Kaderini içine sindirmiş bir hayat yolcusunun para ile satın alınamayacağını o gün anladım.

Yolumuz bir şekilde kesişti.

Adı Mustafa.

Küçükbük'te bir sitenin bahçesine bakıyordu.

Benim bahçeme de bakar mısın dedim, seni sevdim, bana ilk kelime hatırımı sordun, burada hiç kimse hatır sormuyor, senin bahçene bakarım dedi.

67 yaşında adam, omuzuna 25 kiloluk çuval toprağını koymuş bahçeye geldi.

Bir çuval da gübre taşıdı ve sonra bahçe malzemelerini taşıdı.

Ben de bahçe malzemesi var dedim, olmaz ben kendi malzememi kullanırım dedi.

Peki dedim.

Bütün gün sadece su içti, gazoz meyve suyu soda içer misin dedim, içmem dedi.

Öğle saati oldu, acıkmışsındır, yemek yer misin dedim, ben yemeğimi getirdim dedi.

Bahçeyi kazdı temizledi, toprağını gübresini döktü.

O arada hayat hikayesini anlattı, karısı ölmüş, çocuklarına malı mülkü ne varsa dağıtmış, ben Bodrum'a gideceğim ekmeğimi orada çıkaracağım demiş.

Çocukları yanında yok.

Dişleri hiç yok.

Ayağı aksıyor, yanlış iğne yapmışlar kalçasına yağ kitlesi olmuş, rahat yürüyemiyor ve diyabet hastası.

Geçen yıl kalbine stent takmışlar.

Çok çalışkan işini çok seviyor.

İş bitti, ne kadar borcum var dedim, başı önünde kırmızı ve terlemiş suratını öne eğdi, az hakkımı bilirsiniz siz bilirsiniz dedi.

Parayı ödedim, bayram geliyor cebinizde paranız kaldı mı, isterseniz sonra ödeyin, ya da ben 100 lira geri veririm dedi.

Bahçeyi suladığı musluğun önüne gitti, hortumu eline aldı, yüzümü yıkayabilir miyim diye izin istedi.

Vay arkadaş dedim.

Para isterken utanan, kızaran adamlar hala var demek ki.

Bodrum gibi yamyamların dolaştığı bir yerde.

Eve çağırdığın herkesin eli sanki senin cebinde bütün paranı alacakmış hissi veren bu alemde adama bak.

Hayattan çok ümitlendim.

Sırtında taşıdığı koca çuvalla bile başkalarına zahmet vermekten korkan ne kadar namuslu bir adamdı Mustafa.

Yorgun argın o haliyle aralarda sohbet ediyordu.

Yaptıramadığı dişlerine hayıflanmak ne kelime umuru da değildi.

İdare ediyorum dedi.

Gözlerinin arkasında kihüznü gördüm.

Hüzünlerini istiflerken yaşından da daha fazla yaşlanıvermişti Mustafa.

Çok yorgundu besbelli, ama hiç sitemkar değildi.

Kaderini içine sindirmiş bir hayat yolcusunun para ile satın alınamayacağını o gün anladım.

Onurlu adam Mustafa.

Harama yan gözle hiç bakmamış Mustafa.

Ömrü çiçekleri sularken gururu da sulamış Mustafa.

Birazdan sana, senin bahçene kahve içmeye misafir geleceğim.

Funda'nın aklındakiler…

.. Ne zaman!

Diye bi başlık atsam dedim..

Ne zaman, komşularına kitap versen asla geri gelmiyor.

Ne zaman, komşularına tabak versen asla geri gelmiyor.

Ne zaman, tanımadığınız birileri ile karşılaştığınızda sizi televizyondan çok seviyorum, diyen insanların, başka ünlü insanları merak edip özel sorularına tanık oluyorum.

Ne zaman, sizi çok seviyorum diye tanıştığın insanların dm'den nasılsın demeden, hatır sormadan, yıllardır arkadaşmışız gibi mesafesiz şakalarını okuyorum.

Ne zaman, çok zenginim havası atan, geceleri gezen insanları tanısam, aslında hiç paraları olmadığını anlıyorum.

Ne zaman, ay o çok ucuz, ay bu çok ucuz diyen insanların beş kuruş para harcamadıklarını anlıyorum.

Ne zaman,

Ne zaman,

Uzar gider.

... Koskoca bir haber kanalın genel müdürü idi.

Çok zengin bir kadınla evlendi, çocukları oldu.

Efendi, eğitimli, çok başarılı, güler yüzlü modern bir adamdı.

Evlilikleri sürmedi, karısının başka bir adam ile ilişkisi olduğunu öğrendi ve boşandılar.

Yani, evlilik birliğine ihanet, aldatma nedeni ile boşandılar.

Adam şimdilerde ünlü bir oyuncu ile görüntüleniyor..

Gazetecilerden rica ediyor "beni görmeyin lütfen, görmezseniz sevinirim, ortada bir durum yok".

Şimdi bu haber çıkarsa eski eşim ile uğraşırım.

Bu arada eski eş kadın, boşanma nedeni olan adam ile Bodrum'da tatilde.

Adam kadından korkuyor yani.

Benim konum ne.

Eski eşi, boşandığı karısından korkan o kadar çok adam tanıyorum ki.

O kadar çok hikaye biliyorum ki.

Çok acıyorum bu adamlara. Bak! tek kelime ile ne demiş.

Uğraşırım!