Terörist başı, bebek katili Abdullah Öcalan meclise çağrılırken; nasıl oldu da DEM Partili Belediye Başkanları görevlerinden alındı?

 Bir yanda devlet aklı diğer yanda yargı... Demokrasi işliyor. Türkiye hem sınırları dahilinde hem de sınır ötesi operasyonlarla tarihi fırsatı kollarken yargı da terör tehdidini en sıkı denetimle kovuşturuyor.

***

Görevden Uzaklaştırma;

5393 Sayılı Belediler Kanunu 47. MADDE gereğince — Görevleriyle ilgili bir suç nedeniyle haklarında soruşturma veya kovuşturma açılan belediye organları veya bu organların üyeleri, kesin hükme kadar İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilir.

Dolayısıyla belediyelerce yapılan illegal işlem ve eylemler, teröre sağlanan finansal ve psikolojik destek, kanı beslemek en basit tabirle hukuksuzluktur ve gereği yapılır.

Kayyum Atanması;

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 45. Maddesi, belediye başkanlarının görevden ayrılması veya uzaklaştırılması durumunda belediye meclisinin kendi içinde yeni bir başkan seçmesini öngörmektedir. Ancak 2016 yılında, olağanüstü hâl (OHAL) koşulları altında bu maddeye eklenen bir fıkra ile belediyelere kayyum atanması yetkisi verilmiştir.

45. Maddeye Getirilen ek fıkra:

“Ancak, belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması ya da kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona ermesi hallerinde 46.ncı maddedeki makamlarca belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilir.”

Devlet terörle müzakere etmez mücadele eder. Devletin birlik ve beraberliğini, bölünmez bütünlüğünü parçalamaya çalışan kim olursa olsun devlet sessiz kalmaz. Vatan, millet ve bayrak devletin kırmızı çizgisidir. Bu sınırı koruyan herkese el uzatan devlet sınırı aşanları da bertaraf etmekle yükümlüdür.

En başta ifade ettiğim; “Terörist başı Abdullah Öcalan meclise çağrılırken nasıl oldu da DEM Partili Belediye Başkanları görevlerinden alındı?”  Çıkmazından kurtulabilmek adına ateşi harlayanlarla, ateşe su dökmek isteyenlerin kimler olduğunu iyi tanımlamak ve niyetlerini iyi okumak gerek!

Devlet Bahçeli ne dedi:

    —Eğer terör bitecekse kan duracaksa Öcalan gelsin mecliste örgüte çağrı yapsın.

Bahçeli’nin bu tarihi çağrısı ortaya atılmış yalın bir söylemden ibaret değil; akan kanı durdurmak çabasıyla tüm gövdesini taşın altına koyabilmek cesareti...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklaması da dikkate şayan:

—Önümüzdeki dönemde terör örgütleri ile ülkemiz sınırları arasındaki irtibatı tamamen keseceğiz.

***

Devlet terörle her daim mücadele etti etmeye de devam edecek ama bu süreçte halkla da müzakereye devam edecek. Dolayısıyla burada PKK ve Kürtleri bir tutmak Bahçeli’nin de tanımladığı gibi ahlaksızlıktır. PKK, Türk’ün de Kürt’ün de hatta yaşayan her canlının düşmanıdır. Devletin uzattığı el de düşmana değil dostadır;

Devlet kan dökmeyene el uzatır.

Devlet suçtan ari olana el uzatır.

Devlet silahı bırakana el uzatır.

Devlet terörden arınana el uzatır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Cumhur İttifakı’nın ‘Terörsüz Türkiye’ vurgusuyla yaptığı tarihi çağrı ve tarihi fırsat karşısında kimi art niyetlilerce ortaya konan eylem ve söylemler taban tabana zıt... Hem Türkiye’ye düşmanlık edeceğini söyleyen hem de kendine el uzatılmasını bekleyen; terör yanlısı, terör sevici, terör propagandacısı kim varsa bu kadim devlet, onun elini de kırar mezarını da kazar. Terörün kaynağı nerede ve neresi olursa olsun terörle mücadele Türkiye’nin en meşru hakkıdır!