Mesut Özil olayını izliyorum. Ne kadar garip, ne kadar yıkıcı, ne kadar haince ilerliyor.
Mesut Özil olayını izliyorum. Ne kadar garip, ne kadar yıkıcı, ne kadar haince ilerliyor. Bu çocuk Türkiye’nin dünyaya sunduğu son futbol starı oldu. Löw onun yıldızını parlattı biz Türkler ise onun yıldızının sönmesi için üstüne kovalar dolusu su atıyoruz. Sonra da ağlıyoruz Löw neden FB’ye gelmedi diye. Yahu Löw aptal mı? Sadece Mesut Özil olayı bile onun “Türkiye’de ne işim var?” demesi için yeter.
Kariyerini bitirmeye çalışıyorlar
Mesut Özil olayı Türkiye adına incelenmesi gereken bir olay. Türkiye’de cılız diye forma giyemeyen, çaresizlik içinde Almanya’ya giden ve orada Türk futbolcusunun ruhunu çok iyi bilen Löw tarafından milli takıma alınan ve adeta keşfedilen bu çocuğa yapılanları izliyorum. Bu adama forma vermeyerek aslında bir iyilik yapıldı ve Almanya’da yıldızının parlamasına katkıda bulunuldu. Şimdi yine aynı adama forma vermiyorlar ve adeta futbol kariyerini bitirmeye çalışıyorlar. İşte Türk futbolunun neden bir arpa boyu yol alamadığını da anlatıyor. Löw bu çocuğu dünyaya kazandırdı, Türk futbolu ise onu batırmaya çalışıyor.
Mesut dünyanın en başarılı Türk futbolcusudur
Belki abartılı bulabilirsiniz ama Mesut Özil’in dünyada kazandığı popülerliği ve başarıyı hiçbir Türk futbolcu kazanamadı. Bu çocuğa forma vermeyen Türkiye aslında bu çocuğun Werder Bremen’de 13, Real Madrid’te 19, Arsenal’de 33 gol atmasına yardımcı oldu. Bu adam Alman Milli Takımında 2009-2019 yılları arasında 92 kez forma aldı ve 23 gol attı. Daha dün gibi hatırlıyorum Alman Milli Takımındaki o çevik atak futbolculuğunu. Ronaldinho gibiydi, rüzgar gibi esiyordu sahalarda.
17 Mayıs 2010 tarihinde 15 milyon Euro’ya Real Madrid’e geçti. 2014 yılında Arsenal’e geçişi olay olmuştu. İddialara göre beş yıllık anlaşma karşılığında 44 milyon Euro’ya yakın bir para almıştı. 2015-16 sezonunda Premier Ligin asist lideri oldu. Bunlar az buz başarılar değil. Mesut Özil’in başarılarından çok rahat bir kitap çıkar. Kim ne derse desin Özil Türkiye’nin dünyaya ihraç ettiği en başarılı Türk futbolcusudur. Bazı insanlar onu Alman Milli Forması giydiği için eleştiriyor. Sanki onu Alman Milli Takımına zorlayan biz değildik..
Onlar yapıyor biz yapamıyoruz
Şimdi FB’de uzun zamandır kadro dışında. Garip bir biçimde son iki teknik direktör onu kadroya almadı. Takımın başkanı Koç somut bir açıklama yapmıyor. Dünyanın en önemli iki teknik direktörü Löw ve Mourinho Mesut Özil’den faydalanmasını biliyor ama bu iki FB’li muhterem bunu yapamıyor. Dünyanın en önemli iki takımı Real Madrid ile Arsenal, Özil’den faydalanıyor ama FB bunu yapamıyor.
Şimdi beni kimse yemesin. Bu çocuk formsuz olabilir, moralsiz olabilir, hata da yapmış olabilir ama bu bir yetenek. Yetenek hatalarla yok olmaz, o yeteneğin biraz cilalanması gerekir. Siz o yeteneği cilalamak yerine baltalarsanız o zaman o yetenek, yetenek olmaktan çıkar. İyi bir teknik direktör, iyi bir başkan aynı zamanda iyi bir yetenek avcısı da olmalı. Ama kime anlatıyorsun. Türkiye’de öyle bir bakış açısı olmadı ki hiç.
