktığım bu yolda hep beraber
yürürsek bu şehir maddi manevi hak ettiği değere sahip olacak. Yılların bana
kazandırdığı uluslararası tecrübelerimi de şehrimin menfaatleri doğrultusunda değerlendireceğim
elbette. Hedefim Şanlıurfa’yı Türkiye ile birlikte dünya turizm lokasyonunda
ilk sıralara çıkarmak olacak. Şehrimizin turizmle birlikte sahip olduğu
bereketli tarım ürünlerini de hak ettiği seviyede kazanca dönüştürecek projelerimiz
olacak. Genç nüfusu fazla olan bir şehiriz bu nedenle eğitim ve istihdam
başlıklarını da özellikle çalışacağız. Çalışma masamızdaki projeleri zamanı
geldiğinde hayata geçireceğiz ve sonuca ulaşacağız. Tüm bunları yaparken de
etik-dürüst-şeffaf-adil belediyecilik kavramını inşa edeceğiz kurumlarımızda. Madem
ki halkımız hizmet için bizi seçti o zaman her bir çalışanımla bu güvene layık
olacağız çünkü bu bizim için bir gurur…”