Eğer usta bir stalkersanız bulamayacağınız bilgi yok gibi.
Sosyal medyada ‘’stalk’lamak’’ denilen bir tabir var. Bilmeyenler için şöyle özetleyebilirim… Eski eşi, sevgiliyi ya da o veya bu sebepten kafaya takılan kişiyi sinsice takip etmek. Genelde erkeklerin yaptığı düşünülse de kadınların birçoğu bu sistemle aldatıldığını öğreniyor. Eğer usta bir stalkersanız bulamayacağınız bilgi yok gibi. Bunu yaparken dikkatli olmanız gerekiyor. Özellikle de hayatınızda biri varken, başka birini takipteyseniz. Yakalanıp ağzınıza yüzünüze bulaştırma riskiniz var. İlk ve en büyük olasılık takip ettiğiniz kişinin sizi ele güne rezil etmesi. Bakın İzzet Özilhan’a o ne ilk ne son sanalda volta atıp, aranıyorken rezil olan. Gerçi o da bayağı bayağı acemi çıktı. Şahsi hesabından birden fazla fotoğrafı art arda beğenen acemi de hala varmış demek. İzzet Özilhan’ın bahanesi yakalanmasından daha acemice ve komik. Kadının fotoğrafı önüne şans eseri çıkmış. O da ‘’yanlışlıkla’’ 3-4 tanesini beğenmiş miş… Kim yer? Maalesef affetmek isteyen!
Sanıyor, yanılıyoruz…
Muhteşem biriyle tanıştınız ama içinizde şüpheler mi var? İşe alacağınız kişiyi gözünüz pek tutmadı mı? En yakın arkadaşınızın, yeni sevgilisinden hoşlanmadınız mı? Yapılacak ilk şey, sosyal medyasını enine boyuna kurcalamak. Koyduğu ilk fotoğraftan son paylaşımına kadar her kareyi didik didik etmelisiniz. Nerelere gider ne yer ne içer. Hobileri, fobileri, işi, misyonu, vizyonu… Gözlem yeteneğiniz iyiyse kötü kokunun nereden geldiğini bulma ihtimaliniz yüksek. Haahaha sanıyorsanız yanılıyorsunuz! O günler eskide kalıyor. Kiraladığı araba ile fotoğraf koyanlar. Arkadaşının villasına kendi evi muamelesi yapıp, paylaşım yapanlar. Çakma saatleri, çantaları gözümüze sokarak kendine imaj yapanları mumla arayacağız. Artık işler ciddileşiyor, sanal hayatlar için sanal stüdyolar açılıyor. Hatta işler öyle profesyonelleşiyor ki… Bu stüdyolara makyözünüz, kuaförünüz ve fotoğrafçınız yanınızda gidiyorsunuz. Tabi bir de en havalı kıyafetlerden oluşan bir valiz hazırlıyorsunuz. Sonra mı? İsteseniz özel uçağınızda isterseniz Maldivler’de ya da Burj El Arab’ın en üst katından el sallıyorsunuz. Zegna takım elbisenizle lüks ofisinizde, kayak kıyafetinizle İsviçre’de milleti orta yerinden çatlatıyorsunuz. Sanalı, yalanı gerçekten ayırt etmek zaten zordu. Nereden bilirdik ki bunlar iyi günlerimizmiş. Artık gün, elinizdeki kötü gerçeği kaybetmeme günü!
Bayramdan bayrama…
Bayramdaaan bayramaaa neler yapıyoruz? Mutsuz, karamsar, sıkıntıda bile olsak bayramın yüzü suyu hürmetine gülümsüyoruz. Birkaç gün derdi tasayı bir köşeye bırakmaya gayret ediyoruz. Tatsız konuları açmamaya çalışıyoruz. Sevdiklerimizle vakit geçirmek için özen gösteriyoruz. Uzun zamandır arayıp sormadıklarımız, tek tek aklımıza geliyor. İyi temenniler, dualar gün boyu dilimizde dolanıyor. Kırdığımız, küstürdüğümüze bayram bahanemiz oluyor. Kendimizi, en önemlisi de sevdiklerimizi iyi hissettirecek şeyler yapmaya zorluyoruz. Aile kavramının önemini tekrar hatırlıyoruz. Yalnız yaşasak bile ‘’Bugün bayram ya yalnız geçmez!’’ psikozu ile sosyalleşiyoruz. İşin aslı astarı; bizi iyi edecek ne varsa bayramı bekliyoruz. Mutlu olmak mutlu etmek için…