Müzik dünyasına futbolculuktan geçen bir körfez çocuğu.
Müziği çok seviyor çok da yetenekli. Demet Akalın’ın “Evli Mutlu Çocuklu” adlı dillere marş olan şarkının sahibi. Kısa bir süre önce “Yanlış Hesap” adlı teklisi ile mutfaktan vitrine geçen müzisyenler arasına katıldı. Ceyhun Çelikten ile futbolculuktan kendi yorumculuk çalışmalarına kadar yaşadıklarını konuştuk.
Futbolculuktan Müziğe Geçiş
Çocukken hayalim futbol üzerineydi. O konuda da kabiliyetliydim. Babam benim müzikte kabiliyetli olduğumu görmüş, ama o zamanlar ben “Neden babam beni bu işe itiyor?” diyordum. Geriye baktığımda futbolculuk için “iyi ki de yapmışım” diyorum. İzmit’te Kocaelispor’da genç takımda oynuyordum. Annemden gizlice kramponları alırdım, babam da “Akşam eve geldiğimde bu şarkıyı senden dinleyeceğim” derdi, ama ben futbol oynuyordum. Çok güzel bir yerde ilerliyordum, ama babam beni futbol konusunda desteklemedi ve beni müzik alanına çekti. 17 yaşında konservatuvara girdim. İlk sınavda kazandım. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin en zirve dönemine denk geldim. Okulun o zamanki kantininde bütün prodüktörler, menajerler kısaca herkes oraya gelir tüm projeler orada imzalanırdı.
Adım Adım Yükseliş
İTÜ’de Göksel Baktagir’le tanıştım. Onunla birlikte okuldayken enstrümantal çalışmalar yaptık. İkinci çalışmada Baki Kemancı katıldı bize. Ben orada vaktimi enstrümana ayırdım. Ana enstrümanım piyanoydu. O albümlerle beraber müzik içimde büyümeye başladı. Yoğun konserler ve albüm çalışmaları oldu. Daha sonra Hakkı Yalçın’la çalışmaya başladım. İbrahim Tatlıses’in “Aramam” albümünde komple 15 şarkının aranjörlüğünü üstlendim. Orhan Gencebay’la da bir belgesel çekimi yapmıştık. Söz müziği bana ait olan ilk şarkımı da Kibariye okumuştu.
“Bini aşkın şarkım var”
Yıllardır solistlere verdiğim tüm bestelerimdeki demoları kendim seslendiriyordum. Şarkı söyleme olayı bende hep var olan bir şeydi. Demoları seslendirirken sanatçı dostlarım “Sen kendin de okumalısın” diyorlardı. Hatta Türkiye’nin önemli prodüktörlerinden albüm teklifleri de almıştım, ama her şeyin bir zamanı var. Yıllar sonra bu şarkı söyleme olayının gündeme gelmesi gerektiğine inandık, karar verdik ve hayata geçirdik. Ben 20 yıldır sektördeyim. Şu an aranjelerle birlikte toplamda bini aşmış şarkım var.
Bir albüm dolusu şarkı bekliyor
Ben yorumcu olarak ve tamamı kendi bestelerimden oluşan 14-15 şarkılık bir albüm hazırlamıştım. Bu albümle beraber Polat Yağcı’ya gittik, onunla beraber üzerinde çok düşündük; “Nasıl yapalım, nasıl edelim, hangi şarkıyla çıkalım?” diye analiz yaparken, bir süre geçti ve biz o albüm yayınlanmadan 2 klip çektik. O arada “Hoş Geldin” şarkısı çıktı bir anda. Bu şarkıya yükseldik ve o anda diğer klipleri bekletip “Hoş Geldin”e klip çektik. Tek şarkı olarak verdik. Diğer şarkılar da duruyor hala.
“Demet Akalın “Evli Mutlu Çocuklu”yu başta beğenmedi”
Gökhan Şahin’le beraber “Evli Mutlu Çocuklu” şarkısını yaptık ve Demet Akalın’a dinlettik, ilk etapta o anki ruh halinden dolayı Demet Akalın o şarkıya çok yükselmedi. O an yanımızda başka bir arkadaşımız da vardı ve Demet’e “Bak bu çok güzel, okumalıyız” dedi. Sonuç olarak şarkı okundu ve inanılmaz hit olan bir şarkı haline geldi.
“İlk şarkı sözümü askerde yazdım”
2010 yılında askere gittim. Aklıma hep enteresan sözler gelirdi ama söz yazma durumunu hayata geçirmemiştim. Askere gittiğimde küçücük defterime “Sabıka”yı yazdım. Şarkının sözü müziği bana ait. Askerde herkes sevdiğini arar ya hani, biz de sevdiğimizi arardık ve telefon açılmazdı. Tekrar konuştuğumda ağzımdan bir kelime çıkmıştı “Cezalısın, sabıkalısın” demiştim ve sonra bunu ben şarkı yapayım dedim ve böylece “Sabıka” ortaya çıkmış oldu.
