Geçmiş geleceğin aynasıdır.
Geçmiş geleceğin aynasıdır. Birkaç haftadır Yeşim Salkım, Gülben Ergen ve Seren Serengil tartışması magazin gündemine bomba etkisi yarattı. Yıkılan yuvalar, biten ilişkiler ve de karşısında hedef gösterilen isim Gülben Ergen. Açıkçası ben Seren Serengil’in artık yuva yıkan kadınlara dur deme vakti geldi demesiyle yaşananlarla ilgilenmeye başladım.
Daha 7 yaşıdayken şuan Türkiye’nin en ünlü isimlerinden biri tarafından ailesi dağıtılan biri olarak ister istemez ilgimi çekti. Birilerinin gerçektende dur demesi gerekiyor bu duruma. Belki benim annem de yenilgiyi kabul etmeyip sesini çıkarsa binbir rezillik yaratsa acaba o hanımefendi bu günlere gelebilecek miydi? Yıkılan bozulan hayatlarınızın yanında birde eksik sevgi ile yarım büyüyen çocuklarınız. Tabi ünlü isimler maddi imkanlarıyla o açıkları kapattıklarını düşünselerde emin olun böldüğünüz hayatların eksiklikleri çocuklarınızın içinde öyle bir büyüyor ki... Mesela ağabeyimi ve beni babasız büyüten hanımefendinin çocuğu da babasız büyüyor. Hem de kendi isteği ile.
Öğretmenlik yapmaya başladığımdan beri gözlemlediğim bir konu ki, çocuklarınıza lüks bir hayat sunarak onları sadece mutlu ettiğinizi düşünürsünüz. Sizin aldığınız pahalı hediyeler, lüks hayatlar sadece anlık mutluluk ile doyumsuzluğu getiriyor. Her insanın bu hayatta sevgiye, ilgiye ihtiyacı var. Bir çocuğun doğduğu andan itibaren anne ve baba şevkati ile büyümesi gelecekte mutlu bir birey olması için yeterli. Ama insanlar kendi bencilliklerinden dolayı ne sevmeyi nede sevgi göstermeyi bilir oldu. Şu hayatta çocuk yaptığınız zaman önce çocuklarınıza iyi bir insan olmayı daha sonra da sevmeyi öğretin. Başkasının hayatlarına, mutluluklarına göz diken, haset ve fesatlık eden bireyler yetiştirmeyin. Şöyle bir bakıyorum etrafıma başkalarının mutluluğuna göz dikip dağıttıkları hayatlarla mutlu olan hiç bir çifte denk gelmedim ben. Her gün magazin gündeminde yeni bir isimi görüyoruz evli iş adamı ile birlikte olan mankenlerimiz,şarkıcılarımız... Bunlar çocuklarınız için bir örnek olmamalı. İstedikleri ilişkiyi normal birşeymiş gibi yaşamamalılar. Aile kurumuna saygı duymayı bilmeli çocuklarınız. Ne kadar şanslıyım ki kendi ailemde yaşayamadıklarımı eşimin ailesi ile yaşıyorum. Kayınpederim ve kayınvalidem o kadar güzel bir aile kurmuşlar ki, müzik ve sanat camiasının içinden geçip yanlarına gittiğimde hayret ve saygı ile şaştım kaldım İstanbul’da bu kadar sevgi dolu aileler var mı?, diye.
İşin özü Yeşim Salkım ve Seren Serengil’in başlattığı bu hareketi çok doğru buldum. İnsanlar daha fazla sessiz kalmamalı. Kendi şımarıklıklarını başka ailelerin mutluluklarını bölerek yaşayan insanlara dur demenin vakti geldi. Ben de bugüne kadar hiç bir zaman sesimi çıkarmadım ama artık bu saatten sonra mutsuz ve eksik geçen her günümün hesabını sormak için elimden gelen herşeyi yapacağım.
Yaşadığınız hayattan mutlu değilseniz, evlenmeyin ya da çocuk yapıp insanların geleceğiyle mutluluklarıyla oynamayın. Sizin önemsemediğiniz hayatlar bir gün Seren Serengil ve Yeşim Salkım gibi öyle bir çıkar suratınıza çarpar ki gerçekleri neye uğradığınızı şaşırırsınız. Bir de bu işin hukuk boyutu var, hemen özel hayata müdahaleden dava açılır. Sen aile kurumunu dağıtmışsın, yasak ilişki yaşamışsın bu açığa çıkınca utanmadan koş hemen dava aç. Bu konuda gerçekten o kadar doluyum ki olanları ve de olacakları büyük merakla takip etmekteyim.
Bu olaya Gülben, Sergen, Yeşim olayı olarak değil, artık yuva yıkan kadınların önünün kesilmesi için başlatılmış bir hareket olduğunu düşünüyorum. Elimden geldiğince bende bu harekete destek verip her noktasında içinde olacağım. İnsanların kendi mutsuzluklarını başka insanların mutluluklarını bölerek yaşamalarına son vermeliler. O yüzden her zaman dediğim gibi, çocuklarınızı yetiştirirken bu ahlakı ve eğitimi o kadar iyi vermelisiniz ki başka insanların hayatlarına saygı duymalılar...