Kadına yönelik şiddetin toplumsal aktarımlar kısmına değinen Vahap hocanın toplumda büyütülüp beslenen şiddet kodlarına değinmeden önce zikrettiği bu paragraf günümüz ve gelecek dünyasının en önemli tehlikesiydi aslında…
“Şu an yapacağım konuşma dahil, kim size ne derse mutlaka sorgulayın hiçbir şeye körü körüne inanmayın… Bilim sorgulamayı ve araştırmayı gerektirir bu sebepten karşınızda konuşan bir bilim insanı dahi olsa ağzından çıkan her cümleyi mutlaka sorgulayın…”
Kadına yönelik şiddetin toplumsal aktarımlar kısmına değinen Vahap hocanın toplumda büyütülüp beslenen şiddet kodlarına değinmeden önce zikrettiği bu paragraf günümüz ve gelecek dünyasının en önemli tehlikesiydi aslında…
Vahap hoca özlü sözlerimizin bile kadını ikinci sınıf vatandaş olarak gördüğünü anlatırken inanıyorum ki salondaki herkesin gözünün önünden tıpkı benim gibi çocukluğumuzdan bu yana büyüklerimizden aktarılarak işittiğimiz deyişler akıp geçti.. “Saçı uzun aklı kısa, eksik etek, erkeğin eline kına kadının yüzüne kara, elinin hamuruyla erkek işine karışma, karnından sıpayı sırtından..” ve en ağırından nicesiyle büyütmüştü toplum bizi…
Bunca uygulamaya rağmen kadına yönelik şiddetin önüne bir türlü geçilemiyorsa “kültürel kodlarımızı” doğru deşifre etmek ve sorunlu aktarımları ayıklamak gerekiyor elbette…
“6284 sayılı kanun dönüm noktasıdır… Geçmişte 4350 sayılı kanunda da böylesi bir uygulama vardı fakat tam verimli olmadı..” diye konuşmasını devam ettiren hukukçu hocamızın ve dini bilgiler üzerinden kadına yönelik şiddeti önleme başlığını aktaran ilahiyatçı hocamızın cümleleri de önemliydi fakat benim aklım halâ “kültürel kodlarımızı” kadın üzerinden nasıl revize edebiliriz de kalmıştı…
Çünkü şiddeti önlemenin en büyük ayağıydı “çekirdekten verilmeye başlanan sosyal sorumluluk ve birey olma öğretileri”…
O halde hem kadına hem de hayvana, doğaya, insana yönelik şiddeti önlemenin iki önemli başlığı var…
Birincisi; çekirdekten verilmeye başlanacak (kreş-anaokulu) sevgi, saygı, eşitlik, empati, vatandaşlık zorunlu dersleri…
İkincisi ise; kültürel aktarımların önemini-etkisini göz önünde bulundurarak toplumu ve yeni nesilleri duyarlı vatandaşlık yetileriyle donatabilmek için etik söylemlerin ön plana çıkarılıp aktarılması…
Afetler, felaketler, kazalar sonrası hızlı ve yerinde hizmet elbette çok önemli fakat tüm bu olumsuzlukları önlemek amacıyla yürütülen eğitim çalışmaları hem daha az maliyetli hem de acısız-hasarsız sonuçlara vesile olduğu için çok daha değerli…
Önlemler demişken KADES Uygulamasına da değinmek istiyorum… Eğitimli eğitimsiz her kadının kullanabileceği ve tek dokunuşla en kısa zamanda koruma etkisini gösteren KADES Uygulamasının kadınlara anlatımında büyük emeği olan emniyet ve jandarma teşkilatının kadın mensuplarını buradan bir kez daha kutluyorum… Mucizevi etkisine rağmen KADES Uygulaması yeterli sayıda kadın tarafından indirilmiş mi derseniz henüz değil derim… Hatta geçtiğimiz günlerde bir TV programında şahit olduğum gerekçe şuydu; “Kadınlar KADES’i indirmek için istenen kişisel bilgilerini paylaşmaktan korkuyor!”
Sanal dolandırıcılığın yarattığı toplumsal travma KADES’e bile etki etmiş anlayacağınız… Umuyorum ki bu konuda bir çözüm bulunur en kısa zamanda…
Bilhassa kırsalda jandarma güçlerinin vatandaş nezdindeki etkisini-sevgisini göz önünde bulundurarak düşünürsek, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda kadınlardan ziyade erkeklere gidilmeli ve şu anlatılmalı: Bir erkeğin kadına yönelttiği her şiddet davranışı vakti geldiğinde kızına, kız kardeşine ve kendinden nice kadın soyuna dönecektir BUMERANG misali…