Vatikan'ın tarihi Irak-Erbil ziyaretinde ben de oradaydım...
Zılgıtlar, çiçekler, on binler, şarkı söyleyen çocuklar eşliğinde karşılanan Papa Francis ziyaretine pulun gölgesi düştü... Peki neden?
Vatikan’ın tarihi Irak-Erbil ziyaretinde ben de oradaydım...
Yazımda Bağdat yansımalarına, İran yanlısı Şiilerin tepkisine, kılıçlar gölgesinde yapılan karşılamaya ve daha pek çok detaya değindim. Bugün de Papa Francis’in Erbil ziyaretine ve kriz yaratan “pul taslağına” değinmek istiyorum...
Evet tarihi bir ziyaretti ve geleceğe yönelik önemli detayları içeriyordu. Sıra Erbil ziyaretine gelmişti. Bağdat’taki karşılamadan daha farklı ve daha samimiydi... Çocukların şarkıları ve çiçekleri ile karşılanan Papa Francis daha relakstı Erbil’de... Görüşmelerin ardından sıra Franso Hariri Stadyumu’nda gerçekleşecek törene sıra gelmişti. Dünyanın her noktasından yüzlerce basın ve medya grubu bu organizasyonu aktarabilmek adına oradaydı... Stadyum dışı ve içi mükemmel organize edilmişti. İtiraf edeyim bu kadarını beklemiyordum. Tribünleri dolduranlar, saha içinde oturan Hristiyanlar, dünya basını, protokol üyeleri derken Franso Hariri Stadyumu’nda ortalama on yedi bin insan vardı... Bu arada paylaştığım görüntüler ve fotoğraflar üzerinden bana en çok sorulan soru şu oldu; Erbil’de bu kadar Hristiyan var mı? Ben de şu cevabı verdim; tribünleri dolduranların hepsi Hristiyan değildi. Erbilliler bu tarihi güne şahitlik etmek için oradaydı. Sık sık dile getirdiğim şu cümle o gün bir kez daha ortaya çıkmıştı; Irak Kürt Bölgesel Yönetimi din-mezhep-etnik saygısının en üst seviyede yaşandığı bir yer ve hatta belki de Ortadoğu’daki tek yer... Ki bu cümlemi destekleyen bir görüntü o gün Hariri Stadyumu’ndan yansıdı. Herkes Papa’nın töreni yönettiği yöne doğru yönelmişti. Bir ara arkama döndüm ve tam Papa’nın karşı tarafında protokol tribününün altında namaz kılan iki kişiyi gördüm. Hemen tebessümle fotoğraflarını çektim... Evet Kürt Bölgesi bu konuda çok hoşgörülü oldu her daim...
Bir detay daha vermek istiyorum o güne dair. Papa’nın oturması için dev bir sandalye yaptırılmıştı. Kerküklü bir Müslüman Kürt yapmıştı o sandalyeyi ve yapmayı kabul etmesinde tek bir şartı olmuş; “bu sandalye normalde iki haftalık işçilik istiyor fakat ben bu sandalyeyi size beş gün içinde yapıp hediye edeceğim. Karşılığında da para değil Irak için barış, huzur, kardeşlik istiyorum...” demişti.
Başkan Mesut Barzani’de o ziyarete özel olarak hazırlanmış ağaç bir haç hediye etti Papa Francis’e...
Evet Erbil Yönetimi protokolünün tamamı o gün oradaydı. Papa’ya özel hazırlanmış şarkıları tribünlerde oturan herkesin hep bir ağızdan söylemesi ayrı bir yansımaydı. Bununla birlikte o şarkıların nağmesi anlayan anlamayan herkesi etkilemişti... En çok dikkatimi çeken de zılgıtlar eşliğinde zikredilen “aleluya” melodisiydi...
Ve tabi ki tabiri caizse her dilden, her dinden dualar yansıyordu o gün...
Papa Francis’in Bağdat’tan sonra Erbil ziyareti farklı bir renk gibi gelmişti. Ta ki “pul taslağı” olayına kadar. Neden yapıldı, kim yaptı, kim istedi, ne amaçlanıyordu sorularında günlerdir devam eden bir süreç var. Ben olayı daha farklı bir pencereden açmak istiyorum çünkü öncesinde ve sonrasında “ben oradaydım...”
Evet bu taslağın akıllara gelmesi, çizilmesi, servis edilmesi yanlıştı hem Türkiye’ye hem Irak’a hem de İran’a... Fakat şunu da çok iyi biliyorum; Erbil Yönetimi-Barzani Ailesi Türkiye’ye büyük önem ve değer veriyor böyle bir sıkıntı yaşanmasını asla istemezler... O zaman sorun ne?
Burada ben iki sıkıntı başlığı gördüm. Birincisi Türkiye-Erbil-Bağdat ittifakında terör örgütlerine vurulacak darbeden çekinip provokasyon girişimleri ile ittifakı zedelemek isteyenler var. Ki geçtiğimiz aylarda bu konuya ilk değinen kişi olarak “PKK-FETÖ” Erbil Yönetimi içinde halâ güçlü ve iş birliği içinde hareket ederek Ankara-Erbil ilişkilerine zarar vermek için hareket edecekler” dediğimde yine o kesimden beni hedef gösteren büyük tepki yükselmişti...
İkincisi de Papa’nın ekibine dair bir hata payı var. Düşünün tüm dünyaya lanse edilen “barış, birlik, kardeşlik” mesajına karşılık üç ülkenin toprak bütünlüğünü sabote eden bir pul taslağı hazırlanıyor ve o ekip buna ses çıkarmıyor! Şimdi Papa’nın bütün o söylemleri o pul taslağıyla birlikte havaya uçup gitmez mi?
Velhasıl-ı kelam anlatacak çok cümlem var bu konuda şimdilik bu kadar yeterli diyorum...
Ve önemli bir notun altını çizmek istiyorum. Bence Erbil Yönetimi’ni en iyi anlaması ve desteklemesi gereken ülke Türkiye olmalı... Hatırlayın FETÖ’den ve PKK’dan artık kurtulmak istiyoruz dediğimiz zamanları... Başımıza gelmeyen komplolar kalmamıştı... Ki bitmedi az da olsa halâ devam bu kumpaslar... Şimdi Bağdat ve bilhassa Erbil Yönetimi “terörden kurtulmak istiyoruz” diyor ve kurtuluş mücadelesi için yöneldikleri ülke Türkiye. O zaman tüm güdümler Türkiye üzerine kurgulanıyor ve Erbil Yönetimi içindeki çatlaklardan kumpaslar sızmaya başlıyor.. İlerleyen süreçte bu sızmalar daha da artacak benden söylemesi aman dikkat...