Ne gördün merak eder misin?

Uzunca bir süreden sonra iki gündür rüyalarımdasın.

Sabah uyandım, bütün gün akşama kadar seninle beraberdim.

Bütün gün aklımda, kalbimde yaşadıklarımızı taşıdım.

Taşıdıklarımı avucumun içine koydum ve baktım.

Ne gördün merak eder misin?

Sevdim seni.

Ama çok yordun beni.

Uzunca bir yol aldık aslında.

Umutlarımı düşlerimi sanma ki ölürken yanında taşıyıp götürdün.

Sen yaşarken umutlarımı, düşlerimi çoktan öldürmüştün.

Belki ondandır, seninle attığım her adımın beni mutluluğa taşımadığını iyi bildiğimdendir.

Gözyaşlarımın yalnız kalışı.

Zaten ayrılık kavşaklarımız çok olmuştu.

İnsan ne tuhaf varlık, aşık olur ve diğerini öteki yarısı zanneder.

Öteki yarını aramaya, bulmaya ve zannetmeye ne gerek var ki.

Bırak başka bir yarı o olsun.

Bir beraberliği birlikte doğurup yaşatmayı beceremedikten sonra.

Öteki yarıymış.

Gözlerini, ellerini hatta ayaklarını, vücudunu, size bakışını sesini, kokusunu, yanınızdan geçerken bıraktığı rüzgarı bile seversiniz.

Sonra adını koyamadığınız, anlayamadınız bir şeyler olur.

Adlandıramazsınız ama hissedersiniz bir şeyler eksik.

Fırtına öncesi sessizliği gibi.

Usul usul başlayan ince düşünceler.

Sanki yaptıklarınız sağa sola savrulmaya başlar.

Erkekleri bilemem ama bir kadındaki bu hissi iyi bilirim.

Berbat bi şey.

Sanki hava hep kapalı gibi, içiniz daralır ruhunuz sıkılır.

İlişkinizin çıkmazını, çıkmaz sokaklarında dolaştığınız artık bilirsiniz.

Değişen nedir güvercinleri etrafında dört dönerek uçar.

Çözümü ne zor bilmecedir.

Git-geller.

Yalanlar.

Ödeşmeler.

Yüreğinin en ince damarları sızlar sanki.

Daha çok kanarsın.

Ve sana hiçbir kural işlemez sana.

Aslında acı çekmeye hiç niyetli olmayan bir kadına acı çektirdin.

Ama bak işte.

Sahildeki kumdan kaleler çabuk yıkılır.

Yaşadığım en büyük yıkım olmana izin vermeyeceğim.

Ölümlü dünya, ne çektirmeye ne çekmeye değiyor.

Sayende daha kolay tenhalaştım.

Unutma sakın yalnızlar kolay ağlar.

Unutma sakın yalnızlar sadece yalnız değildir.

Çok güçlüdür.

Nur içinde yat.

Dostum.

Funda'nın aklındakiler...

... Kadına şiddete hayır.

Erkeğe şiddete hayır.

Hayvana şiddete hayır.

Hiçbir canlıya şiddet gösteremezsiniz, parmağınızın ucu ile dokunamazsınız .

Kadın anadan doğma sokakta gezse tecavüz edemezsiniz.

Karını dövemezsin.

Sevgilini dövemezsin

Çocuğunu dönemezsin.

Kimsenin kimseye dokunma hakkı yoktur.

Ama en çok şikâyetçi olan biz kadınlar yüzleşelim isteseniz.

Ahmet Kural'a ne oldu.

Sayfasına bakın kadınların beğenileri ve yazdığı iltifatlara bakın.

Kurban olan binlerce kadına bir bakın.

Esas konu ve gerçek şu, yenisi gelince eskisini unut.

Şimdi Ozan Güven ve Rubato.

Yenisi gelince, eskisini unut geç.

Like ve kurban olmalara, iltifatlara devam.

Kadına şiddet, diğer kadınlara ne kadar dokunuyor, değiyor .

Anlamak çok zor.

... Göz göze gelmemek gibi şahane bir şey var.

Merhametsizlerle,

Gözünde yaş olmayanlarla,

Şu ölmüş, aaa! duydun mu, bu ölmüşü rahat rahat söyleyenlerle,

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ne inanmayanlarla,

Ayasofya müze, zaten karşısında Sultanahmet Camisi vardı diyenlerle,

Camiden rahatsız olanlarla,

İstanbul Havaalanı'nı görmedim ama arkadaşlar söyledi iğrençmiş diyenlerle,

Nasılsın demeden soru soranlarla,

Kilo mu aldın diyenlerle.

Seni iyi görmedim, neyin var diyenlerle,

Göz göze gelmemek şahanesi.