Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görkemli bir halk buluşması ile açıkladığı "Türkiye Yüzyılı" vizyonunda yer alan başlıkların altında anlatılmak istenenler Türkiye ile birlikte Irak'ta da yakından takip edildi…
“Türkiye Yüzyılı” sadece bizde değil Irak’ta da büyük beklenti ve merak uyandırdı…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görkemli bir halk buluşması ile açıkladığı “Türkiye Yüzyılı” vizyonunda yer alan başlıkların altında anlatılmak istenenler Türkiye ile birlikte Irak’ta da yakından takip edildi… Son Irak ziyaretimde nereye gitsem siyaset, bürokrasi, iş kademeleriyle birlikte Iraklıların da sorduğu soruydu; “bundan sonra nasıl bir Türkiye göreceğiz” merakı…
Bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “Türkiye Yüzyılı sadece Türkiye’ye değil, coğrafyamıza ve tüm dünyaya etki edecek” açıklaması büyük ilgi toplamıştı. Neden mi?
Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemide ve sonrasında patlak veren Rusya-Ukrayna Savaşı’nda “dünyaya parmak sallayan” ülkeler sınıfta kaldı. Pandemide sosyal-güçlü devlet yapısıyla ve Rusya-Ukrayna Savaşında kurduğu uzlaşı köprüleriyle Türkiye güçlü-önemli-vazgeçilmez bir duruş sergiledi. Savaşla birlikte dünyanın yüz yüze kaldığı açlık krizini çözecek “tahıl koridorunun” açılmasında da yine Türkiye öncü oldu. Tüm bunlarla birlikte Ortadoğu insanının gözünden son yılların Türkiye’sini anlatmaya, cümleler yetersiz kalıyor. Alanım olan Irak’a her gidişimde Türkiye’ye dair dinlediğim hayranlık cümleleri karşısında burnumun direği sızlıyor, gözlerim nemleniyor, daha daha fazla sarılıyor yüreğim Türkiye’ye atfettiğim “Aşk, Vefa, Emek, Aidiyet Kokulu Cümlelere”.
İşleyişiyle, doğasıyla, havasıyla, modern-temiz şehirleriyle, üstün hizmet standardıyla, insanıyla Türkiye; Ortadoğu’nun adeta kıblegâhı olmuş durumda. Durum böyleyken “Türkiye Yüzyılı” elbette büyük bir etki uyandırdı tüm dünyayla birlikte Irak’ta da.
Misal “Türkiye Yüzyılı terörle mücadele, su ve vize duruşuna ne kadar etki edecek” diyen Iraklılara bu üç başlığın gerçeklerini öyle bir anlatmalıyız ki, Türkiye karşıtı tüm oluşumlar bir daha Iraklıların önüne bu üç başlığı asla getirememeli. Yeri gelmişken söyleyeyim, Irak’ta yürüttüğümüz başarılı diplomasi sosyal, kültürel, sportif, medya çalışmaları ile mutlaka desteklenmeli… Sahayı, ekranları, basını, sosyal mecrayı yaptığı çalışmalar ve gerçekleştirdiği ziyaretler ile boş bırakmamalı Türkiye.
Irak’ta Necef’e de uğradım. Necef’te ilk ziyaret yerim Şiiler için çok önemli olan Hz. Ali Türbesi oldu. Oldukça kalabalık olsa da Hz.Ali’nin makamına ulaşıp coğrafyanın huzuru adına tüm dualarımı ettim.
Türbe ziyaretim sonrasında sırasıyla dört Şii mercii ziyaret ettim. Şii öncüler ile gerçekleştirdiğim söyleşilerde Türkiye’nin Irak İçin önemini ve Türkiye-Irak ilişkilerinin daha üst kademeye çekilmesi gerektiğini aktardılar. Türkiye’ye yönelik beklediğimden daha fazla ılımlı mesajlar veren Şii merci liderleri karşılarında Türkiye’nin selamları eşliğinde beni görünce önce biraz şaşırmış olsalar da sonrasında memnuniyetlerini fazlasıyla dile getirdiler.
“Buralara kadar bizim için geldiniz demek, çok memnun olduk, hoşgeldiniz, her zaman bekleriz” diyen Şii liderler ile bol şekerli çaylar eşliğindeki sohbetimizden yansıyan notlarım eşliğinde bir daha görüşmek üzere diyerek vedalaştık.
Necef’ten ayrılmadan önce önemli Seyid ailelerinden biri olan Kilikdar Ailesinin öncü ismi ve eski Necef Milletvekili Seyid Rıdvan Kilikdar’ın misafiri oldum. Birbirinden lezzetli Necef yemekleri eşliğinde Seyid Rıdvan Kilikdar, Necef’in önde gelen kurum temsilcilerine ve kanaat önderlerine de haber salmıştı “Türkiye’den misafirimiz var” diyerek. Necef’in önemli isimleriyle gerçekleştirdiğim bu sohbet Necef’i ve Neceflileri anlamam adına çok etkili oldu. Bölgede önemli bir duruşu olan Seyid Kilikdar Avrupa vizyonuna da sahip bir isim. Avrupa ve Necef gözüyle bölgeyi konuştuğumuz Seyid Kilikdar önemli notlar aktardı…
Necef’te de öne çıkan merak “Türkiye Yüzyılı” oldu. Kendimce anlattıklarım karşısında komple Iraklılar gibi Neceflilerden aldığım cevapların özeti ise “inşallah Türkiye bizim için çok önemli ve değerli bir komşu” oldu…