“Piyasa bizi hep bir kalıba sokuyor”
Şunu söylemek isterim ki üretim konusunda özgür değiliz. Özgür olabilseydik çok daha farklı şeyler yapabilirdik. Şarkıların birbirine benzemesi konusunun nedeni biz aranjörler değiliz. Emin olun kimse ne duygusuyla şarkı söylüyor ne enstrüman çalıyor, ne de aranjörler kendi duygusuyla iş yapıyor. Çünkü istenilen bir şey var. Sürekli hep klarnet, cümbüş ve ud duyarız. Kemençeyi duymayız mesela kolay kolay. Kanun vardır ama kanuncular mesleğe küstü. Kimse çağırmıyor stüdyo kayıtlarına. Bir bağlama darbuka koyarsanız, hemen geri dönüş oluyor “Bunları aranjeden çıkartın yoksa yayınlayamayız” diyorlar. Bizim tarafı bir açığa kavuşturmak zorundayız. Hep kalıpların içinde çalışmak zorunda kalıyoruz. İnsanlar da bu kalıba uymak için benzer şeyler yapmak zorunda kalıyorlar.
“Müzikte verilen emeğin maddi karşılığı yok”
Biz yaptığımız işlerle telif konusunun geri dönüşünü hak ettiğimiz gibi alamıyoruz. Yurt dışında bu işleri yapsaydık çok başka dönüşler alırdık. Ben bunu aşkla yapıyor olmasam belki vazgeçerim. Verilen emeğin karşılığı layıkıyla yok.
Gökçe Bahadır müzikten sınıfı geçti
Dikkat çeken oyunculuğu ile televizyon dünyasının aranan isimlerinden biri olmayı başaran Gökçe Bahadır müzik dünyasına geçti. Aykut Gürel ile beraber çalışan ve bir nostalji albümü hazırlayan Gökçe Bahadır albümdeki yorumcu kimliği sınıfı geçti.
Aykut Gürel Presents serisinde daha önce Bergüzar Korel’e şarkı söyleten deneyimli müzisyen Aykut Gürel, bu kez de Gökçe Bahadır’a şarkı söyletti. Müzik direktörlüğünü, yapımcılığını ve aranjörlüğünü Aykut Gürel’in üstlendiği “Aykut Gürel Presents Gökçe Bahadır” albümünde on tane müthiş nostaljik şarkı var.
Gökçe Bahadır, albümde Nilüfer’in “Sensiz Olmaz” ve “Of Aman Aman”, Sezen Aksu’nun “İçime Sinmiyor” klasiklerinin yanı sıra Türk pop müziğine damgasını vuran “Çaresizim” ve “Gönül Penceresinden” ile “Aşkın Kanunu” adlı iki alaturka klasiğini cover’ladı. Aykut Gürel’in başarılı düzenlemelerinin üstüne güzel bir yorumculuk performansı sergileyen Gökçe Bahadır’ın bu albümünü dinleyin. Gökçe bu albümle sektördeki kimliğine de ayrı bir kalite kattı.
TRT 1’in ocak başarısı
Geçenlerde ocak ayında televizyon kanallarının anlaşarak dizi ve diğer yayınlarını askıya aldıklarını buna TRT’yi de davet ettiklerini ve TRT’nin böyle bir anlaşmaya varmayarak bir psikolojik tekel yaratmadığını konuşmuştuk. Ocak ayında televizyon kanalları gerçekten de çok ciddi bir duraklama yaşadı. İki, üç hafta kadar süren bu duraklamadan özellikle ana akım televizyon kanalları olumsuz etkilendi. Buna uymayan TRT ise iddialı yapımlarını yayınlayarak reyting raporlarında üst sırada yer almayı başardı.
5 Ocak günü TRT “Kalk Gidelim” ile en çok izlenen yüz program içinde ikinci oldu. Sonrasında “Vuslat” – “Mehmetçik Kutlu Zafer” ve yeni dizisi “Halka” ile reytinglerde çok ciddi veriler elde etti. Bu verilerin en büyük özelliği TRT’nin yayın sırasında diğer rakip ana akım kanallarını geçmesi oldu. Özetle prime time olarak anılan akşam kuşağında çok ciddi bir başarı yakaladı. Diğer kanalların çekilmesi bu açıdan bakılınca işine devam eden ve izleyiciyi düşünen TRT’nin işine yaradı. Bunu genelde kriz döneminde daha fazla yatırım yap sözüyle açıklarlar. Diğer kanalların yarattığı suni krize uymayarak TRT çok ciddi bir örnek oldu. Benim de her zaman savunduğum konudur, rakiplerin durduğunda son nefesine kadar daha fazla çalış ve üret. Tüketici seni mutlaka görecektir. İşte TRT TV’nin diğer kanalların anlaşarak yeni yapımlarını yayınlamadığı dönemdeki reyting başarısı.
