ABD birinci öncelikli tehdit olarak gördüğü Rusya'ya karşı ilkini 2008 yılında Rusya'nın en büyük silah ihraç eden devlet şirketi Rosoboronexport'a karşı kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi amacıyla uygulamaya başladığı yaptırımların dozununun farklı alanları da kapsayarak giderek arttırdığı görülmektedir.

ABD askeri gücün maliyetli olduğunu ve bu güç ile sonuç alamadığını gördükten sonra en azından şimdilik daha hakim olduğu ekonomik gücünü devreye sokarak hakimiyetin maliyetini düşürmeye çalışmaktadır. Bu gücü bazen örtülü bir ekonomik müdahale ile bazen de yaptırımlar yolu ile dünyayı ve kendisine karşı çıkanları dize getirmeye çalışarak kullanma çabası içindedir. Buna yarım hale gelen hegemonik gücünü eski haline getirebilme çabası da diyebiliriz.

ABD birinci öncelikli tehdit olarak gördüğü Rusya’ya karşı ilkini 2008 yılında Rusya'nın en büyük silah ihraç eden devlet şirketi Rosoboronexport'a karşı kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi amacıyla uygulamaya başladığı yaptırımların dozununun farklı alanları da kapsayarak giderek arttırdığı görülmektedir. Bu yaptırımlara aynı etkide olmamakla birlikte Avupa Birliği’nin de zaman zaman gönülsüzde olsa katıldığına şahitlik ediyoruz.

Bu yaptırımları, Rusya’nın Kırım’ı işgali ile 2014 yılında başlatılan yaptırımlar, 2017 yılında CAATSA yaptırımları, 2021 yılı başında Rus muhalif Aleksey Navalnıy'nin kimyasal madde kullanılarak zehirlenmesi sonucu uygulanan yaptırımlar ve son olarak ABD seçimlerine müdahale etmesi ve siber saldırılarda bulunmsı iddiaları ile başlatılan yaptırımlar takip etmiştir.

YAPTIRIMLAR SONUÇ VERİR Mİ?

Yaptırımların sonuç vererek Rusya’ya diz çöktürdüğü söyleyebilirmiyiz? Hayır. Etkisi olmuşmudur? Evet.

Rusya’nın ekonomisinin büyük ölçüde hidrokarbon kaynaklarına bağlı olması, aynı zamanda bu kaynakların birim fiyatlarında süren düşüklüğünde etkisi ile sorunlar yaşadığı verilerle de izlenmektedir. 2014 yılı yaptırımlarının etkilerini analiz ettiğimizde ABD dolarına karşı ruble yaklaşık yüzde 45 değer kaybetmiş, Aralık 2014’teki faiz oranı 650 baz puan artırılmış ve enflasyon yüzde 17’ye yükselmiştir. Rus Merkez Bankası Ekim 2014’te 27,2 milyar ABD doları harcayarak rubleyi desteklemek zorunda kaldığı görülmektedir. Yaptırımlar sermaye çıkışlarını tetiklemektedir. IMF 2017 raporunda Rusya’daki ekonomik büyümenin önündeki en büyük engellerden birinin “yaptırımların kalıcı etkisi” olduğu belirtilmiştir. Hem düşük petrol fiyatları hem de yaptırımlar sonucunda Rusya ekonomisinin 2015 ve 2016’da daralması kaçınılmaz olmuştur. Sonuç olarak dolar bazında kişi başına düşen milli gelir miktarı 2016’da 2013’e göre yaklaşık yüzde 44 oranında azalmıştır. 2020’de petrolde yaşanan fiyat çöküşünün yanı sıra, salgın karşıtı alınan önlemler Rus ekonomisini durma noktasına getirirken, çok sayıda işletme kapanmak zorunda kalmış ve işsiz sayısında artış yaşanmış, halkın reel gelirlerinde düşme görülmüştür. Yoksul sayısı 20 milyona ulaşan Rusya, 2019 yılında yüzde 2 civarında büyümüş, 2020 yılında ise yüzde 4 küçülmüştür.

TAVİZ VERMİYOR

Rusya, bu yaptırımlara ve pandeminin etkisine rağmen aldığı tedbirlerle ulusal güvenlik stratejisinden taviz vermeden yoluna kararlılıkla devam etmektedir. Nükleer silahları ve ABD’nin henüz nasıl engelleyeceğini bilemediği hipersonik füzeleri, güçlü hava savunma sistemleri ile Rusya sıradan bir ülke değildir. Napolyon ve Hitlere dur diyen bu ülkenin yaptırımlarla kpntrol altına alınacağını düşünmek abesle iştigal olur.

Son yaptırımlardan amacın ne olduğu anlaşılamamıştır, ABD seçimlerine müdahale ettiği ve siber saldırılar da bulunduğu için cezalandırmak mı, yoksa Rusya’nın olası bir Ukrayna müdahalesine engel olmak mı? Yaptırımların Rusya’yı durduracağını mı düşünüyor Biden ve ekibi?

Biden-Putin’in telefonla görüşmesi, üçüncü bir ülkede ikili görüşme için çabalar devam ederken ve ardından ABD’nin Karadeniz’e gönderme aşamasında olduğu iki savaş gemisini geri çekmesi ile Karadeniz biraz rahatlıyacak derken, ABD’den gelen yeni yaptırım haberleri gerginliği daha tırmandırdı. Karşılıklı diplomatların sınır dışı edilmesi süreci başladı bu kez. Rusya, yaptırımlara öncekilere göre şiddeti giderek artan bir dozda cevap vermeye başladı. ABD’ye mesajı açık. “Senin her yaptığına misii ile cevap vereceğim. Seni tanıyor ve ne yapabileceğini biliyorum” diyor Rusya.

YAPTIRIMLARIN NEDENİ

Biden tam ortalık sakinleşiyor derken bu yaptırımları neden devreye soktu? sorusuna verilecek cevap bundan sonra olacakların çıkış noktasını oluşturacaktır. Biden, Putin’in sert bir karşılık verebileceğini öngörmemiş olamaz. Biden, Rusya ve dolayısı ile Putin’in sabıka sayısını arttırmaya çalışıyor. Bu şekilde Rusya’nın iç kamuoyunda ve Rusya ile birlikte hareket eden ülkelerde Putin’e duyulan güveni sarsmaya, aynı zamanda bu yolla müttefik ve ortak sayısını arttırarak konsolide etmeye çabalıyor. Açıkçası konsolide için zaman kazanmaya çalışıyor. Rusya’nın Ukrayna sınırına yaptığı yığınak ve kararlılığı, Karadeniz’de gerek ABD ve gerekse NATO’nun deniz kuvveti olarak yetersizliğinin, NATO’nun harbe hazırlık süresinin uzunluğu, mevcut kuvvetlerin Rus Kuvvetleri karşısında yetersiz kalabileceği endişesi bu adımı atmasında etkili olmuş olabilir. Bu suretle Biden’ın yaptırımlarla kamuoyunu meşgul etmeye çalışarak Ukrayna’yı gündemden düşürmeye çalıştığı söylenebilir.

Zor bir zaman bekliyor dünyayı. Savaş çıkmaz deniyor. Ancak, her savaşın basit bir nedenden çıktığını unutmayalım. Bu nedenlerin sayısı giderek artıyor.