İran’ın imha gücü hafifletilmiş füze saldırısına verilecek yanıtla ilgili bir açıklama yapan İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, misillemenin “hassas, ölümcül ve özellikle şaşırtıcı” olacağını söyledi.
İsrail bu açıklamasıyla hem dünyada bir algı operasyonu yürütüyor hem de bu operasyonla uluslararası medyada adından söz ettiriyor. Öyle ki İsrail’in İran’a nasıl yanıt vereceği sorusu gündemde kalmaya devam ediyor.
İsrail’in vereceği yanıt neden bu kadar önemli?
Çünkü İran, İsrail’den sonra en çok Yahudi’nin yaşadığı ülke... İran, yıllardır koruması altındaki Yahudiler için çalışmalar yapmış ve bu önemli kısmı boş bırakmamıştır diye umut ederken; İsrail’in yegane amacının dünyada kargaşa ve fitne çıkarmak olduğu da unutulmamalıdır. İsrail, Ortadoğu’da kendi güvenliğini sağlamak için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyecek bir yapı... Uluslararası hukuku, hiçbir kuralı, kaideyi, düzenlemeyi tanımaz ve insan hakları konusunda en ufak bir vicdani kaygısı yoktur.
İsrail’in saldırı stratejisinin nasıl olacağı merakla beklenirken, hiç konuşulmayan B planına dahil tehditlerin de göz ardı edilmemesi gerekir!
- Bölgede yetiştirilmiş MI6 ajanlarının olduğunu biliyoruz. İngiltere’nin de desteklediği İran’ın içinde konuşlandırılmış MI6 ajanları bölgede faaliyet gösteriyor...
- İsrail, İran içinden devşirdiği İran asıllı Yahudilerle istediği zaman GAME OVER diyerek oyunu bitirebilir.
- Dini lider olarak Hameney, en güçlü siyasi otoritedir. İran devletinin başı, silahlı kuvvetlerinin başkomutanıdır ve İran’da hükûmetin ekonomi, çevre, dış politika, ulusal planlama ve benzeri birçok alanda temel politikaları hakkında kararnameler çıkarabilir ve nihai kararları alan, etki ve yetki gücüdür. Bu sebeple İsrail, Ayetullah Ali Hamaney’in yanındaki bir ajan eliyle Hamaney’i infaz edebilir ve “Yaşasın İsrail” sloganını attırabilir.
- En önemli komutanlarından bir tanesi orduyu farklı şekilde yönlendirerek aynı Türkiye’deki 15 Temmuz FETÖ Terör Örgütü tarafından yapılan hain darbe girişimi benzeri bir durum yaşanabilir.
- İçeriden satın aldığı ajanlarla birlikte bir ihtilal yapabilir.
- Önemli isimlere suikastlar düzenleyip eş zamanlı olarak farklı noktalarda bombalar patlatabilir.
- “Havadan mı denizden mi karadan mı saldıracak?” derken İsrail, İran’ın içinde bir kargaşaya sebep olarak, neyin ne olduğu bilinmediği bir noktada CIA, MI6 ve devşirmelerinden oluşan bir İran operasyonuna imza atabilir.
Asıl konuşulması gerekenlerin bunlar olduğunu düşünüyorum. Elbette ki masada birçok strateji var ve ABD bu stratejileri belirleyen kilit isim... İsrail’in tek başına belini doğrultacak noktada olmadığını da biliyoruz. Her dönemde satın aldığı ve yönettiği yapılar vardır ve o yapıları kullanarak nihai hedefine ulaşmak için her yol mübah anlayışıyla ilerler.
Yahudi/Siyonist aklın çalışma sistemi aynen II. Abdülhamit Han dönemi “SARAYDAKİ CASUS” vakasında olduğu gibi sinsice ilerler.
1861-1864 yılları arasında Vambery “Raşid” takma adıyla sözde “Sünnî bir Müslüman derviş...” kılığında İngiltere Jeoloji Enstitüsü’nün hizmetinde ve Britanya Krallığının emrinde İNGİLİZ CASUSU REŞİT EFENDİ (Arminius Vambery) Yahudi ailesinden bir Mossad ajanıydı. Vambery, II. Abdülhamid gibi vesveseli ve herkesten kuşkulanan, idaresi zor bir padişahın güvenini kazanmış tek yabancıydı. İşte bu örnekte olduğu gibi herşeyi herkesi çözebilirsiniz ama sapkın Siyonist varlığını tanımak kolay değildir.
Ez cümle; İsrail İran’ı kıyamete zorlayacak gibi görünüyor. Arz-ı Mevud hassasiyetine gölge düşürmemek adına B planı dahilinde İran’ın kutsallarına yönelik bir operasyon yürütmesi İsrail’in bölgede din savaşı başlatmasına sebep olurken, misillemeye dahi fırsat bırakmayabilir. Bu sebeple İran’ın acil eylem planı dahilinde yapması gereken İsrail’in yapacağı “hassas, ölümcül ve özellikle şaşırtıcı” saldırıyı beklemek yerine büyük taarruzu başlatmasıdır.