Türkiye'de bir süredir gençlerin yaş gruplarından hareketle karakter özelliklerini belirleyen tartışmalar yapılarak alfabetik harflerle tanımlamalar yapılıyor.

Her seçim olduğu gibi bu seçimin de kilit parametrelerinden biri gençler olacak. 2018’den bu yana da seçmen sayısında yaklaşık 2 milyona yakın bir artış var. Tahmin edersiniz ki bu sayının hemen hemen tamamını gençler oluşturuyor.

Türkiye’de bir süredir gençlerin yaş gruplarından hareketle karakter özelliklerini belirleyen tartışmalar yapılarak alfabetik harflerle tanımlamalar yapılıyor. Aslında bu durum dünyada da süregelen bir tartışma ama ne yazık ki Türkiye’deki kadar yüzeysel değil.

GENÇLERİ TANIMIYORLAR

Bunu fırsat bilen uluslararası basının varlığı da kuşkusuz. Son örnek İngiltere’nin The Times gazetesi Louise Callaghan tarafından geçtiğimiz gün yayınlanan yazıda “Z kuşağının, yenilmez Erdoğan’ı görevden alacağı” ve “CHP’nin genç seçmeni ateşlemeyi başardığı” ifadelerine yer verildi.

Peki durum gerçekten öyle mi?

Her şeyden önce Z kuşağıyla ilgili tartışmalar yanlış yapılıyor. Z kuşağı denilen ve 25 yaş altından oluşan seçmen kendini bir kategorizasyon altında değerlendirmiyor. Bir kategorinin altında tanımlanmasına karşı çıkan genç seçmenin Z kuşağı olarak nitelendirilmesi ne kadar doğru bilemiyorum.

Evet şu bir gerçek: Daha özgür olmayı amaç edinen, her şeyin bir anda gerçekleşmesini isteyen, bir yere bağımlı olmayı tercih etmeyen, kararlarında inat eden, kendi çizdiği yolda yürümekten vazgeçmeyen, kendini geliştirmeyi hedef alan ama bunu yaparken de pesimist davranan gençlerin varlığı söz konusu. Fakat bu gençleri oluşturan temel ortak noktada da hepsinin homojen bir şekilde değerlendirilemez oluşu.

GENÇLERİ GARANTİ GÖRMENİN YANILGISI

Türkiye’de yaşayan bu genç seçmenin neredeyse tamamı AK Parti ve Erdoğan iktidarına uyandı. Ne başka bir siyasal lideri tecrübe ettiler ne de geçmişin Türkiye’siyle bugünün Türkiye’sinin kıyaslamasını doğru buluyorlar. Ki bir bakımdan da haklılar. Kendilerinin daha dünyada olmadığı bir dönemi esas alarak bugünkü tercihlerini belirlemelerini istemek anlamsız olur. Öyle ki “ben bugünü yaşıyorum” cevabını da vermekten çekinmiyorlar.

Fakat kendilerinden yaşça büyükleri gibi “Erdoğan’ın karşısında tuvalet terliği olsa ona oy veririm” gibi bir saçmalıktan da uzaklar. Böyle düşünmüyorlar. Evet doğru değişim istiyorlar ama kendilerini yakalayan bir lider bulamadıklarında da “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” gibi sakat bir anlayışın temsilcisi değiller. Benimsedikleri bir lider yoksa sandığa gitmemeye daha yatkınlar.

O nedenle The Times’ın “CHP genç seçmeni ateşlemeyi başardığı” dediği haber başarısız bir algı çalışmasından başka bir şey değil. Aynı yaşta birçok genç de zira “Kılıçdaroğlu aday olmasın” diye ya pankart açtı ya da Kemal Bey’in bulunduğu ortamda bunu yüksek sesle ifade etti. Bu gençler de “Z kuşağının” mensuplarıydı.

Gençler önemli bir oy potansiyeline sahip, bu doğru. Fakat o gençlerin hiçbiri de “kanka” ya da “gençlerin demokrat amcası” gibi samimiyeti tartışılır sloganlarla tavlanacak gibi değiller. Ve emin olun abilerinden, ablalarından çok daha akıllı düşünüp icraata geçiyorlar.

Ara ara bu konuya devam edeceğim.

Oy içinmiş, ne acayip!

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan en düşük emekli maaşının 7500 TL’ye çıkarıldığının müjdesini verdikten sonra birçok muhalif yazar aralarında anlaşmış gibi, bunu bir “siyasi rüşvet” olarak tanımladı.

Kendilerine “tarafsız gazeteci” diyen muhalefetin bu amigolarının ciddiye alınacak hiçbir tarafı yok, zira hepsi Kılıçdaroğlu’nun kampanya takımı gibi çalışıyor.

Seçime gidiyoruz. Dolayısıyla 21 senedir iktidarı elinde tutan ve Muharrem İnce’nin deyimiyle “çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın bir daha yenmiş” bir lider olan Erdoğan’ın bu zam müjdesini oy toplamak için yapmasından daha doğal ne olabilir?

Siyasi liderler oy kazanmak için topluma vaat sunarlar, bu vaat halk tarafından satın alınırsa da seçmen gider oyunu kullanır. Öte taraftan bu maaşı almaya hak kazananların tamamının Erdoğan’a oy vereceği ne malum?

Kemal Bey’in vaatlerini duyduk mu peki, “ülkeyi yönetme” iddiasında olan bir kişinin “eskiye dönüşten” başka herhangi bir projesi olmadığını da görüyoruz.

Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu zammın yanında diğer emekli ve memurlara da ek zam yapması gerektiğini düşünüyorum.

Oy almak için liderlerin vaatlerini tartışacağımız ve projelerin yarışacağı yerde muhalefet amigolarının insanı güldüren analizleriyle yüzleşiyoruz.

Siyaset bu kadar mı ucuzladı?

[email protected]