Geçtiğimiz hafta bir araştırma için Malatya'ya gittim. Bu sırada Malatya Büyükşehir Belediyesinin müthiş iki projesi ile tanıştım. Bunlardan biri, Asya ve Avrupa'nın en Büyük Fotoğraf Makinası Müzesi diğeri ise geçtiğimiz Eylül ayında açılan Türkiye'nin en büyük Radyo Gramofon Müzesi.
Bu iki müzeyi hayata geçiren Malatya Büyükşehir belediyesi çalışanları ve projelerin danışmanlığını yapan usta koleksiyoner Baki Tamer Selçuk ile görüştüm. Belediyenin misafirperverliğinin yanı sıra bu iki müzeyi görmenin heyecanı ile ayrıldım Malatya’dan.
Asya ve Avrupa’nın En Büyük Fotoğraf Makinası Müzesi
2023 Fotoğraf Makinası Müzesinin en önemli özelliği Asya ve Avrupa’nın en büyük fotoğraf makinası müzesi olması. Müze “Malatya’dan fotoğraf dünyasına açılan kapı” mottosu ile kurulmuş. İçinde 1876 yılından günümüze kadar gelen çeşitli marka ve modellerde 44 segmentte 2023 adet fotoğraf makinası, 60 segmentte ise 3600 parça fotoğrafçılıkta kullanılan yardımcı aparat aksesuar ve sarf malzeme sergileniyor. Her ürün kendi içinde kronolojiye uygun bir biçimde eskiden yeniye doğru sıralanıyor. Müzeyi gezerken zaman içinde bir fotoğraf yolculuğuna çıkıyorsunuz.
Fotoğraf makinası müzesinde bir küçük sinema salonu da var. Sinema salonunda 1890 yılından günümüze 113 ürün sergileniyor. Bu müzeyi gezerken kendimden geçtim. Malatya Büyükşehir Belediyesinin belediyecilik anlayışında sanata verdiği değere hayran kaldım. Düşünebiliyor musunuz Asya ve Avrupa kıtasının en büyük fotoğraf makinası müzesi Türkiye’de ve Malatya’da. Bu çok büyük bir gurur. Türkiye’nin önemli bir ili olan ve İsmet İnönü, Turgut Özal gibi önemli politikacıları çıkaran modern bir il olan Malatya bence bu özelliği ile bir dünya ili olduğunu gösterdi.
Türkiye’nin En Büyük Radyo Garamofon Müzesi
Malatya Büyükşehir Belediyesinin bir diğer önemli kültür hizmeti de geçtiğimiz Eylül ayında açılan Radyo Gramofon Müzesi. Malatya’da kent mimarisine uygun bir formatta inşa edilen iki katlı kerpiç bir evde bulunan Malatya Radyo ve Gramofon müzesinde radyolar, gramofonlar, mikrofonlar, 1960lı yıllarda faaliyete geçen Malatya Radyosuna ait verici, anten, yayın cihazları ve radyo malzemeleri olmak üzere toplam 703 parça eser ile radyo ve gramofonun zaman içinde geçirdiği evrim gözler önüne seriliyor.
Bu müzeyi gezerken tüylerim diken diken oldu. Lambalı radyolar, transistörlü radyolar, pikaplı radyolar, gramofonlar ve bileşik cihazlar, radyo reklamları afişleri gibi buram buram nostalji kokan bir zaman yolculuğuna çıkıyorsunuz. İki katlı binanın her köşesinde bir ürün ve bir tema var. İlk radyo yayını köşesinde Türkiye’de yapılan ilk radyo yayınları ve Sirkeci’deki o meşhur binanın görsellerini ve siyasi tarihin radyo ile olan buluşmasını simgeleyen fotoğrafları da görmek mümkün. Müzenin ikinci katında bir radyo tamir dükkanı da var. Yaşı otuzun üstünde olanlar hatırlarla eskiden radyo ve televizyon tamircileri vardı. Bozulan bir ürünü onların dükkanına götürürdük, usta cihazı açar tamir ederdi. Böyle bir dükkanın simülasyonu yapılmış. Bu tamirci dükkanında aklınıza gelen her şey var, bir tek usta yok. Bunu görünce hey gidi günler dedim kendi kendime. Şimdi tamirci dükkanları artık tedavülden kalktı, bir cihaz bozuldu mu ya servise götürüyoruz ya da evin bir köşesine atıyoruz. Bunlar geldi aklıma. Malatya Belediyesi ve bu projenin danışmanı Baki Tamer Selçuk her şeyi öylesine detaylı düşünmüş ki “helal olsun” diyesim geldi.
Hitlerin Radyosu Bile Var
Radyo ve Gramofon müzesinde yer alan radyolar ve gramofonlar kronolojik bir sırada sıralanmış. Hitlerin propaganda radyosu, Avrupa’nın en büyük iki radyo üreticisi Philips ve Aga radyolarından özel örnekler, 1890 yılında üretilen Laterna ve 1920 yılında üretilen el yapımı radyo bu müzenin altın değerinde ki ürünleri. Türkiye’de üretilen yerli ve milli radyo alıcıları görünce çok duygulandım. Türkiye ekonomisinin kötü olduğu yıllarda bile milli üretimlerin olması bu ülke adına çok gurur verici bir şey. Müzede Türkiye’de üretilen radyo alıcıları da var.
