Dün bu başlık altında yazdığımız yazıda İstanbul'un bir başka özelliği olan bilinen önemli meydanlarından söz etmiş ve şu anki hallerinden pek de mutlu olmadıklarını dile getirmiş, kısaca şu anki durumlarını yorumlamıştım.

O sözünü ettiğim ve yeni yönetimiyle gündemin önemli sırasında yer alacak bu meydanların bugünkü durumlarından yansıyanlara biraz daha ayrıntı aktaralım.

Geçtiğimiz haftalarda beş yıllığına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçilen Ekrem İmamoğlu; İstanbul’un sembolleri haline gelen meydanlarından gündemde olan ve eskiye özlemlerin sürekli dile getirildiği Taksim Meydanı’nın düzenlenmesi gerektiğini ilk yapılacak işlerden biri olarak açıklamıştı. Taksim Meydanı ile ilgili İstanbul’a gelenlerin çoğunluğu, meydanın şimdiki görüntüsünü beğenmediklerini her fırsatta dile getiriyorlar. İstanbul’a gelen yerli, yabancı tüm turistlerin ilk uğradıkları yer olan Taksim Meydanı’nın yeniden düzenlenmesi yönündeki bu isteklerin göz ardı edilmemesi gerekiyor.

İstanbul’un sembollerinden, tarihi geçmişi nedeniyle adından hep söz edilen Üsküdar Meydanı da, hem trafik akışı, hem yaya sirkülasyonu hem de yerleşik düzeni açısından bugünkü görüntüsünden hızla kurtarılmalı. Marmaray’dan çıktığınızda nereye, nasıl gideceğiniz konusunda yol bulabilmekte oldukça zorlanıyorsunuz. Dolmuş motorları, vapur iskelesi, Salacak sahil yolu ve Beylerbeyi Boğaz yönüne giden yollardaki yaya ve trafik düzenindeki karmaşa tezelden ortadan kaldırılmalıdır. Gelen bilgilere göre Üsküdar Meydanı için düzenleme çalışmaları plan aşamasındaymış. Bu yenilenme hızlandırılmalı. Bu meydan Üsküdar’a hiç yakışmıyor.

Benzeri çözümsüzlük, bir başka sembol meydan, Kadıköy’de, iskele ve durakların olduğu meydanın da sorunu. Otobüs ve dolmuş minibüs durakları, vapur iskeleleri, ortada neredeyse prefabrik sistemle yerleştirilmiş kafe ve büfeler, yaya sikülasyonunu sağlayan alanlar, geçitler ve bir kaç yol kesişmesiyle iyice sıkışan trafik düzeni, Moda burnundan Haydarpaşa’ya kadar geniş bir alana yayılmış meydan, oldukça düzensiz ve plansız bir yerleşim fotoğrafı yansıtıyor. Yoğun insan sirkülasyonu, iç içe girmiş trafik ve bu karmaşık trafikte toplu taşıma hizmeti vermeye çalışan otobüsler, minibüsler ve özel otomobiller güzelim meydanı nefes alınamayacak duruma getirmiş. Kadiköy Meydanı’nın da ivedilikle düzenlenmesi ve rahatlatılması lazım.

Ekrem İmamoğlu’nun sözünü ettiği Beşiktaş Meydanı ve Bakırköy Özgürlük Meydanı da sözünü ettiğimiz bu meydanlardan pek farklı değil. Söylediğimiz tüm olumsuzluklar İstanbul’un sembolü olan bu meydanlarımızın da en önemli sorunlarından.

Beşiktaş Meydanı için yeni düzenleme planları yapılıyormuş. Sözünü ettiğim meydanlardan en gözden ırak tutulanı ise Bakırköy’ün sembolü olan, özgürlüğünü arayan Özgürlük Meydanı.

İstanbul’un ivedi çözüm bekleyen sorunları bitmez. Ancak, 16 milyon İstanbullunun önemli bölümünün yaşam alanları olan bu meydanların da bir an önce rahatlatılması öncelikle çözüm bekleyen sorunlarından biri.

Güzel İstanbul, özlem beklediği yeni yüzünü bekliyor.

BİR TUTAM TEBESSÜM

HEPSİNİ ZENCİ YAP
On zenci köle çiftlikten kaçarken sihirli bir lamba bulurlar ve cini lambadan çıkarırlar.

Lambadan çıkan cin zencilere sormuş;

“Dileyin benden ne dilerseniz. Ancek birer dilek dileme hakkınız var”.

Birinci zenci “Beyaz olmak istiyorum” demiş beyaz olmuş. Onuncu zenci tebessüm etmeye başlamış.

İkinci zenci de “Beyaz olmak istediğini” söylemiş, beyaz olmuş. Onuncu zenci sırıtmaya devam etmiş.

Üçüncü zenci de dilğiyle beyaz olmuş. Onuncu zenci kıkırdamaya başlamış.

Dördüncü zencinin de dileği aynıydı. Beyaz oldu. Dödüncü zenci gülmeye devam etmiş.

Beş, altı, yedi, sekiz darken, dokuzuncu zenci de beyaz olma isteğini kullanmış.

Sıra onuncu zenciye geldiği ama, adam yerlerde, gülmekten geberiyor.

Cin yerde gülerek debelenen onuncu zenciye isteğini sormuş. Yerde katıla katıla gülen zenci, nefes alma fırsatı bulduğunda, isteğini gülmekten kırılan bir sesle söylemiş;

“Hepsini zenci yap!”