Rusya-Soçi'de yapılan Avrupa Yıldızlar ve Gençler Eskrim Şampiyonası'nda Ülkemizi temsil eden Deniz Selin ÜNLÜDAĞ "kılıç" kategorisinde sırayla bütün rakiplerini yenerek gencecik yaşında (daha 17'sinde kızımız) Avrupa Şampiyonu oldu. ("kılıçla yaşayan, kılıçla ölür" sözü bu seferlik iptal)
Hepimiz ne gariptir ki futbolun peşine takılmış gidiyoruz. Belki biraz da Obradoviç sayesinde basketbol konuşmaktayız ama bunların dışında kalan koskoca bir spor dünyası var bunu göremiyoruz maalesef.
Geçen hafta oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe kupa maçında yaşanan sevimsiz ve seviyesiz tartışmalar, koca koca adamların kendi seyircileri ile girdikleri ağız dalaşları, havaalanındaki karşılamada hoşa gitmeyen şeyler duyunca “alın bunları alın, bunlar rakip takımdan” diye buyurmalar arasında bu güzel başarı neredeyse hiç gündeme gelemedi. Gündem o kadar dolu ve kirli ki bu evladımızın elde ettiği Avrupa Şampiyonluğu bile duyulamadı, görülemedi.
Asil ve zarif bir spor olarak bilinen eskrim sporu aslında genetik kodlarımıza oldukça uygun bir branş. Atalarımız kılıçlarıyla ve cesaretleriyle Orta Asya’dan yola çıkıp Anadolu’yu bize vatan yapmışlardı. Günümüz dünyasında ise eskrim sporu neredeyse tamamen elektronik sistemlerin desteklediği ve her bir hamlesi, ayak hareketi özel giysiler vasıtasıyla değerlendirmeye alınan “zor” bir spor.
Epe-flöre ve kılıç dallarında karşılaşmalar yapılan eskrim sporunun Güzel ve Şanssız Ülkemizde yaygınlaşmamasının temel sebebi biraz masraflı bir uğraş olması. Giyilen kıyafet özel, kullanılan kılıçlar özel, karşılaşma yapılan yer özel olunca bu kadar özellik “bedavaya” olmuyor. Bu da futbol ve basketbol gibi kolayca yapılabilen ve her an her yerde gerçekleştirilebilen bir aktivite olamamasına sebep oluyor bu güzel ve zarif sporun.
Epe ve flöre karşılaşmalarında kullanılan özel kılıçların ucunda “puantire” denilen düğme benzeri bir düzenek bulunuyor ve rakibe temas ettirildiğinde bu devre tamamlanarak sayı elde ediliyor. “Kılıç”ta ise kullanılan kılıcın her yanı elektrik akımı taşımakta ve rakibin metal yeleğine değdiğinde devre tamamlanarak sayı elde edilmekte.
Epe genelde müdafaa, kılıç ise daha ziyade hücum ağırlıklı hamleler barındırırken flöre branşı hem hamle hem parad (temel savunma duruşu) ağırlıklıdır. Bu spora başlayan gençler öğrenmeye flöre ile başlıyor daha sonra yeteneğine ve kapasitesine göre epe veya kılıçta ilerliyor. Şu sıralarda İzmir ve Bursa Büyükşehir Belediyeleri açtıkları kurslarda Deniz Selin gibi yetenekli gençleri keşfetmekte ve onları geliştirmekteler. (Şampiyon kızımız İzmir BB’de spor yapıyor.)
Reflekslerin gelişimi ve hızlı karar verip aksiyon alma konularında savaş pilotları için tavsiye edilen bir spor dalı aynı zamanda eskrim. Satranç gibi de bir savaş sanatı tarafı bulunuyor. Rakibini analiz etme, güçlü ve zayıf yanlarını belirleme, hamle zamanlaması, hücum ve savunma geçişleri gibi birçok pratiğin ete-kemiğe büründüğü oyun olduğu için Batı Dünyasında oldukça ilgi görüyor.
Teke tek yapılan, şansa oldukça az yer bırakan, analitik bir zekâ isteyen eskrim sporunun ortaya çıkışında zırhlı şövalyelerin alt edilmesi için zayıf taraflarına hamle yapma ihtiyacı olduğu söylenir. Avrupa anlayışının temellerinde bulunan ”düello” kültürünün devamı olarak da günümüze kadar olimpik bir spor olarak gelebilmiştir. Düello ise bilindiği üzere “centilmenlerin” hesaplaşma biçimidir.
Bütün spor dallarında centilmence bir yarış ve Deniz Selin kızımızın açtığı yolda gidecek yeni sporcularımıza başarılar diliyoruz. Hepimize iyi haftalar.