Kurban Bayramı tatilinde yaşlıları ziyaret etme geleneğini yerine getirmek için Rodos adasındaki Nikos amcayı ziyaret etmeye niyetlenmiştik.
Sonra kur yükseldi. Biz de memlekete geldik. Aklımız da Yunan adalarında kaldı. Tamam kemer sıkacaksak sirtaki yapmazdık ama Nikos amcayı yalnız bırakmanın derdi içimize işledi. Tabii ki şaka yapıyorum. Bayram günü bir Yunanistan yazısı kaleme almak pek iyi fikir değil ama bayram insanın içinden geleni yapması değil midir biraz da? Benim canım da bir Yunanistan yazısı kaleme almak istedi.
Yunanistan, Avrupa Birliği’nin dayattığı kurtarma paketinin şartlarını yerine getirerek rüştünü ispat ederek Avrupa ailesinin sorumlu bir üyesi olduğunu ispat etmiş. Kemer sıkma politikaları, daha çok çalışma, emekli maaşlarından yapılan kesintiler gibi maddeler içeren ve on yıla yakın süren zorlu mücadele kimilerine göre Yunanistan’ın galibiyeti kimilerine göreyse çalışan sınıfın haklarının Avrupalı bankerlere peşkeş çekilmesi. Yunanistan uzmanı olmadığım için suya ayağımı sokmadan gördüklerimi ifade etmekle yetineceğim. Hakkında yeterince bilgiye sahip olmadığım ülkelerle ilgili bilgi almak için en son karıştıracağım yer uluslararası haber ajanslarının geçtiği “özel” dosyalardır. Tamamı bankerlere, kodamanlara özet bilgi geçmeyi amaçlayan haberler kuvvetle muhtemel yanlış bilgiler sunar. Yunanca bilecek kültüre sahip olmadığım için İngilizce yayın yapan Yunan gazetelerinden birine müracaat ettim. Bir de ne göreyim Çipras’ın seveni yok. Bizdeki Çipras muhiplerini üzmek istemem ama kravatsız prenslerini yerden yere vuruyorlar. Çipras’ın tek seveni uluslararası sermaye ve tavuğuna kışt denilmeyen Yunan oligarkları sanırım.
Homeros’un Odesa destanında kahramanımız Odesa, (Odysseia, batıya sirayet etmiş şekliyle Ulysess) Truva Savaşı’nın ardından İthaki’ye doğru yola çıkar. Eve dönüş, on yılı bulur. İbn Battuta da Hacca gidiyorum diye evden çıkıp bir ömür gezmişti. Bu eski zaman adamları esaslı geziyorlarmış. Neyse on yılın ardından İthaka’ya varıyor. Özeti bu. Bilginiz olsun. Yunan çizerlerinden birisi Yunanistan ismindeki hoş bir hanımı kucaklayıp adaya çıkaran Çipras’ı Odesa’ya benzetmiş. Arka planda kayalığa oturmuş bir gemi var. Çıktıkları ada da İthaki değil Afrika. Elinde mızrak olan bir yerli hayretle gelen iki kişiye bakıyor. Çipras, Yunanistan’a diyor ki: Sevgilim İthaki’ye ulaştık. Karaya çıktıkları aşikar ama geldikleri yer İthaki değil. Çizer geçmiş dalgasını. Kravatsız prensimiz Çipras’ın içinde bulunduğu durum bu. Başkasının kayığına binen nerede ineceğini tayin hakkından mahrum kalabilir. Bizim için de öngörülen gelecek bu. Kravat takmayan çömez bir siyasetçi, Avrupa’nın ve Amerika’nın menfaatlerine akacak bütçe düzenlemeleri ve sonunda nereye varılacağı bilinmeyen bir yolculuk. Varılacak yerin İthaki olmayacağı ise aşikar. Çünkü pusula bozuk.
Neredeymiş bu İthaki diye soran olursa Ayvalık’tan motorla gidilmiyor. Yunanistan’la İtalya’nın arasında. Kefalonya denizinde küçük bir ada. Belki gelecek Kurban Bayramı’nda oradaki bir yaşlıyı ziyaret edip hayır duasını almak istersiniz. Belli mi olur?