Türk Kardiyoloji Derneği'nin kalp hastalıkları konusunda toplumu bilgilendirmek amacıyla başlattığı yeni kampanyanın sloganına bayıldım; "Hayatı Seviyorum, Kalbimi Dinliyorum".
Türk Kardiyoloji Derneği’nin kalp hastalıkları konusunda toplumu bilgilendirmek amacıyla başlattığı yeni kampanyanın sloganına bayıldım; “Hayatı Seviyorum, Kalbimi Dinliyorum”.
Kalbin damar, kapak ve kaslarını etkileyen hastalıklar genellikle bizlerin dikkatini çekebilecek alarm sinyalleri veriyorlar. İşte, böyle durumlarda kalbimizin sesini ciddiye almak, bir kalp hastalıkları uzmanına hemen başvurabilmek son derece önemli. 4-5 yıl önce kendi yaşadığım bir hikayede de bunu bizzat deneyimledim. Kalbimde zaman zaman bir kuş kanat çırpıyor ya da kalbim dönüyormuşcasına hissettiğim ekstrasistollerim olurdu. Ama bu sefer hissettiğim çok farklıydı. Kalbimin pıt pıt diye atmasını hissediyordum. Kalbim sanki cildimin üzerinde çarpıyordu. Tuhaf bir durumdu. Hemen eşimin kardiyoloğunu aradım. Komşumun yardımıyla hastaneye gittiğimde konulan teşhis, bir ritm bozukluğu olan “atriyal fibrilasyon”du. Bir gece hastanede yatmamı gerektiren bu tabloda, kalbimin isyanı verilen üçüncü farklı ilaçta ancak son bulmuştu. Yaşadığım bu örnekte olduğu gibi kalp hastalıkları; çarpıntı, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi, yanma, hazımsızlık, terleme, yorgunluk, gibi yakınmalarla ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden kalbimizin sesini dinleyip, kalbin alarm sinyali belirtilerini ciddiye almamız gerekiyor. Ancak en sık görülen kalp hastalıklarından biri olan kalp krizlerinin dörtte birinin hiçbir belirti göstermeden meydana geldiğini de unutmamak lazım. Bu yüzden ailesinde kalp krizi hikayesi olanlar, aşırı şişman, kolesterol yüksekliği, hipertansiyon gibi sağlık problemleri bulunanlar belli aralıklarla kardiyoloji uzmanlarına kontrole gitmeyi asla ihmal etmemeli. Yani bir başka deyişle kalbimizin bazen sessiz ve gizlice hastalanabileceği de akıllardan çıkarılmamalı.
KALP YETERSİZLİĞİNE DİKKAT!
Dünya Kalp Günü’nde tanıtımı yapılan“Hayatı Seviyorum, Kalbimi Dinliyorum” projesinin bir diğer amacı da kalp yetersizliği konusunda toplumu bilgilendirmek. Performansının azalması sonucu kalbin doku ve organlara gerekli ve yeterli kanı gönderememesi sonucu ortaya çıkan rahatsızlık, genelde yaşlı bireylerin hastalığı olarak biliniyor. Ülkemizdeki yaklaşık 1-1,5 milyon arasındaki kalp yetersizliği hastasının nüfusumuzun yaşlanması sonucu önümüzdeki 10 yıl içinde en az 2-3 kat artacağı öngörülüyor.
Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mahmut Şahin, Gelecek Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol ve yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda, kalp-damar hastalıklarıyla ilgili Türkiye’nin gerçekleri de açıklandı:
* Ülkemizde kalp krizleri diğer ülkelere göre 10 sene erken gerçekleşiyor.
* Türk Kardiyoloji Derneği tarafından yapılan SELFIE-TR çalışmasının sonuçlarına göre, ayak bileklerinde şişme, nefes darlığı ve yorgunluk gibi şikâyetlerle ortaya çıkan kalp yetersizliği 20’li yaşlardaki genç bireylerde dahi görülebiliyor.
* Kalp yetersizliği ilerledikçe, yürümekte zorlanma, sırt üstü yatamama, ayakkabısını bağlayamama gibi gündelik basit işlerin bile yapılmasına engel olabiliyor.
* Sağlıklı bir kalbe sahip olmak için sigarayı hayatınızdan ve etrafınızdan uzak tutmalısınız. Çünkü içmediği halde sigara dumanına maruz kalmak da bir risk faktörü. Bunun dışında günde 10 bin adım atmak, tuzu azaltmak, sağlıklı beslenip aşırı kilo, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi risk faktörlerinden kendinizi korumak da sağlıklı bir kalbe sahip olmak için başlıca yapmanız gerekenler.
* Kalp hastalığı tanısı aldığınızda ise, hekimleriniz tarafından önerilen ilaçlarınızı vaktinde ve önerilen dozda almalı, düzenli doktor kontrollerini asla ihmal etmemelisiniz.
KALBİNİZİN SESİNE KULAK VERİN!
Bir dakikada ortalama 60, günde 86 bin 400, yılda 31 milyon, ortalama bir ömür boyunca 2.2 milyar kez ara vermeksizin ve durmaksızın çalışmasına devam eden, varlığı hayat, yokluğu ölüm demek olan “yaşamsal” öneme haiz tek organımızı, yani kalbimizi gerçekten tanıyor muyuz? Seyretmeye doyamadığınız kıpkırmızı gelincikleri gelecek ilkbaharda da görebilmek istiyorsanız… Beş ay sonra doğacak torununuzu kucağınıza alacağınız günü heyecanla bekliyorsanız… Kızınızı beyaz gelinlikle görmek en büyük hayalinizse… Tüm bunları deneyimleyebilmek için öncelikle sağlıkla atan bir kalbe sahip olmanız gerekiyor. Bunun için de, kalbinizi iyi tanımalı, kalp hastalıklarında risk faktörleri ve belirtiler konusunda bilgi sahibi olmalısınız. Ve tabii, önerilen aralıklarla kalp kontrollerinizi yaptırmayı asla ihmal etmemelisiniz. Hayatı seviyorsanız, kalbinizin sesine kulak vermeyi asla ihmal etmeyin.