Tarih
Program
İlk 100’deki Yeri
05.Oca.19
Kalk Gidelim
2.inci
07.Oca.19
Vuslat
6.ıncı
10.Oca.19
Mehmetçik Kutlu Zafer
10.uncu
11.Oca.19
Payitaht Abdülhamid
4.üncü
12.Oca.19
Kalk Gidelim
3.üncü
13.Oca.19
Elimi Bırakma
2.inci
14.Oca.19
Vuslat
2.inci
15.Oca.19
Halka
2.inci
16.Oca.19
Diriliş Ertuğrul
1.inci
17.Oca.19
Mehmetçik Kutlu Zafer
3.üncü
Dünyada plak satışları artmaya devam ediyor
Bir dönemlerin vazgeçilmez müzik dinleme aracıydı plaklar. Türk müzik endüstrisinde de çok ciddi bir yeri vardır plakların. Seksenlerin ilk yarısına kadar kasetlerle mücadele etmeyi başardı plaklar. Doksanlarda cd’lerin ortaya çıkışı ile beraber Türkiye’de de dünyada olduğu gibi artık plak üretilmemeye başlandı. Plak fabrikaları kapandı. Derken 2000li yıllarda ABD ve Avrupa’da yeniden plak üretilmeye başlandı. Türkiye’de de bazı solistler birkaç deneme yaparak CD olarak yayınladıkları albümlerini sembolik sayıda plakları basılmaya başlandı. 2010’lu yıllarda plak basım endüstrisi yeniden canlandı. Amerika ve Avrupa’da plak reyonları tekrar ön plana gelmeye başladı. Plak çalıcılar yani pikaplar üretilmeye başlandı. Bu Türkiye’ye de yansıdı ve eski ve yeni albümlerin plakları Türk müzik marketlerinde satılmaya başlandı. Bu trend öylesine ciddi bir hale geldi ki ABD’de plak endüstrisi ciddi bir büyüme yaşadı. 2006 yılında ülkede 900 bin plak satılırken bu rakam 2018 yılında 16.8 milyon adete çıktı ki çok ciddi bir artışa denk geliyor bu.
Tabloda ABD’de ki plak satışlarının yıllara göre nasıl artış gösterdiğini görüyorsunuz. Türkiye’de de benzer bir artış var. Yani Türkiye’de de plak satışları fena gitmiyor. Türkiye’nin bu konudaki en büyük sıkıntısı ise plakların yurt dışında basılması. Bu biraz fiyatı da yükseltiyor. Genelde Yunanistan veya Bulgaristan’da basılıp Türkiye’ye getirtiliyor plaklar. Böyle olunca tabii ki fiyatta ciddi bir artış oluyor. Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da dışa bağımlıyız maalesef. Eğer yakında bir baba yiğit Türkiye’de plak basma işine girerse plak endüstrisi Türkiye’de de ciddi bir oranda artış gösterir. Çünkü Türkiye’de de hala plak seven çok insan var, yeni nesil içinde de plaklara meraklı bir kitle var.
Rubato 3. albümde 3 Sezen şarkısı cover’ladı
Son albümleri ‘İKİ’ ile büyük beğeni toplayan Rubato, iki yıllık demlenme sürecinin ardından 3. stüdyo albümleri ‘ÜÇ’ü müzikseverlerin beğenisine sundu.
Solo vokal ve çelloda Özer Arkun, ud, cümbüş, gitar ve solo vokalde Fatih Ahıskalı, klarnet ve soprano saksafonda Göksun Çavdar ve bas gitarda Eralp Görgün’ün yer aldığı; Rubato yeni albümlerinde Sezen Aksu’nun “El Gibi”, “Üşüdüm”, “Şıngırdak Yarim” şarkılarını coverladı.
Mustafa Sandal Tayland pazarında
Mustafa Sandal, 2019'un ilk sürprizini ‘Gel Bana’ isimli yeni şarkısıyla yaptı. Sözleri Mustafa Sandal, müziği ise B Praak'a ait olan şarkının video klibi Tayland'da çekildi. Onur Kök'ün yönetmenliğini üstlendiği klipte, Mustafa Sandal rol gereği âşık olduğu kadınla Tayland'ın yöresel bir pazarında karşılaşıyor. Bu aşkın peşine düşen Musti, Tayland sokaklarını karış karış gezerken, ortaya müthiş görüntüler çıkıyor. Sanatçı, kliple ilgili ‘Tayland'ın kendine has dokusunu aşk ile harmanlayıp ekrana taşıdık’ diyor.