Son günlerde herkesin dilinde.

Son günlerde herkesin dilinde.

Eğleniyorlar, geyik yapıyorlar.

Bütün ülke.

Herkes.

Ne konuşursan konuş, ne sorarsan sor "öncelikle kestane balının diyarından bütün dünyaya selamlar" diyorlar.

Sonra konu ne ise o konuyu konuşuyorlar.

Geyiğin dibine vurmuşlar

Ahmet Hakan da köşesinde yazmış.

Önce sosyal medyada geyikleri görmüş.

"Bu nedir, nereden çıktı demiş", minik bir araştırma yapmış ve hemencecik bulmuş.

Araştırmanın "MİNİK" olduğunu niye vurgulamış anlamadım ya…

Basit bir konu ancak minik araştırma ile yapılır diyor.

Ben programı seyrettim.

Esra Erol’un programında 26 senedir evli olduğu kocası başka kadına kaçan kadın, ciğerinden bağırıyor çağırıyordu.

Çok öfkeli.

Borç batağı içinde, çoluğu çocuğu var ve kaç yıllık kocasının ihanetine uğramış.

Canlı yayına bağlanan ve cevap vermek üzere olan kocasına, "yazıklar olsun" diye sesi kısılıncaya kadar bağırıyor.

Koca arsız, koca sırıtıyor koca utanmaz, koca pişkin.

Kadını senelerce çalıştırmış, kredi kartını ödetmiş, sonrası çoluğu çocuğu bırakmış, gitmiş başka kadının yanına, orada yaşıyor.

Ve adam sırıtıyor.

Kadın kocasına demediğini bırakmıyor, "hadi konuş" diyor.

Adam sırıtarak konuşuyor;

"Öncelikle kestane balının diyarı Zonguldak Gökçebey Pazarlıoğlu köyünden tüm dünyaya selamlar".

Adamın karısı umuru değil, bal satıyormuş, fırsat bu fırsat balı anlatıyor.

Ahmet Hakan bunu duyar duymaz kopmuş.

"Bu efsane kafaya resmen şapka çıkardım” diyor.

“Videoya doyamadım bir kere, iki kere, üç kere izledim" diyor.

Ve her izleyişinde sanki ilk defa izliyor gibi kahvesini püskürtmüş.

Bakın kadının 26 senesine, dertlerini hiç dinlemiyor, başına gelenlere bakmıyor, adam kahvesini püskürtüyor.

Anladığım kadarı ile Ahmet Hakan çok eğlenmiş.

Bundan böyle, kim ne derse, kim hakaret ederse "öncelikle kestane balının diyarından tüm dünyaya selamlar" diye başlayacakmış.

Gördüğümüz gibi.

Anladığımız gibi.

Bence herkes çok eğlendi.

2021 yılının ortak kafa eğlencesi bulundu.

Koskoca köşe yazarının kadının anlattıklarıyla, kadının derdi ile tek satır yorumu yok, umuru değil.

Bu kadın ne diyor diyen yok.

Vah vah kadına diyen yok.

Bu ülkenin kadınları kimsenin umuru değil.

Aslında bu bize anlatıyor ki, kimse kimsenin umuru değil.

Ülkede bir kadının derdi başka kadınların umuru değilse, erkeklerin ne kadar umuru olabilir ki.

Kadın senede sadece bir gün, firmaların reklam kampanyalarına malzeme olur.

Ünlüler yüzü morartıp, fotoğraf paylaşıp, o günü anarız.

Sosyal medya mezbahasında bu konuyu geyik yapıp paylaşıp dursunlar.

Vay vah halimize.

Çocukluğumda oturduğum sokak merhamet kokardı.

Şefkatin ve merhametin yok olduğu topraklarımızda.

Gerçekten hepimize, "öncelikle merhametsiz ülkemin her diyarından tüm dünyaya selamlar" olsun.

Ahmet Hakan'a da selamlar olsun.

…Funda'nın aklındakiler….

............Oyuncu Fulya Zenginer.

Aileye dedesinden miras olarak. milyonluk arsa kalıyor.

Anneanne kardeşleri ile beraber plan yapıyor, torunlarından vekalet istiyor.

"Arsayı satarım, herkese kendi payını veririm" diyor.

Miras bu ya, herkes para peşinde.

Bir müddet sonra Fulya dayısını arıyor, "arsa satıldı mı" diyor.

Dayı, "arsayı satamadık" diyor.

Ancak bir zaman sonra gerçeklerle yüzleşiyorlar ve öğreniyorlar ki arsa dağılmış.

Anneanne ve kardeşleri paraları bölüşmüş.

Fulya hanıma soruyorlar

"Hamileyim, ve bu konu ile ilgili son defa konuşacağım".

"Çıkan haberler doğru, bu çok yaralayıcı bir konu".

"Anneannem bizden kardeşi üzerine vekalet aldı ve arsayı sattı".

"Konuyu kapatacaktım ancak hamileyim, ben hakkımı yedirirken, çocuğuma hakkını yedirmeyi öğretemem" demiş.

Şimdi dava açacakmış.

Benim anlamadığım, dedenin arsası, miras olarak, karısı ve kendi kardeşlerine kalmaz mı?

Torunlar ne alaka?

Ya da dede, ortak tapu yaptı, şimdi dert o konudan mı çıktı.

Anneanne ölür, kendi payı o zaman torunlara kalmaz mı?

Miras konuları çok dertli.

Ben.

Bu konu ile alakası yok ama.

Miras kavgalarını okuyunca, "ölüm hak, mirası daha da hak etmek lazım" diyenlerdenim.

…Funda'nın aklındakiler….

...............Bu hafta çok iyi bir şey oldu.

Hepimize çok iyi geldi.

Malûm pazartesi ve salı gibi İstanbul'da büyük fırtına vardı.

Görüntüyü hepiniz izlemişsinizdir.

Yer 15 Temmuz Şehitler Köprüsü.

Fırtına var ve çok şiddetli.

4 motosikletli köprüye giriyor ve fırtına dolayısı ile ilerlemelerine imkan yok.

Tam o sırada yanlarına iki metrobüs geliyor, biri sağda biri solda kalıyor, motosikletlileri ortalarına alıyorlar.

Rüzgarı kesiyorlar.

Köprü boyunca motosikletleri himayeleri altında götürüyorlar.

Otobüs.şoförleri.

Ülkemizde iyi kalpli, merhametli ne güzel lnsanlar var.

Dedirttiler.

Teşekkür ederiz.