Bakıyorum geçen gün Özil’in menajeri ile Koç arasında bir laf dalaşı var. Twitter’da TT olmuş. F.B. bir dünya markası olmayı başaran bir futbolcudan faydalanmak yerine onu nasıl batıracağının planlarını yapıyor.
Endonezya adamın markasını alıyor fabrika açıyor, biz Türkiye’de adamı yerden yere vuruyoruz.
Özil olayına siyasi bakanlar da var
Olaya siyasi bakanlar da var. Bunu yazmaya belki kimse cesaret edemez ama yazayım. Mesut Özil’i AK Partiye ve Cumhurbaşkanına olan yakınlığından, bir dönem Erdoğan’la çektirdiği fotoğraflardan dolayı sevmeyenler de var. Yani bu Mesut Özil olayında kutuplaşmanın da rolü var. Bunlar sokaklarda konuşuluyor. Cumhuriyet’in partisinin takımında yandaş futbolcunun ne işi varmış!
Koç bunlara riayet ediyor mu bilemem. Bu sözlerin duygusal etkisinde kalıyor mu onu da bilemem. Ama madalyonun bir ucunda böyle bir siyasi durum da var.
FB Başkanı iyi bir işletmeci olsaydı ne yapardı?
Ben FB başkanı olsam daha doğrusu işletmecisi olsam, hiçbir şeye takmazdım. Aldığım bir dünya markasını nasıl daha da parlatacağımın hesabını yapardım. Formsuz mu? En iyi antrenmanlarla onu forma sokmaya çalışırdım, zorlardım. Terbiyesiz mi? Bir tokat at “kendine lan” derdim. Kavgaysa kavga, küfürse küfür. Ama kol kırılır yen içinde kalırdı. Özil’i gerekirse sahalara çıkartmazdım. Ya da taktik olarak sokar çıkartırdım. Sadece penaltı atması için sokardım oyuna. Takım ligden düşse bile olaya bir işletmeci gözüyle bakardım.
Kimseye formsuzluğunu çaktırmazdım. Onun markasından para kazanmaya çalışırdım. Bu krizi onunla yönetirdim.
Bu çocuk Türk milliyetçisi, öyle karı kız işlerinde de çok duyulmadı. Gün geldi Twitter’da Müslümanlık için, Türklük için paylaşımlarda bulundu ve bu paylaşımları yüzünden Avrupa’da yuhalandı. Türkiye’de sadece F.B.’de futbol oynayacağını ilk günden itibaren söyledi ve yanar dönerlik yapmadı.
Elin Endonezyalısı bizim Türk’ün markasını almış fabrika yapıyor biz yapamıyoruz. Hadi Löw salak, Mourinho aptal, Endozenyalı yatırımcılar aptal. Tek biz mi akıllıyız?
Türk futbolunun teknik direktörü ile, kulüp yönetimi ile dünyanın çok gerisinde olduğunu Mesut Özil olayındaki kriz yönetiminde gösterdiği başarısızlıkla bir kez daha gösterdi. Çocuğu Almanlar star yaptı biz ise el ele batırıyoruz.
Ben bir Türk olarak utandım. Bu çocuk Yahudi olsaydı asla bu duruma düşmezdi. Bu çocuk bir İngiliz olsaydı asla bu duruma düşmezdi. Ama bizde oluyor. Çünkü biz batırma işini çok iyi biliyoruz.
Bu Özil krizini emin olun Süper Lige yeni çıkan Ümraniye Spor veya Gebze Sporun Başkanı çözerdi. Neden biliyor musunuz? Çünkü onlar başarıya aç, egoları yok. Babadan kalan sermayeleri yok. Çalışmak, başarılı olmak zorundalar.
Bir zengin iş insanı bu açlığı ruhunda hissedemez. Onun midesi açlığın getirdiği mide spazmını unutmuştur. Egosu ile yürür, egosu ve servetiyle hükmeder her şeye.
Eminim “Löw iyi ki Türkiye’ye gelmedim” diyordur içinden…