Merhum Hasan El Benna'nın, "Yarınlar yorgun olanların değil rahatından vazgeçenlerin olacaktır." sözünü çok severim.
Yarınları kuracak olanlar, bugünün imkânsızlıklarına direnecek olanlardır. Yine bugünün kahramanları, yılmadan ve yorulmadan dünün mücadelesini verenler olmuştur. Âkif gibi, Necip Fazıl gibi, Nurettin Topçu ve Sezai Karakoç gibi bayraklaşan öncü isimlerin hepsi, şahidi oldukları çağda iyi olandan yana saflarını belirleyip hak ve hakikat namına savaşmışlardır. Bu savaşı verirken maddi zorluklar, zindan cezaları, sürgünler yaşamış, ama asla inançlarından vazgeçmemişlerdir.
Mücadele meydanında kimi zaman şahsılar kimi zamansa kurumlar olmuştur. Bazen de hem kurumlar hem de kurumlara öncülük eden şahıslar boy gösterir.
Kurumsal Mücadele
Kısa Türkiye tarihine baktığımızda, yüz akı çalışmalara imza atan güzide kurumlar karşımıza çıkar. İşte onlardan biri Türkiye Yazarlar Birliği’dir. Bu sene kırkıncı yılını kutlayan TYB, uzun yıllar boyunca Kültür Bakanlığı gibi çalışmış, devletin dert etmediği ya da yetişemediği kültürel sorumlulukları kendine ödev edinmiş, nitelikli ve derinlikli çalışmalara imza atmıştır.
Türkiye’nin son 40 yılından TYB’nin çalışmalarını çıkardığınızda büyük bir kuraklıkla karşılaşırsınız. Kültür sanatın yeşermesinde, yeni nesillerin kültürel köklerine uygun olarak yetişmesinde yol açıcılık vazifesini tek başına üstlenmiştir. Bu yol açıcılıkta ne iktidar nimetleri, ne sermaye sahiplerinin destekleri vardır. Darbe dönemlerinin baskıları ve kültüre uzak hükmedicilerin duyarsızlıkları onları yıldırmamış, soylu mücadelelerinden vazgeçirmemiştir.
İman en büyük imkandır
İnanınca neler başarılabileceğinin en güzel örneklerinden biridir TYB. Eyleme geçmek için mekân ve imkân sorunlarının altında kalmayan TYB kurucuları ilk yıllarda söyleşileri, seminer etkinliklerini, yeni kitap tanıtımlarını bir kebapçının alt katında yapmışlar, köfte kokuları arasında kitap medeniyetini yeniden diriltme çabasına girmişlerdir. Yerin yurdun olmaması var olma kavgasının sürdürülmesine engel teşkil etmemiş, son yurdumuz olan Anadolu üzerindeki Batıcı siyaseti, ekonomik vesayeti, medyatik zorbalığı, kültürel tekelciliğe dayalı hegemonik yapıyı kırmak için meydan yerine atılmışlardır.
Kurucu irade
Mehmet Doğan, Necmettin Türinay, Yahya Akengin, M. Cemal Çiftçigüzeli, Ahmet Günbay Yıldız, Zeki Ceylan, Hasan Kayıhan, Beşir Ayvazoğlu, Sadettin Elibol, Yavuz Bülent Bâkiler, Mustafa Yazgan, Erdem Beyazıt, Hüsnü Aktaş ve Alper Aksoy’un kuruculuğunda yola çıkan TYB hareketi; yorulanların, darılanların, başka alanlara kayanların yokluğunda gücünü hiçbir zaman kaybetmemiş, aksine daha ileri hedeflere doğru kararlı ve azimli yürüyüşünü sürdürmüştür. Bu kararlılıktaki en büyük pay TYB Şeref Başkanı Sayın D. Mehmed Doğan’a aittir. Çünkü o önemine inandığı kurumu, dışarıdan saldırılara karşı korunaklı bir kültür kalesi hâline getirebilmeyi başarmıştır.
TYB, Doğan’ın meselelere geniş çerçeveden yaklaşan bir münevver olmasından kaynaklı olarak hiçbir zaman bir kliğin, bir hizbin, bir cemaatin ya da teşkilatın yan kurulu olmamış, vatan-millet-memleket derdi olan inançlı kesimin bütün renklerine kapıyı açık tutmuştur. Bu sebeple üst çatı olma hüviyetini kırk yıldan beri hiç bozmadan bugünlere getirmiştir.
