TRT kanalında 15 Temmuz kahraman şehitleri ve gazilerinin hikayeleri anlatılıyor..

TRT kanalında 15 Temmuz kahraman şehitleri ve gazilerinin hikayeleri anlatılıyor..

Heyecanla bekliyorum, heyecanla izliyorum.

Gazilerden biri anlatıyor...

Başı örtülü, ömür boyu çalışmış yorgun elli pamuk anası, kendisine su veren tertemiz yüzlü karısı yanında.

Evleri mütevazı, sobaları yanıyor, sıcacık.

Adam 45 yaşlarında. Sol kolu omuzundan kopmuş.. Sağ elinin ortasına kurşun girmiş...

Çok ameliyatlar ve zorlu günler geçirmiş.

O gece, anlamış ki, darbe var. Ülke elden gidiyor, hiç düşünmeden sokağa atmış kendini.

Havaalanına doğru yola çıkmışlar. O arada silahlar patlamaya başlamış. Sağ elinin ortasından kurşun girmiş.. Onun acısına bakarken, sol kolunun ağırlaştığını ve aşağıya çektiğini hissetmiş, bir bakmış ki kolunu sadece bir deri tutuyor.

Allaha dua etmiş, bu arada 40 dakika geçmiş, ambulansı beklemiş ve hastaneye gitmeyi beklemiş.

Ameliyattan çıkmış, uyanmış, gözünü açmış, yanında bekleyen ailesine "bitti mi?" diye sormuş. Anlamış kolunu kaybettiğini.

En küçük bir eyvah, en küçük bir vah vah, ne oldu demiyor.

Hayıflanma yok.

Pişmanlık hiç yok.

Ülkem için bir kolum gitmiş, ne ki? Feda olsun diyor.

Yüzünü görseniz, aydınlık nur gibi.. İyi insan fotoğrafı olsa, bu kardeşim olurdu.

Anası anlatıyor oğlunu... Anayı öpe öpe yersin.

Aslan oğlum diyor, gurur duyuyor oğlu ile.

Karısı anlatıyor kocasını, kadına sarılırsın sıkı sıkı.

Analar, bacılar, bu kadınlar da kahraman.

Onlar anlattıkça utanıyorum.

Etrafımda ki insanlara bakıyorum, tanıdığım insanlara bakıyorum.

Hiç biriniz, bu insanlara benzemiyorsunuz.

Çaresiz ve korkaksınız.

Niye sizin aranızdayım bilmiyorum.

Sizi tanıdığıma ne kadar pişmanım bilemezsiniz.

Koşa koşa o eve gitmek istiyorum, o ananın omuzuna başımı dayamak istiyorum, anam olsun istiyorum... Kolunu kaybeden adam kardeşim olsun istiyorum. Beraber çay demleyelim ve içelim istiyorum.

Saygıdeğer, kıymetli insanlar, kahraman gazilerimiz ve aileleri, algılarımın gücünü yükseltmeye, beni ortadan ikiye ayıran bu insanlara minnet duyuyorum.

Siz olmasanız, bu ülke olmayacak.

Kavgacı oluyorum..

En çok buna canım sıkılıyor.

Sizin gibi insanları tanıdıkça, tanıdığım diğer insanların insanlığını sorgulayan yazgılara düşüyorum.

Yazgımın morali çok bozuk ve çok yorgun.

Hiç bir karara varmayacağım ve hiçbir yargı yüklenmeyeceğim dediğim olgunluk döneminde..

Cebime sevmediğim, artık hiç saygı duymadığım ve merhametinden, ülke derdinden, kederinden şüphe duyduğum insanları ne kadar çok doldurduğumu düşünüyorum.

Aynaya bakıyorum.

Kendime.

Bak nerelere geldin diyorum.

Funda'ya takılanlar...

... İstanbul'da, Üsküdar'da. Genç anne 40 günlük bebeğini, iskeleden denize atıyor, bebek kayıp. Öncesi pompalı tüfek ile ateş ediyor, sonra gidip denize atıyor. Arkasına dönmeden kaçıp gidiyor, kadını yakalıyorlar.

Kadın ağır hasta, defalarca tedavi olmuş. Ana haber bültenleri, kanı donduran cani ana, cani ananın evine girdik, diye az sonra haberi veriyor. Haberin arkasına baksanız.. Ne yaptığını bilmeyen ağır hasta bir kadın var.

... Yolda, genç adam kulağında kulaklık, müzik dinleyerek yürüyor. Aniden iki kişi karşısına çıkıyor ve ellerine bıçakla saldırarak, feci dövüyorlar. Dayakçılar baba ve oğul. Yakalıyorlar soruyorlar niye yaptınız ? Benzettik diyorlar.. Dayak atacakları adamı benzetmişler, hastanelik etmişler ve sonra serbest bırakılmışlar.. Adalete güvenmeliyiz, ama bu hiç olmamış.