Yılların sorununu buraya not edelim!
Sivas olayları yaşandığında (şu an 87 yaşında olan) televizyon tamircisi Ahmet Turan Kılıç gözaltına alınmıştı. Suçu, Sivas Emniyet Müdürlüğü’ne ait bir televizyonu tamir ettikten sonra konulan video kasetini izlerken Aziz Nesin’i eleştirmekti. Bu nedenle tutuklandı ve yılları suçsuz yere cezaevinde geçti. Ahmet Turan Kılıç'ın kalan cezası, sağlık sorunları nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kaldırıldı.
Bundan bile rahatsızlık duyanlar oldu.
Aslına bakarsanız çoktan tekrar yargılanmalıydılar. 28 Şubat ve Sivas olayları gibi davalardan halen cezaevinde olanların tek istediği de zaten yeniden yargılanmak.
Yılların sorununu buraya not edelim!
Bu bir mağduriyet…
Diğer bir mağduriyette Süresiz Nafaka Mağdurları’nın durumu.
Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu kurucusu İlhan Ergincan, daha önce “2. yargı paketine gelecek nafaka yasası ile alt limit 2 yıl, üst limit olmaksızın evlilik süresi kadar nafaka ödemeye mahkum edileceğiz. Bunun yanında kadının çalışma imkanı bulunmayan durumlarda hakimin süresiz nafakaya hükmetme yetkisi olacak.” demiş ve bu konuda “aile fonu ve ev hanımı kadınlarımıza sigorta yapılması” önerisinde bulunmuştu.
En son konuştuğumda ise hayli umutsuzdu.
Süresiz Nafaka ve çocuk haczi mağduriyetleri konusunda hala somut adımların atılmamış olmasına tepkiliydi.
Ergincan, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un sorunun çözüm mercileri olduğunu ama güvenlerinin sarsıldığını söyledi.
Genç yaşta severek ve kendi isteğiyle evlenip eşi cezaevinde olan Merve Tıraş da “Mağduriyetimiz devam ediyor lütfen arkadaşlarımın da sıkıntılarını dile getirin” diyenlerden sadece birisiydi.
O sese kulak verdik!
Damla Şentürk şu sözler ile anlatıyor derdini;
“Eşim Nurettin Şentürk ile geçmişte suç olduğunu bilmeden sevip, yuva kurduk ve aile olduk. Çok mutlu giden bir evliliğimiz vardı. Kurulu düzenimiz vardı. Daha sonra kamudan 16 yıl 8 ay ceza verildi. Eşim 5 senedir kapalı cezaevinde ve önümüzde daha 7 sene cezası var. Ben senelerdir kadın başıma hayatımı idame ettirmeye çalışıyorum. Senelerdir meclis, program kapılarındayım. Beni korumak adı altında verilen bu ceza beni korumuyor aksine mağdur ediyor. Ben sevip evlendiğim resmi nikahlı eşimi geri istiyorum”.
Diğer bir mağdur Gülcihan Engin ise şunları söylüyor;
“2016 yılında Bayram Engin ile severek, isteyerek evlendik. Ailemin onayını alarak yuva kurduk sonra hastanede doğum yaptım diye hakkımda kamu davası açıldı ve üç sene boyunca mahkemelerimiz oldu. Resmi nikahımızı kıydık 6 ay geçti ikinci çocuğuma hamile kaldım. Yolunda giden bir hayatım varken eşimi tutukladılar. En muhtaç olduğum zaman da eşim yanımda yoktu ben doğum yaptım ve eşim daha yeni doğan çocuğumuzu görmedi. Görüşe gidemiyorum çünkü küçük çocuklarım var. Ben onlara hem anne hem de baba olmaya çalışıyorum. Sadece resmi nikahlı eşimi istiyorum yani iki çocuğumun babasını istiyorum”.
Bu insanların mağduriyetinin karşısında olup duyar kasarak haktan, hakikatten bahsedenlerin hiçbir gerekçesi yok.
Neymiş 28 Şubat gibi davalarda hepsi suçluymuş, her şartta cezaevinde kalmalılarmış, durumu yoksa bile nafaka vermeliymişler, erken evlenmeselermiş!
Hükümete düşen ise bu seslere kulaklarını kapatıp, kendilerine güvenenlerin feryadını duyarak bir an önce gerekeni yapmasıdır.