Terör örgütünden her gün "imdat" çağrıları yapıyor.
Türkiye, 24 Haziran’dan bu yana Kuzey Irak’ta terör örgütü PKK’ya yönelik oldukça kapsamlı ve etkili bir operasyon yürütüyor.
Mayıs 2019’da başlatılan Pençe Kartal-Pençe Kaplan operasyonlarının devamındaki Pençe Şimşek-Pençe Yıldırım operasyonlarıyla terör örgütüne tarihinin en ağır zayiatları verdiriliyor.
Bir ay içinde 150’yi aşkın terörist etkisiz hale getirildi.
Terör örgütünden her gün “imdat” çağrıları yapıyor.
PKK’yı telaşa düşüren, bu kadar fazla sayıda üyelerinin öldürülmesi değil, ele başlarının etrafındaki çemberin ilk kez bu kadar daralmış olması.
Terör örgütünün en önemli birkaç isminden biri olan Sofi Nurettin’in akıbeti, telaşlarının haklı olduğunu gösteriyor.
Son 30 yılın en güçlü ve en etkilerinden biri olan bu operasyon sadece terör örgütünü değil, hamilerini de endişeye sevk etmiş durumda.
Operasyonun ve terör örgütüne yönelik kuşatmanın yarılması ve dağıtılması için her türlü yol deneniyor.
Suç örgütü lideri Sedat Peker’in sahaya sürülmesini de bunlardan biri olarak görmek gerek.
Peker’in hedefinde, içerde terör örgütünün kıpırdayamaz hale gelmesinde en büyük pay sahibi olanların başında gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun olması tesadüf değil.
TSK ve MİT’in eşgüdümüyle son yılların en başarılı operasyonlarından birisi yapılarak terör örgütünün en tepe noktasında bulunan birkaç isimden biri olan bir terörist etkisiz hale getiriyor ancak Türkiye bu operasyon yerine bir suç örgütünün çoğu ipe sapa gelmez iddialarını konuşuyor.
HDP ile ittifak hesapları yapan muhalefet, Sofi Nurrettin’in etkisiz hale getirildiği başarılı operasyona dair tek kelime etmezken, Sedat Peker’in iddialarının gündemde tutulması için canhıraş bir çaba içinde.
Mısırlı gazeteci Sabır Meşhur’un açıkladığı şekliyle, Fas’ta tutuklanan Sedat Peker’in FETÖ destekçisi eski bir Pentagon yetkilisi olan Michael Rubin tarafından yine FETÖ’nün en büyük destekçilerinden Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) götürülerek, buradan Türkiye’ye yönelik bir karalama ve algı operasyonunun unsuru olarak kullanılması, bu karalama kampanyasına içeriden destek veren muhalefetin de FETÖ ve ABD ile yakın ve derin ilişkileri, söz konusu kirli operasyonun Türkiye’nin terör örgütüne karşı yürüttüğü operasyonu boşa çıkarmaya yönelik olduğunu gösteriyor.
Sedat Peker unsuru, PKK’ya yönelik operasyonların dağıtılması ve bu operasyonların arkasındaki güçlü siyasi iradenin hırpalanıp yıpratılması için kullanılıyor.
Bu anlamda, “milliyetçi” olduğunu söyleyen Sedat Peker’in, terör örgütü PKK’ya katılımları meşrulaştıran ifadeleri de, ana muhalefet ile birlikte HDP’nin de Peker’in karalama kampanyasına yönelik iddialarını yüksek perdeden sahiplenmesi de bu kirli ilişkiler ağını ele veren unsurlar.
Sofi Nurettin’in öldürülmesinin ardından Washington’dan bugüne kadarki en üst düzeyde arka arkaya, bu teröristin yönetiminden sorumlu olduğu Suriye’deki PYD/YPG’ye yaptığı ziyaretler ve ABD Merkez Kuvvetleri Komutanı General McKenzie’nin destek amacıyla YPG’ye verdiği Bradley araçlarının önünde poz vermesi de aynı şekilde Türkiye’nin Kuzey Irak’ta PKK’ya yönelik yürüttüğü operasyonlara karşı nitelikte atılmış adımlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Sedat Peker üzerinden yürütülen operasyonun “Türkiye’yi hedeflediği” yönündeki açıklamaları her iki liderin de yaşanılanları bu eksende gördüklerini gösteriyor.
Derin ABD, Sedat Peker unsurunu devreye sokarak ve de PYD/YPG’ye verdiği destekle PKK’ya yönelik operasyonları boşa çıkarmaya çalışırken, terör örgütü de yok olmaktan kurtulmanın arayışında.
Geçtiğimiz günlerde Batman ve Şırnak’taki askeri birimlere yönelik maket uçaklı saldırı girişimleri bu amaca yönelik.
Her iki saldırı da güvenlik güçlerinin dikkati sayesinde girişim düzeyinde önlendi.
Geçtiğimiz yıllarda terör örgütü DEAŞ’ın birçok kez kullandığı bu saldırı yöntemi, bir süreden bu yana Irak ve Suriye’de de PKK/YPG unsurları tarafından Türkiye’nin bu ülkelerdeki güçlerine yönelik kullanılıyor.
Suriye’de ABD güçlerinin, YPG unsurlarına bu ve buna benzer saldırı yöntemleri konusunda eğitim verdiği sır değil.
Aynı saldırı yöntemlerinin bir süreden bu yana Irak’ta da özellikle Sincar ve Mahmur bölgesinde PKK unsurlarına verildiğine dair bilgiler söz konusu.
İran destekli Haşdi Şabi güçlerinin PKK unsurlarını bu yönde eğittiği de belirtiliyor.
Hatta eski Irak eski Genelkurmay Başkanı Tuğgeneral Babekir Zêbarî’nin geçtiğimiz günlerde Erbil merkezli bir yayın organına yaptığı açıklamada DEAŞ, Haşdi Şabi ve PKK’nın Irak’ta ortak çıkarları doğrultusunda iş birliğine gittikleri yönünde ifadeleri Türkiye’nin operasyonlarının boşa çıkarılmasına yönelik ne denli girift ve yoğun çabalar içine girildiğini gösteriyor.
Dolayısıyla ipleri küresel ve bölgesel güçlerin elinde olan terör unsurlarının önümüzdeki günlerde maket uçaklı ya da benzer farklı saldırı girişimlerine yönelme ihtimalini göz ardı etmemek gerek.
PKK’nın ele başlarından Duran Kalkan’ın “Bundan böyle her yer bizim için hedef” şeklindeki açıklamaları ve terör suçlarından tutuklu HDP’nin eski Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın kardeşi PKK’lı Nurettin Demirtaş’ın geçtiğimiz hafta terör örgütünün Avrupa’da yayınlanan Özgür Politika adlı gazetesinde yer alan yazılarında “öz savunma” adı altında PKK yandaşlarını ve mensuplarını bulundukları yerden terör eylemi yapmaya çağıran ifadelerine karşı dikkatli olmakta yarar var.
Belli ki önümüzdeki dönem de Türkiye, terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonları sürdürürken bir yandan maket uçaklı saldırı ve/veya başka saldırı girişimlerine yönelik önlemlerini arttıracak bir yandan da Sedat Peker vb unsurlar üzerinden yürütülecek kirli operasyon girişimleriyle de mücadele etmeye devam edecek.