Türkiye ise bir yandan terörle mücadeleyi kesintisiz şekilde sürdürmeye çalışırken bir yandan da bu kara propaganda ile boğuşuyor.
PKK, HDP ve onların destekçisi içerde ve dışarıdaki kimi güçlerin, terörle mücadeleyi baltalamak kullandıkları temel argüman Türkiye’nin ve hükümetinin “Kürtlere zulmettiği ve baskı uyguladığı” iddiası.
O nedenle PKK’ya yönelik her türlü operasyonu “Kürtlere yönelik” diye sunmaya çalışıyorlar.
Türkiye ise bir yandan terörle mücadeleyi kesintisiz şekilde sürdürmeye çalışırken bir yandan da bu kara propaganda ile boğuşuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar başta olmak üzere olmak üzere devletin en tepesindeki isimler hemen her fırsatta, her platformda, Türkiye’nin sadece içerideki değil, dışarıdaki Kürtlerle de herhangi bir sorununun bulunmadığını, içerideki Kürtlerin de diğer tüm vatandaşlar gibi bu ülkenin birinci sınıf vatandaşları olduğunu, dışarıdaki Kürtlerin de “kardeş” olarak görüldüğünü, Türkiye’nin onlara da her daim kucak açtığını ve açmaya devam edeceğini, Türkiye’nin sorununun PKK terörü olduğunu dile getirmekteler.
Kuşkusuz devlet ve hükümet yetkililerinin her fırsatta bunları söylemeleri gerekli ve önemli ancak benzer nitelikte ifadelerin özellikle dışarıdaki Kürtleri temsil yetkisi olan birileri tarafından dillendirilmesi de hayli önemli.
O nedenle IKBY Başbakanı Mesrur Barzani’nin hafta içinde Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna verdiği mülakatta kullandığı bu ifadeleri yazının başlığına çektik.
Söz konusu mülakatta Barzani, Türkiye’nin 24 Nisan’da Irak'ın kuzeyindeki Metina ve Avaşin-Basyan bölgelerinde PKK’ya yönelik başlattığı Pençe-Şimşek/Pençe-Yıldırım operasyonları ve bu operasyonların Türkiye ile ilişkilerini nasıl etkilediği ile ilgili bir soru üzerine şu ifadeleri kullandı: “Şunu hatırlatmak isterim ki PKK tüm Kürtler demek değil. Bu nedenle Türkiye’nin Kürtlerle ilişkisi sadece Türkiye ile PKK arasındaki ilişki çerçevesinde ele alınmamalıdır. Türkiye’nin PKK ile sorunu var ama diğer Kürtlerle sorunu yok. Bizim diğer komşularımızla olduğu gibi Türkiye ile iyi ilişkilerimiz var. Ticari ve ekonomik ilişkilerimizin daha da gelişmesini istiyoruz.”
Bu ifadeler, PKK’yı Kürtlerin temsilcisi olarak lanse etmeye çalışan ve Türkiye’nin PKK terörüyle mücadelesini “Kürtlere yönelik” gibi sunmaya çalışan çevrelerin söz konusu argümanlarının boşa çıkartılması açısından önemli ve değerli.
Özellikle dışarıdaki Kürtleri temsil etme potansiyeli olan isimlerin bu ve benzer yöndeki açıklamalarının uluslararası platformlara taşınması, sözünü ettiğimiz kara propaganda ile mücadeleyi de kolaylaştıracaktır.
Türkiye’deki Kürtler özellikle son 5-6 yıldan bu yana giderek terör örgütü ile aralarına daha fazla mesafe koymakta PKK ve HDP’nin yurt içindeki eylem çağrılarına itibar etmemekteler.
O nedenledir ki çok sayıda terörist fırsatını bulduğunda PKK’dan kaçıp güvenlik güçlerine teslim olurken, terör örgütüne katılım da giderek sıfırlanıyor.
Aynı şekilde PKK’nın yurt dışındaki eylemlerine de katılım giderek düşüyor.
Bu son Pençe-Şimşek/Pençe-Yıldırım operasyonlarına karşı bazı Avrupa ülkelerinde düzenlenen eylemlere bakıldığında bu net şekilde görülüyor.
Daha önce bu ülkelerde binlerce kişinin katıldığı gösteriler organize eden PKK’nın bu eylemlerine katılımlar 5-10 kişiyle sınırlı kalıyor.
İnlerinde sıkışan terör örgütü yöneticileri her gün bas bas bağırıp eylem çağrıları yapıyor ancak nafile.
Dışarıdaki Kürtler de, terör örgütünün gerçek yüzünü gördükçe onlardan kaçmaya, onlarla aralarına mesafe koymaya çalışıyor.
Bunun en bariz örneklerinden birisi Kuzey Irak’ın özellikle Süleymaniye ve Halepçe kentlerinde etkin olan Talabani’nin partisi KYB’den geldi.
Daha önceki Pençe-Kartal ve Pençe Kaplan operasyonları sırasında PKK’ya arka çıkan ve koalisyon ortağı olduğu IKBY’yi operasyonlara karşı çıkmaya zorlayan KYB, bu son operasyonlar karşısında sessiz kaldı.
Hatta PKK taraftarlarının Süleymaniye’de yapmaya çalıştığı protesto gösterilerine de izin vermedi.
25 Nisan’da yapılmak istenen gösteriye KYB güçleri sert şekilde müdahale ederek yaklaşık 30 kişiyi gözaltına aldı.
Mesrur Barzani’nin söz konusu çıkışı da, KYB’nin bu değişimi de olumlu gelişmeler.
Talabani’nin KYB’sinin de Barzani’lerin KDP’siyle aynı çizgiye gelmesi ve PKK terörüyle mücadele konusunda Ankara ile ortak hareket etmeleri sadece Türkiye’nin değil onların da oradaki Kürtlerin de çıkarına.