Cep telefonu satışları tüm dünyada azalıyor. Türkiye de bu azalmadan payına düşeni kurlardaki artışla birlikte katmerli bir şekilde alıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun birkaç hafta önce duyurduğu rakamlara göre ülkemizde 2018 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 30 daha az telefon satılmış. Bu düşüş tabii ki en çok piyasanın büyüklerini etkiliyor. Mesela Apple CEO’su Tim Cook, şirketin son finansal yılını bir önceki yıla göre daha az kârla kapatmasının nedenleri arasında Türkiye’de 700 milyon dolar gerileyen satışları gösterdi. Yani Apple, Türkiye’de kârdan 700 milyon dolar zarar etmişti ve bu şirketin tüm dünyadaki kârlılığını etkiliyordu.
Benzer bir durumun Samsung cephesinde de yaşandığı tahmin ediliyordu. Çünkü her ne kadar Samsung, Türkiye’de 300 kişi civarında bir çalışana sahip olsa da ithalatçısı, dağıtım kanalı, satış noktaları derken kaba taslak bir hesapla 5 bin kişiyi aşan bir ekosisteme sahip. Bu ekosistemin Samsung’a en yakın olan, yani en çok Samsung ürünü satanları bile özellikle son bir yıldır satışların iyi gitmediğini yüksek sesle söylemeye başladılar. Samsung’un Türkiye’de reklama en çok bütçe ayıran şirket olmasına rağmen kendini anlatamadığını Samsung Türkiye’deki yöneticilere birbirinden farklı yöntemlerle anlatmaya çalıştılar. Bunu çok iyi biliyorum çünkü aralarında dostlarım var. Samsung ürünleri satarak onlarca kişiye maaş ödeyen perakendeciler var. Hatta bu isimler arasında çok önemli biri, yakın bir zamanda YouTube kanalımızda yayınladığımız bir videoyu izledikten sonra beni arayıp “Bizim sorunumuz iletişim ve bunu doğru yapamadığımız artık apaçık ortada. Fakat Samsung’u yöneten arkadaşlarımıza nerede yanlış yaptıklarını anlatamıyoruz, çünkü yaptıklarının yanlış olduğunun farkında bile değiller” demişti. Ben de Samsung’un özellikle 2017 yaz aylarından beri ne müşterisiyle ne de medya ile iletişim kuramadığını düşünenlerdenim. O nedenle “Türkiye’nin en çok Samsung satan adamlarından birinin” bu siteminde haklı olduğunu söyleyebilirim. Hasbelkader Samsung’ta işe girebilmiş dominant bir karakterin “ben çok yetenekliyim” diyerek şirkete ne kadar büyük zararlar verdiğini yer yer dışarıdan, yer yer de bizzat Samsung Türkiye çalışanlarından inliyorum. Ayrıca şirket içinde kurmaya çalıştığı “adam kayırma” sistemini de hayretler içinde izliyorum.
Yeni Başkan Yardımcısı
Tüm bunlar olurken uzun bir süredir boş olan Samsung Türkiye Mobil İş Birimi Başkan Yardımcılığı görevine yıllarını bu sektöre vermiş Cömert Varlık getirildi. Cömert Bey’i şirketin içini ve dışını toplama konusunda zor bir süreç beklediği de sektördeki herkesin malumu. Ancak kendisinin iş yapış şekli ve istikrarlı başarısı da sanırım bu sorunların çözümü konusunda Samsung’un en büyük şansı olacaktır diye düşünüyorum. Çok uygun bir örnek olmayacağını biliyorum ama Cömert Bey’in göreve başladığını duyar duymaz Trump’ın “Make America Great Again” sloganı aklıma geldi ve gülümsedim. Ancak deneyimli bir kaptanın bugüne kadar görülmemiş dalgaların yaşandığı Türkiye cep telefonu pazarında Samsung’u eskisinden de başarılı bir döneme taşıyacağına inanıyorum.
20 Şubat Perşembe gecesi dünya lansmanı yapılan Samsung Galaxy S10 ailesinin bu konuda Samsung Türkiye’ye ne kadar güçlü bir ivme sağlayacağı konusunda ise çok emin değilim. Her ne kadar S10 ailesi için hem Türkiye’de hem de dünyada benim beklentimin çok altında satış fiyatları açıklanmış olsa da bu yeni serinin teknoloji açısından bir önceki S9 ve hatta S8 ile çok da farkı olmadığını kabul etmek lazım. O nedenle de beklediğimden daha ekonomik satış fiyatları açıklanmış olsa da bu telefonların Türkiye’de satış grafiğini S9’dan daha yukarı taşıması bana mümkün görünmüyor.
Samsung’un çantadan ilk kez çıkardığı “ekonomik” S10, yani S10e belki adetsel anlamda satışların hızlandığı sinyali verebilir ama kârlılık anlamında Samsung Türkiye’ye pek de yardımcı olamaz gibime geliyor.
Umarım Samsung, kendisinden sadece 12 saat önce Çin lansmanını yapan Xiaomi’nin Türkiye’de kendisiyle kıyaslanan bir marka haline geldiğini de bu lansmanla iyice anlamıştır. Çünkü Samsung Galaxy 10’un Türkiye satış rakamları açıklanır açıklanmaz sosyal medyada “S10 alacağıma Xiaomi Mi9 alırım” yorumları peşi sıra paylaşılmaya başlandı. Türkiye’de satılıp satılmayacağı, satılsa bile ne zaman ve hangi fiyat etiketiyle satılacağı belli olmayan Xiaomi Mi9’un Samsung’u bir cep telefonu markası haline getiren Galaxy S serisinin en yeni üyesine alternatif olarak değerlendirilmesinin nasıl bir iletişim hatası olduğunu sanırım sadece ben fark etmiyorumdur. Tanıdığım kadarıyla Samsung Türkiye Başkanı DaeHyun Kim, bu gibi “detayları” atlamayacak kadar dikkatli bir yönetici. Ancak Samsung ekosisteminden görüştüğüm kişiler kendisiyle bu bilgilerin olanca yalınlığıyla paylaşılmadığını düşünüyorlar.
Samsung Türkiye Mobil İş Birimi Başkan Yardımcılığı görevine atanan Cömert Bey’in deneyiminin de tam bu aşamada devreye gireceğine inanıyorum. Bakalım Samsung Türkiye’de tekrar güvenilen, saygı duyulan, imrenilen bir marka olabilecek mi?