Varoluş kavgası
Sol kesimin kendisinden olmayanları görmediği, sükût suikastına tâbi tuttuğu dönmelerde vatansever aydınlara sahip çıkmış, Cemil Meriç, Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi değerli şahsiyetlere ilk ödüllerini Türkiye Yazarlar Birliği vermiştir. Türkiye’nin kültürel alanda yürüttüğü var olma kavgasında TYB her zaman en önde olmuş, öncü rolünü üstlenmiştir. Batıcı hegemonyaya başkaldırarak köksüzlüğü reddetmiş, içinde yaşadığı toplumun gelenekleriyle, inanç değerleriyle her zaman barışık olmuştur. Ülkesini ve milletini hor gören aydın yabancılaşmasına karşı her zaman kendisini yerli ve millî merkezde konumlandırmıştır.
Bugün fark edilen bazı meseleleri, TYB kırk yıldan beri söylemektedir. Siyasette, ekonomide vs alanlarda iktidar olunabilir, ama kültürde yoksanız bütün kazanımlarınız bir anda kaybolur, hakikatini daima dillendirmiştir. Kültürel birikimin, hayatı baştan sona şekillendirdiğini, kültür altyapısı olmadan siyaset ve ekonominin eksik kalacağını her daim hatırlatmıştır.
GENEL KURUL İZLENİMLERİ…
Geçtiğimiz hafta Türkiye Yazarlar Birliği’nin Ankara’da gerçekleştirilen 20. Genel Kuruluna katıldık…
*Geleneği bozmayarak Genel Kurul’a gitmeden Hacı Bayram Veli Efendi’mizi ziyaret ettik. Hacı Bayram Camii önüne dikilen AVM inşaatı moralimi alt üst etti. Kutsalı olmayan kapitalizm, binalarını dikmeye devam ediyor.
*Genel Kurul TYB binasında yapıldı. Kurula katılan bütün yüzlerde mutluluk vardı. En büyük mutluluğu şüphesiz Mehmed Doğan yaşıyordu. Kurucusu olduğu kurumun 40. yılına ermesi, emeklerinin boşa gitmediğini görmesi kimi mutlu etmezdi ki…
*Genel Kurul’u eski genel başkanlardan Hicabi Kırlangıç yönetti. Kırlangıç’ın nezih tavrı ve ince latifeleri salona ayrı bir hava kattı.
*Geçmiş yıllarda genel başkanlıkta görev almış isimlerin kurula katılmaları, görevi devrettikten sonra da hizmete omuz vermeleri her yerde görülmeyecek bir tablo.
Yine TYB geleneğinde aksaçlılara gösterilen hürmet, bütün kurumlara örnek olacak niteliktedir. Bu manada İbrahim Ulvi Yavuz ve Ferhat Koç ağabeylerin Genel Başkan Danışmanı olarak hizmete devam etmelerini ve Genel Başkan Musa Kazım Arıcan’ın onların görüşlerine değer vermesini, altı çizilmesi gereken bir incelik olarak görüyorum.
*Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun’un konuşmasında siyasetin çok önemli olmakla birlikte “her şey” olmadığını vurgulaması ve siyasetle birlikte sanat ve edebiyatın bir bütünün parçaları olduğunu söylemesi gayet manidardı.
*Sorgun’dan sonra söz hakkı bize verildiğinde TYB’nin ikinci kırk yılında, uluslararası arenada kültürel gündemi belirleyecek çalışmalara imza atacağı inancımı dile getirdim.
*Mehmed Doğan, her zaman olduğu gibi manifesto niteliğinde bir konuşma yaptı.
*Genel Başkan Musa Kazım Arıcan, TYB’nin faaliyetlerinin kendisinde uyandırdığı heyecanı, hem yüzüne hem sözlerine yansıttı.
Faaliyet raporunu okuyan Genel Sekreter Enes Kala’nın, “Ne 28 Şubat'ın soğuğunda üşüdük ne de 15 Temmuz'un sıcağında kavrulduk.” ifadesi Genel Kurul’a damgasını vurdu.
Eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da TYB’nin her zaman kendi kurumsal kimliğini koruduğunu vurgulayarak, "Okumanın, yazmanın, kültür ortamının, düşüncenin ve sözün değeri her zaman yüksek. Düşünce olmadan her şey eksiktir." diye konuştu.
Anadolu’nun farklı şehirlerinden gelen şube başkanları da çıtayı daha yüksek tutmak, ülkemizin kültürüne ve sanatına karşılıksız katkıda bulunmak bilincini kuşanarak tam motive olmuş şekilde şehirlerine döndüler.
Bu vesileyle Musa Kazım Arıcan Genel Başkanlığı’ndaki yeni yönetimi tebrik ediyor, TYB’ye vatan millet memleket hizmetinde nice kırk yıllar diliyorum.