Putin, Ukrayna'ya karşı başlattığı ve savaş demekten kaçınarak özel askeri operasyon adını verdiği harekatın 8'inci ayında, elindeki 3'üncü kartı sahaya sürdüğünü görebiliyoruz.
Putin, Ukrayna’ya karşı başlattığı ve savaş demekten kaçınarak özel askeri operasyon adını verdiği harekatın 8’inci ayında, elindeki 3’üncü kartı sahaya sürdüğünü görebiliyoruz.
İlk olarak, kendisine yönelik yaptırımların artması ve Avrupa ülkelerinin artan isteklilikle bu yaptırımlara dahil olmaları, Ukrayna’ya silah ve mali yardımda bulunmaya devam etmeleri üzerine enerji kartını sahaya sürmüştür.
Avrupa’ya verdiği doğal gazı, bu ülkeler üzerinde bir baskı aracı kullanarak ve gereken yerde keserek veya ödemelerin Ruble ile yapılacağını belirterek, ABD’nin peşine takılan çaresiz Avrupa Devletlerine ders vermek üzere kullandığı ilk kartın etkilerinin, kış mevsimine girmek üzere olduğumuz bu zaman diliminde ağırlaşarak kendini göstereceği konusunda derin endişeler mevcut. Özellikle Avrupa sanayisinin etkilenmesi söz konusu. Ne tür sonuçların ortaya çıkacağını Mart veya Nisan 2023 aylarında daha net görmeye başlayabileceğiz.
İkinci kart, Nükleer silah kullanımı için 27 Şubat'ta Rus Nükleer Caydırıcı Kuvvetleri'ne 'yüksek alarma' geçme emri vermesi idi. Taktik nükleer silah sayısında ABD ‘ye karşı üstünlüğünü bu şekilde göstererek kararlı olduğunu deklare etmek istedi ve bunda da başarılı oldu. 27 Şubat’tan beri hemen her günün “Rusya Nükleer silah kullanır mı?” sorusuna cevap aramakla geçtiğini görüyoruz. Avrupa’da bu tür bir saldırıya karşı koruyucu olacağı ifade edilen iyot tabletlerine yoğun ilginin mesajın amacına ulaştığının bir emaresi olarak görmek mümkündür.
TAHIL KORİDORU ANLAŞMASI İLE
Tahıl üretimi konusunda dünyanın önde gelen iki ülkesinin çatışmasının dünya gıda güvenliğini tehdit etmeye başlaması üzerine özellikle Ukrayna’da silolarda bekleyen tahıl ürünlerinin acil ihtiyaç duyulan yerlere sevki için başlatılan arayışlar, Türkiye’nin arabuluculuğunda Tahıl Koridoru anlaşması ile sonuçlanmıştır. Bu anlaşmanın, insani duyguların ön plana çıktığı bu girişimin barışı getirebileceği algısına zemin oluşturmaya başladığı sırada Putin, Sivastopol deniz üssüne dronlar ile yapılan saldırıyı bahane ederek anlaşmayı askıya aldığı ve koridordan geçecek gemilerin güvenliğini garanti edemeyeceğini açıklamıştır. Buna rağmen, Türkiye’nin Ukrayna üzerinden tahıl sevkine devam edileceği yönündeki beyanının hemen ardından Rusya’nın önceki açıklamasının tehdit tonu arttırılarak tekrarlandığı görülmüştür. 01 Kasım 2022 akşamı itibari ile bu anlaşma kapsamında yürütülen faaliyetlerin durduğunu Türkiye yaptığı açıklama ile duyurdu.
3’üncü kartın zamanlaması çok önemli. ABD’nin seçimlere odaklandığı, Almanya ile Fransa arasında ki gerginliğin giderek arttığı, AB’nin enerji tedariki konusunda ortak bir mutabakata varamadığı, Almanya’nın hayat alanı kavramı etrafında şekillenen arayışlarının arttığı, sanki Avrupa’da ve Almanya’da her şey yolundaymış gibi Şansölyenin uzak doğu seferlerine başladığı süreci Putin değerlendirmek istemiş olabilir. 3’üncü kart, enerji kartından daha etkili sonuçlara yol açabilecektir. Enerji’den, Avrupa etkilenirken tahıl kartı bütün dünyayı etkileyebilecektir. Elbette en çok etkilenen halen sömürülmeye devam edilen fakir Afrika ülkeleri olacaktır. Yoksulluk daha derinleşecek, gıda güvenliği kapsamında çatışmalar artabilecek, Avrupa hedefli göçler tetiklenebilecektir. Bunun Avrupa’ya maliyeti enerjiden daha ağır olabilecektir. Ekonomik zorluklar içinde bulunan Avrupa ülkeleri bir yandan içinde bulundukları krizi aşma çabası içinde iken diğer taraftan artan göç hareketlerine daha fazla kaynak ayırmak zorunda kalabilecekler, bu ise krizi daha da derinleştirebilecek, göç karşıtı hareketleri ve İslamafobi’yi arttırabilecektir. Zincirleme gelişmeler terörizme uygun koşulları sağlayabilecektir.
BARIŞ ARAYIŞLARININ ARTMASI
Sivastopol’a yapılan saldırı ile tahıl sevkinin başlangıç noktası olan Odessa arasında yaklaşık 220 kilometre olmasına rağmen saldırı ile tahıl sevki arasında nasıl bağlantı kurabildiği anlaşılabilir değildir. Bu son girişimin, barış odaklı seslerin özellikle ABD’de giderek taraftar bulduğu zaman dilimini gıda üzerinden de bir baskı aracı olarak kullanarak barış arayışlarının artması, Kırım ile Ukrayna topraklarında ilhak ettiği 4 bölgenin Rusya toprağı olarak tanınması, tahıl koridorundan kendi tahıl ürünleri ile kimyasal gübre sevkinin de sağlanarak yaptırımları kırmak amaçlı bir hamle olduğu düşünülebilir.
Bu hamle aynı zamanda Karadeniz’e kalıcı olarak yerleşmek için girişimlerini arttıran özellikle İngiltere’ye ve elbette Genişletilmiş Karadeniz kavramı ile Kafkaslar dahil bölgenin tamamını kontrol etmek isteyen ABD’ye cevap niteliği de taşımaktadır. ABD ve Fransa’nın Ermenistan üzerinde artan faaliyetlerini gören Rusya, Ermenistan ve Azerbaycan’ın katılımı ile acilen Soçi’de yaptığı barış anlaşması hedefli toplantı ile Genişletilmiş Karadeniz kavramına son noktayı koymayı da hedeflemiş olabilir. Mesajı açıktır. Güney Kafkasya’da güvenlik ve istikrar benden sorulur demek istemiştir. Özellikle toplantı öncesinde Putin’in Ermenistan’a yönelik ağır eleştirilerinin toplantıda 3 ülke arasında mutabakatın sağlanması açısından önemli olduğu gözlerden uzak tutulmamalıdır. Rusya’nın bu hamle ile arka bahçesinde son zamanlarda artan arayışlara da son noktayı koyduğu söylenebilir.