Kurban Bayramı'nın şu özel ikliminde ABD Başkanı Donald Trump'tan sevgi dolu sözler duymak güzel ama uygulamaya baktığınız zaman "ya bir de bizi sevmese ne yapardı?" diye sormaktan kendimizi alamıyoruz…
Trump, Reuters haber ajansına verdiği demeçte ““Türkiye'yi seviyorum. Türkiye'nin insanlarını çok seviyorum. Bu ana kadar, sizin de bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı'yla da çok iyi bir ilişkim vardı. Onunla iyi anlaşıyordum. Çok iyi bir ilişkim vardı. Ancak bu tek taraflı bir yol olmaz. Artık ABD açısından tek taraflı yollar olmayacak,” diyor…
İyi de ülkemizi ve bizleri seven bir insan yaptırımlarının ve göstere göstere oynadığı paramızın değeri düştüğü zaman bizlerin fakirleşeceğini, zor durumlara düşeceğimizi bilmiyor mu?
Türk insanının kendisine bu şekilde muamele eden bir lideri affetmeyeceğini ve yaptıklarının Türk-Amerikan ilişkilerinde tamir edilmesi zor yaralar açtığının farkında değil mi?
“Tek taraflı yol olmaz. Artık ABD açısından tek taraflı yollar olmayacak” dediği zaman esasında Türk-ABD ilişkilerinde hep özverinin Türkiye’den ve Türk insanından geldiğini, ABD’nin tavrının ise eşitler arasındaki bir ilişkiden ziyade “ben süper gücüm, yaptım oldu” zihniyeti ile belirlendiğini anlamıyor mu?
Esas bu konuda şikâyet etmesi gereken Türkiye ve insanımız… Trump değil.
Trump, ciddi bir yanlış anlama sonucu Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a tavır alıyor… Bir Türk kadınının İsrail tarafından serbest bırakılması karşılığı Andrew Brunson’un Türkiye’de ciddi bir suçtan yargılanırken mahkeme tarafından serbest bırakılacağına inanacak kadar saf davranan bir kişi gerçekten ABD’yi yönetebilir mi?
Trump sevgi dolu sözler söylüyor ama nefret dolu hareket ediyor.