Herkes bencillik yarışında, kendi derdinde.
Etrafıma bakıyorum hiç kimse iyi değil.
Hiç kimsenin tadı yok, insanların suratı beş karış.
Nasılsın dediğin, "aman nasıl olsun, iyiyim diyelim iyi olsun" tadında.
Öfffff durumları.
Herkes bencillik yarışında, kendi derdinde.
Evinin kapısına kadar gidip aldığın, o günü beraber geçirmeyi planladığın arkadaşın, evinden çıkarken yanına çantasına, 2 su alıyor, sanma ki biri sana, her 2 suyu da kendisi için alıyor.
Çıkarıp çıkarıp içiyor, biten birinci pet suyunu kulağının dibinde çatır çatır kıvırıyor.
Seviyorsun, yakın hissediyorsun, belki arkadaş olurum diyorsun, ancak 2 gün sürüyor.
Kimse kimsenin umurunda değil.
İlişkiler pamuk ipliği.
Ben kendi adıma kaybettiğim hiç kimse için üzülmeye halim yok, haline geldim.
Dün gece şöyle bir düşündüm.
Bakalım neleri görmüşüm, ama umurum olmamış, olmaması için gayret etmişim.
Bu hafta ana haberlerde neler gördük, neler konuştuk, neler paylaştık, ne kavgalar ettik.
En çok konuşulanlar.
1 Türk uzaya gidecekmiş, adamlar uzaya senelerdir takır takır gidiyorlar, ben bunun için sevinemiyorum.
Bana ne!
Kusura bakmayın, bizim derdimiz ekonomi iken, cebimizde para yok iken, mutfaklar boş iken, çeşit çeşit ülke derdimiz var iken.
Karabük'te festival var, gençler, eğlenecekler güya, taciz olayı nedeniyle tekme tokat, yumruk birbirlerine girmişler, kavga etmişler.
Bana ne!
Ne halleri varsa görsünler utanmazlar.
Karı koca araba ile seyahat yolculuğuna çıkmışlar, bir çocukları var, yanlarında.
Arada mola vermişler, çocuğu orada unutmuşlar, araç ile 30 dakika yol almışlar, çocuk akıllarına gelmiş, dönüp arka koltuğa bakmışlar, çocuk yok.
Bana ne.!
Kendi çocuğunun 30 dakika farkına varmadan yolculuğa devam eden, ana babanın çocuğuna ben mi üzüleceğim.
Taksiye binen kadın yolcu, taksimetre fazla gelince arabadan iniyor, arabanın plakasını söküyor ve o plaka ile şoförü dövüyor, defalarca vuruyor.
Bana ne!
Ben zaten kadınların en az erkekler kadar edepsiz olduğunu biliyorum, şiddete meyilli olduklarını biliyorum.
Ve hatta birçoğu evde çocuklarını dövüyor, ben mi üzüleceğim.
Bir kadın şoför, diğer kadın şoför ile trafikte itişiyor, sonra biri diğerinin önünü kesiyor.
Eline kocaman kaldırım taşı alıyor, arabayı taş ile param parça ediyor.
Kadın körkütük sarhoş.
Bana ne!
Kadınlarda fena içiyor, fena sarhoş oluyor ve içince erkekler kadar agresif oluyor, ben mi üzüleceğim.
Gencecik öğrenci kızlar ne biçim içki içiyor, ben gencecik bir kıza aman dikkat et dedim, alkolik sevgilisi ve kız beraber, bana selam vermiyor.
Bana ne!
Zıkkım içsinler ben mi üzüleceğim.
Canan hoca, tuz tansiyonu etkilemez, tam tersi tuz tüketin derken, diğer doktorlar aman tuz almayın, yemeklerden kesin tüketmeyin diyor.
Bana ne!
Ben az miktarda tuz alırım, kendime göre dikkat ederim, gerisine ben mi üzüleceğim.
Üzüldüğüm tek konu oldu.
Bana ne! Olmayan, çok şükür dediğim tek konu oldu.
Gencecik doktor, kalp krizi geçiriyor, çalıştığı hastanenin kapısına kadar geliyor, orada yere düşüyor.
Hastanedeki doktor arkadaşları, 2 gün boyunca doktoru kurtarmak için çabalıyorlar.
Çok ağır bir kalp krizi imiş.
Çok şükür kurtulmuş, çok ama çok geçmişler olsun, ömrün uzun olsun ve birçok hayatlar kurtar inşallah.
Funda'nın aklındakiler…
... Safiye Soyman sanki çok mühim, bir açıklama yapıyor.
Kocası için.
"Haberim yoksa, bana saygı duysun ama çapkınlık yapabilir"
Neresinden tutsan elinde kalır, tutarsız saçma sapan bi açıklama..
Ama ben kadınlara bu anlamda kızmam ve bu söylem üzerinden erkek aldatması konusunu konuşmam.
Önemsemem.
Ciddiye de almam.
Bana ne.
Hayat anladığı ve anlattığı kadardır.
Bazen erkeğe mecburcu kadınlar vardır, ne yazıktır bu mecburiyet maddi anlamda da değildir.
O kadın adamın onu aldattığını çok iyi bilir, adamdan gitmez. Gidemez.
Başlar kendine göre, ne kendini ne başkasını ikna edemeyecek, ıvır zıvır açıklamalara.
Bir haftadır bu konuşuluyor.
Ne kadar gereksiz konuları konuşuyoruz ve hatta ben yazıyorum.
Benim yazmamanın tek nedeni.
Kadınlar, adamların kendini aldattığını çok iyi bilirler.
Ve ben hiçbir kadının aldatılma hikayesinin savaşçısı olmam.
Funda'nın aklındakiler…
... 14 yaşında kız çocuğu, eve geliyor ve halasına, okulda din görevlisi öğretmen tarafından cinsel tacize uğradığını anlatıyor.
Kimseye söyleme diye tehdit ediyor.
Şikayet ediyorlar ve şikayet üzerine, din kültürü ve ahlak bilgisi ve hafızlık öğretmenliği yapan bu adam ile ilgili soruşturma başlatılıyor.
Mesajlar var, tek tek okuyorlar, bu sapık üstelik kızın evine geliyor ve taciz ediyor.
83 yıla kadar hapsi isteniyor.
Utanmaz sapık akıl almaz bir ifade veriyor.
"Bu kız erkek arkadaş edilmesin diye, iffetini korumak için kendi hayalini kurdurmak, tatmin olmasını sağlamak ve amacım onu korumak içindi" diyor.
Yani bu mesajları kız tatmin olsun diye yolladım demek istiyor.
Adamı görsem tekme tokat girişeceğim, o kadar sinirlendim yani.
Mahkeme başkanı diyor ki,"Sen kimsin iffet korumak gibi bir görevin mi var? Kaç öğrencinin iffetini korudun?".
Sanık sapık utanmadan sadece bu kızın iffetini korudum diyor.
Mahkeme başkanı helal olsun size ve müebbet hapis verirsen daha da helal olsun size diyeceğim.