Öncelikle geçtiğimiz pazar günü idrak ettiğimiz Gençlik ve Spor Bayramımızı kutlayarak başlayalım yazıya. Dünyada gençlere armağan edilen ilk ve belki de tek bayram bizim ülkemizde ve buna ön ayak olma gururu Beşiktaş JK'ya ait. Ne mutlu Türküm diyene.
Son haftaya kalan ince şampiyonluk hesapları, düşenler, kalanlar, 26 averaj kapanır mı geyikleri eşliğinde yoğun bir hafta sonu geçirdik ve bu arada Futbol Federasyonu seçimlerinde oy kullanma hakkı olan 147 delegenin Noter marifetiyle federasyona çektikleri seçimli genel kurulun “hemen” yapılması talebini içeren ihtarnamenin de yerine ulaştığı duyuruldu ve kum saati işlemeye başladı.
Hukuken federasyon yönetiminin hemen toplanıp bu zaruri
durumu bir takvime bağlayarak 30 gün içinde seçim çağrısı yapması beklenir.
Fakat TFF’nin hiç umurunda değil bu yaşananlar. Onlar o sırada Tayland’da
Infantino’ya projelerini beğendirmeye çalışıyorlar.
Deve hayvanına sormuşlar –
boynun neden eğri? diye, mübarek hayvan ne desin: nerem doğru ki boynum doğru
olsun? diyebilmiş garibim. Bizim Türk futbolunda eğer bir düzeltme, düzenleme
yapılacaksa zaten ilk iş bu delege sayısı ve seçim sisteminin değişerek
başlanılması lazım restorasyona.
304 delege var şu anda. Süper
Lig: 133, 1. Lig: 36, 2. Lig: 37, 3. Lig: 54, Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu:
10, Profesyonel Futbolcular Derneği: 1, Türkiye
Futbol Antrenörleri Derneği: 1, Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri
Derneği: 1, Engelli Spor Federasyonları:
1, FIFA veya UEFA İcra Kurulu Üyeleri: 2,
FIFA veya UEFA Komiteleri Görevlileri: 2,
Eski TFF Başkanları: 11, En Çok
Uluslararası Maç Yöneten FIFA Hakemi: 5,
50 üzeri Milli Olan Futbolcu: 5, En
Fazla Milli Takım Teknik Direktörlüğü Yapanlar: 5 delege ile temsil ediliyor
Genel Kurulda.
Futbol Ailesinin kendi içinde kendi geleceğini inşa
edip yönetmesi bu delegasyonla sağlanmaya çalışılıyor. Uzaktan bakılınca bile
davul kimin boynunda, tokmak kimin elinde birbirine karışmış durumda. İlgili kanunlarda değişiklik yapılarak delege
sayısının en az 500’e çıkarılması, süper lig’in delege sayısının yarıdan fazla
olması, delegasyonun taban birliklerinin ipoteğinden kurtarılması, emekli
bürokratların ve fosillerin temsilci sayılarının minimuma indirilmesi veya
kaldırılması ile başlanması genel kurullara dinamizm getirecektir.
TFF’nin Süper Lig yönetimini profesyonellerden oluşan
Süper Lig AŞ’ye devrederek sadece alt yapılar, okullar futbol ligi ve milli
takımlarla meşgul olmaya başlaması, ekonomik ve siyasi ranttan kaynaklanan
tartışmaları da azaltacaktır. O zaman delegeler de TFF de daha sakin kafayla ve
baskı altında kalmadan sadece Türk futbolunun geleceğine odaklanabileceklerdir.
Şimdi yayın ihalesi, bilet pazarlaması, çimlerin bakımı gibi onlarca konu
ilgilenilmek için beklerken bu durumda bu işler sorumluları tarafından tıkır-tıkır
yürütülecektir.
Neyse galiba biz gene gündüz gözüne rüya âlemine
daldık ve günümüz Türkiye’si gerçeklerinden uzaklaşarak idealizmin içimizi
ısıtan yakıcı güneşine teslim olduk anlaşılan. Kimse Türk Futbolu’nun
sorunlarını çözmek istemiyor ki, herkes aynı tas, aynı hamam, fıkradaki “biraz
da biz ölelim” modunda. Anayasanın değişmesi teklif dahi edilemeyen maddeleri
gibi olan Türk Futbolu’nun mevcut hâline ahlanıp vahlanmaya çook devam
edeceğimiz için enerjimizi tasarruflu kullanalım. Ayağımızı yorganımıza göre
uzatalım da gece bir yerlerimiz açıkta kalmasın.
Devam aynen devam, haydi kalın sağlıcakla.