Farkındayım muhalif çevreler "Z kuşağı" üzerinden "AK Parti'ye karşı" bir nesil yetiştiğini iddia ediyorlar.
Kılıçdaroğlu’nun Twitch yayınıyla bu konu tekrar gündeme geldi. “Z kuşağı” üzerinden gençlerin siyasal tercihiyle ilgili son derece kesin yorumlar yapılıyor.
Nedense bu konuda derdimi anlatamıyorum, öyle ya dindarları, Alevileri, Kürtleri ya da gayrimüslimleri nasıl topyekûn bir şekilde değerlendirmemiz mümkün değilse, aynı şey “Z kuşağı” için de geçerli.
Sonuçta belli bir kesime hitap etmeyi amaçlayan Netflix dizisi çekmiyoruz, siyasi yelpazeyi değerlendirirken de dalgalanmaları “Z kuşağının” tercihleri üzerinden analiz etmek bana çok zorlama geliyor. Ayrıca “Z kuşağı” dendiğinde akla neden sadece siyaset geliyor, 97 yılından itibaren doğan çocukların hepsinin hayatı siyasetten mi oluşuyor?
Zaten kadın haklarını erkeklerin tartışmasını anlayamadığım gibi gençliği tartışanların da “65 plus” gruptan olmasını hiç anlamıyorum. Kimse de mi fark etmiyor, kendin dışında bir konuyu konuşurken bahsettiğin grupların hepsini ister istemez “öteki” durumuna getiriyorsun.
Ben “Y kuşağının” bir mensubuyum. Benim ilgilendiğim konularla yakın arkadaşlarımın ilgilendiği konular arasında dağlar kadar fark var. Benim gibi düşünen aynı kuşaktan arkadaşlarım olduğu gibi, farklı düşünen arkadaşlarım da mevcut. Her dönemin kendi dinamiği olduğu gibi her dönemin içerisinde bulunan kuşaklar da homojen değil.
Farkındayım muhalif çevreler “Z kuşağı” üzerinden “AK Parti’ye karşı” bir nesil yetiştiğini iddia ediyorlar. Gençler dışında gençliği konuşanlar genç kesimi özne olmaktan öte edilgen olarak ele alıyor, oysa gelişmişlik arttıkça, dünya değiştikçe ilgi alanları hep farklılaşıyor, zaten başlı başına gençlerin ilgilendiği tek konu “siyasetmiş” gibi konuşmak hata.
Öyle ya, yaş ortalaması 150 olan bazı semtlerde yaşayan insanların “muhalifliği” üzerinden bir zamanlar Türkiye’yi okumak modaydı, oralardan bakınca “CHP iktidara geliyordu”, o mahallelerden umut kesilince şimdi aynı şey “Z kuşağı” üzerinden yapılıyor. Sandık ise tüm alfabeyi kapsıyor, A’dan Z’ye…
Gençler dünyayı nasıl kurtaracak?
Gazetemiz yazarı Can Ceylan, “Üniversiteden dokuz senede mezun olamayan gençlerin kendine hayrının olmadığını” ifade etmiş.
Can Hoca sevdiğim bir akademisyen. Anlaşılan pandemi döneminde zaten normal zamanlarda bile derslere gelmeyen öğrencilerine dijital ortamda ders vermekten sıkılmış olacak biraz sitemkâr.
Öyle de hocam, eğitim sistemimizin hâlini sen de belirtmişsin, onu geçiyorum, ilk 500’de doğru dürüst bir üniversitemiz bile yok bu da bölümünü normal sürede bitiremeyen gençlerin suçu mu?
Ben de kimya mühendisliği mezunuyum, hem de altı senede bitirdim, fakat mesleğimi yapmadım. Yapamadığımdan değil, istemediğimden yapmadım, altı senede okul bitiren biri olarak da Türkiye’nin en genç köşe yazarı ve belki de programcısı oldum. Anlayacağın bu ülkede kolay yoldan “sınıf atlamanın” akreditesi olan diploma çok da abartılacak bir şey değil.
Senin için demiyorum ama ben hep bu tarz konularda üstenci anlayışla gençliği eleştiren kişilere nasıl bir dünya bıraktınız da gençliğin bunu kurtarmasını bekliyorsunuz diyorum.
Sanırım hocam, eşitler arası ilişki için, gençleri önce özne olarak kabul etmek gerekiyor.