Her Şey Çalışır Durumda
Müzenin en önemli özelliği sergilenen radyo ve gramofonların hepsinin gerçek olması. Bir tane bile maket yok. En önemlisi ise bu radyo ve gramofonlarla pikapların çoğunun çalışır durumda olması. Müze yetkilileri öylesine kibar ve yardımsever ki, size her konuda bilgi veriyor. Bazı radyoları açıp, pikaplardan plak dinleme fırsatını da buldum ve bu onlarca yıllık cihazların hala çalıştığını gördüm. Müzede ilgimi çeken bir diğer özellik ise müzenin duvarlarında yer alan radyo reklamları oldu. Bir dönemin en popüler mecrası olan radyoyu dinlemeye yarayan küçük ve büyük radyo alıcı cihazları için geçmişin önemli gazete ve dergilerinde yer alan radyo reklamları müzenin duvarlarını süslüyor. Bu reklamları görünce radyonun geçmişte ne kadar büyük bir mecra olduğunu gördüm bir kez daha. Geçmişte Zeki Müren, Hamiyet Yüceses gibi dönemin ünlüleri kullanılarak hazırlanan reklam afişleri müzenin etkileyici bir diğer bölümü.
Projenin Mimarı: Baki Tamer Selçuk
Malatya Radyo Gramofon Müzesinin hayata geçmesinde Malatya Büyükşehir Başkan Danışmanı Baki Tamer Selçuk’un rolü çok büyük. Baki Tamer Selçuk ile hem Türkiye hem de Malatya markasını uluslararası boyutlara taşıyan bu iki müzeyi de konuştum. Bakın bize neler anlattı..
Türkiye’nin en büyük müzesi olan “Radyo ve Gramofon Müzesi” nasıl kuruldu ve ilk fikir kimin aklından çıktı?
İlk fikir daire başkanımız Kadir Çelik’ten çıkmıştı. Sonra müzenin düzenleme işini ben aldım. İlk toplanan radyolarda onun da çok büyük emeği vardı, kısaca ortak bir fikir diyebiliriz.
Radyo Gramofon Müzesinin içinde neler var?
Toplam 703 adet sergilediğimiz ürün var. Bunların birçoğunu radyolar oluşturuyor. O dönemi temsil eden radyocu dükkanımız, mikrofonlar, gramofonlar, pikaplar ve cihazlar var. Hemen hemen tamamına yakını da çalışır durumda.
Müzede yer alan radyo, gramofon ve cihazların özellikleri nelerdir?
Müzeye, ilk üretilen radyolardan başlayarak günümüze kadar üretilen ve o dönemde söz sahibi olmuş modelleri koymayı hedefledik. 1920 yılından başladık ve günümüze kadar getirdik. Ayrıca 2. Dünya Savaşı’nda o dönemin radyocularının kullandığı mikrofonlar ve halkın savaşı takip ettiği radyolar da müzede mevcut. Bunun dışında el yapımı radyolar da var. Sergilenecek cihazları da toparlamak yaklaşık bir buçuk yıl sürdü; il il dolaşıldı, antikacılar ve koleksiyoncuların kapıları çalındı. Ricayla ve satın alma metoduyla bu koleksiyon toplandı.
Fotoğraf koleksiyonunuzun büyümesinde sigaranın rolü olmuş
Fotoğraf makinesi toplamaya 1988 yılında başladım. Sigarayı da 2001 yılında bıraktım o dönemler günde 2 paket sigara tüketiyordum, hatta bir dönem daha da arttırdığım olmuştur. Bıraktıktan sonra yaklaşık 3 ay zor bir dönem geçirdim. Sonra kendime “Sen ne yapıyorsun?” sorusunu sordum. Fotoğraf makinesi koleksiyonu yapıyorsun, her ay belli bütçe harcıyorsun. Sigarayı da bıraktın onun da aylık bütçesi oluyordu ve ben sanki sigarayı 5 pakete çıkarmışım gibi düşündüm ve ona harcadığım parayı, koleksiyona harcadığım parayla birleştirip makine alımlarını daha da arttırdım. 400 parçalık olan koleksiyon yaklaşık 2 bin parçayı bulmuş oldu.
Bu konuda güzel bir örnek oldunuz. Peki sigara kullanan insanlara bir mesaj vermek ister misiniz?
Hem sigara hem de diğer kötü maddelere bağımlılığı olan insanlar için konuşacağım. Artık internet bağımlıları da var. İnsanlar kötü bir alışkanlığından kurtulup çok şey başarabilirler. Ben kötü bir alışkanlığımdan kurtularak Türkiye’nin, Avrupa’nın ve Asya’nın en büyük fotoğraf makinesi müzesini kurdum; siz de bunun daha büyüğünü, daha güzelini yapabilirsiniz. Ben eğer sigarayı bırakmamış olsaydım, bu başarıyı bu ölçüde yapamazdım.
Malatya’daki Fotoğraf Makinesi Müzesinde neler var?
Fotoğraf Makinesi Müzesi, 1876 yılından başlayarak günümüze kadar gelen sürecin nasıl işlediğini, teknolojinin nasıl geliştiğini anlatıyor. Televizyonun ve sinemanın icadı, fotoğraf makinesinin icadıyla ilintilidir. Fotoğraf makinesi gerçekleşmemiş olsaydı, şu an günümüzde kullandığımız teknolojinin hiçbiri olmazdı. Yaklaşık 200 yıllık bu süreci, dünyada hiçbir müzede olmayan bir yöntemle, 44 ayrı bölüme ayırarak ve kronolojiyle uygulayarak gerçekleştirmiş olduk.
Her iki müze için de nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Ülkemizde genelde etnografik müzeler mevcut. Mesela Yunanistan bizden çok küçük bir ülke ama, müze olarak bizden çok ileride. Bu müze olaylarına biz çok geç kaldık ve bence bu müzeler güzel bir örnek oldu. İnsanlara bir görüş açısı açacağını ve ileride daha iyilerinin, daha güzellerinin yapılacağı kanaatindeyim. İlimize sadece Fotoğraf Makinesi Müzesini görmeye gelen insanlar var; ileride yurtdışından da ziyaretlerin olmasını temenni ediyoruz.