Ne zaman tasarruf tedbirlerinden bahsedilse Pardus diye bir şey gündeme geliyor.
Konuyu merak edenler internette küçük ve sıkıcı bir araştırma yaptıklarında Pardus’un Anadolu parsı ve bir Linux sürümü olduğu bilgisini alıyorlar, ardından da bu “sıkıcı” konuyu araştırma heyecanını kaybedip günlük yaşamlarına geri dönüyorlar.
Son kullanıcının asıl bilmesi gereken şey Pardus’un açık kaynak kodlu milli bir Linux sürümü olduğu ve Microsoft Windows’un yapabildiği her şeyi yapabildiğidir. Daha anlaşılır kılmak için Microsoft Windows yüklü bir bilgisayar satın almak yerine aynı özelliklere sahip Pardus yüklü bir bilgisayarı daha ucuza satın almanın mümkün olduğunu söylemek de gerekebilir. Çünkü işin içine son kullanıcının aynı servisi alabileceği bir ürüne daha az ödeme yapabileceği bilgisini katmak, son kullanıcı tarafında adeta bir ilgi patlamasına neden olur.
TÜBİTAK’ın 2003 yılında üzerinde çalışmaya başladığı, 2005’te ise kullanılabilir ilk versiyonu yayınladığı Pardus, bana göre teknoloji alanındaki ilk büyük yerli ve milli projemizdi. Vizyonu çok geniş, vatansever bir ekip tarafından yönetiliyordu. Amacı o zamanlar dünyanın en büyük şirketi olan Microsoft’a zarar vermek değil, Microsoft’u Microsoft yapan Windows isimli ürününe Türkiye’den güçlü bir alternatif sunmaktı.
O günleri iyi hatırlayan ve o ekiple her fırsatta sohbet etmeye çalışan biri olarak o günün dünya Linux camiası tarafından da Pardus’un ilgiyle izlendiğini hatırlıyorum. Ayrıca işin doğası gereği ortaya çıkan ufak sorunları bile sorun olmaktan çıkartabilmek adına bu ekibin ne kadar özverili bir şekilde çalıştığına da birinci elden şahidim.
Tam o günlerde Türkiye’de MEB desteği ile satışı yapılan ve halk arasında “öğretmen laptop’u” olarak bilinen hükümet destekli bilgisayar satış kampanyasının hayata geçtiğini de unutmamak lazım. Daha doğrusu markaların ellerindeki bir laptop’u “öğretmen laptop’u” olarak isimlendirebilmesi için MEB’in düzenlediği ihaleye göre içinde Microsoft Windows’un da yüklü olması gerektiğinin unutulmaması lazım.
Tam bu günlerde o zaman için dünyanın en zengin adamı olan Microsoft CEO’su Bill Gates’in Türkiye’yi ziyaret ettiği ve zamanın başbakanı ile birebir görüştüğü de akıllardan çıkarılmaması gereken detaylar arasında.
Linux özgürlüktür…
Kısaca söylemek gerekirse Linux özgürlüktür; Pardus ise Türkiye’nin teknolojik özgürlüğüdür. Hazır ABD ile ABD Başkanı Trump kaynaklı bazı sorunlar yaşanırken Pardus’a daha çok odaklanılmalıdır. Kamu yönetimi ve insan kaynağının büyüklüğü anlamında Türkiye ile boy ölçüşemeyecek olan İsrail bile 2018 sonu itibariyle Microsoft ürünlerini kullanmayı bırakacağını açıklamışken Türkiye’nin de buradan kendi üzerine düşen dersi çıkarması gerekmektedir. 8.5 milyon nüfuslu İsrail, kamu kurumlarında Microsoft ürünlerini kullanmayı bırakarak yıllık 27 milyon dolar kâr elde edebiliyorsa 100 milyonu aşan nüfusuyla Türkiye’nin sadece bu yolla ne kadar büyük bir tasarruf yapacağını hesaplamak bile bence birçok bürokratın hesaplamaktan büyük keyif alacağı bir tasarruf kalemidir.
İşin tasarruf yanından başka başta güvenlik olmak üzere son zamanların popüler söylemi olan “yerli ve milli”lik konusunda da Pardus hamlesi ulusal anlamda bir an önce atılması gereken bir adımdır.
Pardus, Türkiye’nin teknoloji üretimine de teknoloji tüketimine de farklı etkiler yapabilecek, geniş boyutlu ve katma değerli faydalar sunabilecek bir projedir.
Ayrıca Türkiye’yi ABD karşısında müşteri olmaktan rakip olmaya yükseltebilecek kadar da geniş vizyonlu bir girişimdir. Sadece birlik ve beraberlik duygusunun arttığı içinde bulunduğumuz günlerde değil her zaman üzerine titrenmesi gereken, ülkemizi özgürleştirecek bir bakış açısıdır.