KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'la 2010 yılında yaptığım görüşmeyi sizlere anlatacağım..

KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’la 2010 yılında yaptığım görüşmeyi sizlere anlatacağım..

2010 yılında Araştırmacı Yazar Çetin Asma ile birlikte KKTC Lefkoşa’da Denktaş’ı ziyaret ettik. Görüşmede Denktaş’ın bize özel değerlendirmeler yaptı.

“VASİYETİMDİR”

KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş son vasiyetinde, ‘Anavatanın bir ağacının yaprağına bile zarar gelmemesi için titiz davranınız, duygulu davranınız. Anavatana gelecek her zarar biliniz ki on misli ile belki de yüz misli ile bize de zarar verecektir’ diyerek, Türk dünyasına sesleniyor. KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ‘O yalnızlık günlerimde devamlı suretle devletimizi düşündüm, sizleri düşündüm, özelikle gençleri. Devletsiz olmak demek, her şekli ile aciz kalmak demektir. Başkalarının desteğine ihtiyaç içinde yaşamak demektir. Bu destek gelmeyince de her şeyi kayıp etmek demektir. Dünyada devletsiz yaşayan insan bulunabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türkleri; milli bir toplumdur, Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Devletini kurmak için vermiş olduğumuz mücadeleyi unutmadık, unutturmayacağız. Bu mücadelenin ne zorluklarla geçtiğini, nelere katlandığımızı sizler bilirsiniz, çocuklarınız bilmeyebilir. Onlara bugünleri, mücadeleyi, Rumların yapmak istediklerini, niye yapamadıklarını anlatmak hepimizin vazifesidir, borcudur’ demişti.

“DİK DURUN EĞİLMEYİN”

Denktaş’ın Kıbrıslı Türklere dik durmaları çağrısında bulunduklarını da kaydeden Yavuzaslan şöyle devam etti: “Bugün geriye bakmayınız, ileriye bakınız. Geriye bakarak, ’şunlar, bunlar oldu’ diyerek, kendinizi üzmeyiniz. İleriye bakarak, ‘geçmişte olanlar olmayacaktır, yaptırmayacağız, boyun eğmeyeceğiz’ diyerek dik durun dik yürüyün. Başınız daima yukarıda olsun. Hiçbir şekilde Türklüğünüzden, Atatürk ilkelerinden ödün vermeyen sizler; gelecek yıllarda da andınızı devamlı suretle yenileyiniz ve ilerleyiniz. Unutmayınız ki devlet demek; hürriyet demektir, kendimize hakim olmak demektir, kimsenin boyunduruğu altına girmemek, ayakta durmak demektir. Devletsiz iseniz çulsuz bir insan gibisiniz. Atatürk, ’devlet’ dedi, ’bağımsızlık’ dedi, ’bağımsızlık benim karakterimdir’ dedi. Bağımsızlıktan asla fedakarlık yapılamayacağını, devamlı suretle hem söyledi, hem fiilen kanıtladı. Biz onun nesliyiz. Bu nedenle devletten taviz verilemeyeceğini, bağımsızlığımızdan fedakarlık yapılamayacağını bilerek yaşıyoruz. Masada bunları bilerek oturuyoruz. ‘Rum tarafı şunu bunu istiyormuş’; dilin kemiği yoktur derler ise, dilleriyle söyleseler de biz de neleri vermeyeceğimizi söyleyelim. Türkiye ’Maraş’ konusunda kati sözü söyledi’ değerlendirmesinde bulundu.”

Denktaş’ın Güzelyurt ile düşüncelerini de paylaşarak:

“Denktaş, ‘Güzelyurt konusunda halkımız kati sözü söylemiştir. Dolayısıyla ’harita konuşulacakmış’, yakında harita konuşulacaksa şunu bilelim, ben de harita konuştum, geçmişte biliyorsunuz. Bu haritayı konuşurken Genelkurmay ile çok sıkı iş birliğinde oldum. Genelkurmay; ’Karpaz stratejik önemi olan bir yerdir’ dedi, buradan asla taviz verilmeyeceğini o zamanda söylediler. O zaman da Rumlara duyurduk. Güzelyurt aynı durumdadır. Ekonomik açıdan, tabii kaynaklar açısından önemi büyüktür. Binlerce insanımızın yerleştiği bir yerdir. Buraları Rum’a terk ederek insanları tekrar göçmen yapmaya hakkımız yoktur. Kimse ’sen şuraya git, buralar senin’ diyemez. Kimseye böyle bir hak tanımayacağız, tanımıyoruz. Kendinizden emin olunuz, anavatana güveniniz. Anavatanın bir ağacının yaprağına bile zarar gelmemesi için titiz davranınız, duygulu davranınız. Anavatana gelecek her zarar biliniz ki on misli ile, belki de yüz misli ile bize de zarar verecektir. Hepinizin de bu düşünceler ile bu yola devam etmesini temenni ederim. Bu bağımsızlık yoludur, egemenlik yoludur, vatan yoludur, devlet yoludur, Türklük yoludur, Türkiye yoludur. Bu hizmeti verirken kendimizden emin olalım. Kimseye muhtaç olmadığımız bilinci içerisinde yaşayalım. Önümüzdeki yıllarda gelmekte olan, dünyayı sarmakta olan ekonomik zorluklar ile karşılaşacağız. Ekonomik zorlukları atlatabilmek de elimizdedir. Problemleri üzerine yürüyerek halledeceksiniz. Halledilemeyen problem yoktur, olmaz olmaz demeyin. Devlet haysiyettir, namustur, ciddiyettir, bir varlıktır, evlat gibi varlıktır. Bugün 20 yaşını aşmış bir devletimiz vardır. Gelişen, güçlenen, büyüyen... Bunun adı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak konmuştur. Bu evladı yaşatmak, buna zarar verenlere ’dur’ demek, hepimizin görevidir’ demiştir.”