"Aile" kocaman, zengin, güçlü, eli kolu uzun kalabalık bir aile.

Kıvanç Tatlıtuğ ve Serenay Sarıkaya'nın başrolü oynadığı dizi var.

Adı "Aile".

"Aile" kocaman, zengin, güçlü, eli kolu uzun kalabalık bir aile.

Dizide Nur Sürer, Kıvanç'ın annesi.

Nejat İşler abi, Canan Ergüder abla, kız kardeş var, damat var, çocuklar var.

Aile üyeleri tek tek hepsi çok sorunlu.

Anne dominant ve entrikacı.

Dizinin oyuncularının performansı tartışılmaz, şahane oynuyorlar, pis pis sırıtan küçük kız kardeş bile şahane, eh konu da aşk var ve en hasından da, anne sorunu var.

Bolca entrika var.

Sertlik var, kavga var, gayri kanuni işler var.

Ve inanılmaz, vay canına bu evler nerede, yahu bu evler kimlerin, dedirten şatafatlı görkemli şato gibi evler var.

Daha ne olsun.

Haliyle çok izlenir oldu.

Bu hafta içi kayınvalide Nur hanım gelini Serenay'a bankadan para havale ediyor.

Belli ki holdingleri tüm aile fertlerine aylık bir para ödüyor.

Banka havalesinde açıklama var ya orada yazıyor.

"Gelin parası".

Serenay çalışan bir kadın, psikolog ve parasını kazanıyor.

Serenay eve geliyor bir hışımla ve çok sinirli, bağırıp çağırıyor.

“Bana bu şekilde para yollayamazsınız ben kendi paramı kazanıyorum, açıklamaya "gelin parası" yazmışsınız, yollamışsınız” diyor.

"Gelin parası" olur mu?

"Gelin parası" aşağılayıcı bir açıklama mı?

"Gelin parası" diye para mı yollanır?

"Gelin parası" diye para yolluyorsan ne demek istiyorsun.

Hep beraber, köşe yazarları, sabah masaları, kadınlar arası sohbetlerde bu konuyu tartışır olduk.

Aslında, başka taraftan baksak, açıklamayı boş bırakıp, aynı parayı yollasak sorun olmazda.

Gelin parası diye yazınca mı sorun olur ya da bu tanımlama hafiften aşağılama gibi mi olur.

Ne demek istiyor;

Yani sen, bu ailenin bir ferdi değil, sadece gelinsin bunu bil.

Yani aslında, hafif ve sinsice bir tanımlama mı var?

Bence var.

Bütün tartışmalar, bu algı üzerinden değil mi?

Damat kelimesi herkese çok yakın gelir.

Gelin kelimesi, herkese o kadar da yakın gelmez, kullanıma göre anlam taşır.

"Bizim gelin işte" dediğin zaman, bizim oğlan almış, pek de memnun değiliz ama, oğlan istedi, napalım işte anlamına gelir.

Geldiğimiz son noktada.

Gelin ya da parası kimin ne kadar çok umurunda olur bilmiyorum.

Alınır, darılır ve bu parayı kabul etmez bilmiyorum.

Hayat o kadar pahalı ki hiç kimsenin nereden ne adı ile para gelse kimse gıkını çıkaramayacak hali var.

Ne anlam taşırsa taşısın.

Ekonomi tepetaklak, pahalılık akıl almaz durumda.

Bankana çat diye, gelin parası diye 10 bin TL gelmiş, kabul edemeyecek kaç kişi var bilmiyorum.

Dün uzun yol, araba ile İstanbul'dan İzmir'e geldim.

Benzin marketlerinde küçük pet şu 10 TL, küçük meyve suları 30 TL, ufacık fındık fıstık atıştırmalıklar 30 TL.

Eğer evden yanına bir şey almadıysan yandın.

Suya hasret kalırsın.

Karnını doyuramazsın.

Otelde, açık büfeler kalkmış, kahvaltı tabağı geliyor,

Beyaz peynir ve kaşar peynir bu kadar küçük nasıl kesilmiş hayret edersin, 4 küçük zeytin ile göz göze gelirsin.

Küçük bir sandviç ekmeği ve çeyrek simit masada.

Kendini fakirlik içinde, çok kötü hissedersin.

Dahası kendine hakaret edilmiş kabul edersin.

Esas aşağılama, hakaret ve kendini kötü hissetmek budur.

Gelin parası ne ki.

Ülke şuurdan çıkmış.

Allah rahmet eylesin, canım kayınvalidem bilirim bana her şey verirdi.

Birbirimizi çok severdik, keşke yaşasaydı, keşke gelin parası diye bana bankadan para havale etseydi.

Ya da ben, kayınvalide parası diye para yollasaydım.

Diyesim geldi.

İstisnalar dışında tüm gelinlerin yarım ağız ile dedikleri "anne", ki ben aslında pek doğru bulmam, herkesin kendi annesi var diye düşünürsek.

Aslında adı kayınvalide olan kadın para yollamış, maaş gibi her ay gelecek kimse itiraz etmez.

Yani demem o ki bütün tartışmalar kuru gürültüden başka bir şey değil.

Kimse farkında değil.

Bizde adını koyalım.

Para her şey demek olan, hayatın en kötü hakareti içindeyiz.

Hiç kimsenin alamayız, param yok dediği hayatın hakareti içindeyiz.

Funda'nın aklındakiler…

... Bu soru neden soruldu bilmiyorum.

Bu soru güven testi olarak mı soruldu bilmiyorum.

Nejat İşler'e sormuşlar.

Asansöre kiminle binmek istersin?

Cevap vermiş;

"Binmem ki tanımadığım insanlarla, hiç kimse ile" demiş.

Galiba artık hepimiz böyleyiz değil mi?

Ben de kimse ile binmiyorum, bekliyorum ki yalnız bineyim.

Eskiden kapıda kaç kişi bekliyorsak asansör gelince hep beraber binerdik.

Düşünün.

Öyle hale geldik ki, güven yok ve kimsenin kimseye tahammülü kalmamış.

Hiç tanımadığınız insanlar ile saniyelerce ya da dakika içinde ufacık yerde, yakın mesafede kapalı ve hareket halinde beraber kalıyorsun.

2 kişi bindin ve asansör bozuldu, ne yapacaksın?

Güven dışında.

Nefes ne olacak.

Kimsenin birbirinin nefesine de tahammülü kalmamış.

Benimde başka birinin nefesine hiç tahammülüm kalmamış.

Ben tek başına binmeye devam edeceğim.

Funda'nın aklındakiler…

... Aman kimseye bir şey söylemeye kalkma.

Sana yakışıyor mu?

Bir de bu çıktı başımıza, ona o yakışıyor mu, buna bu yakışıyor mu?

Bu laf sana yakıştı mı?

Yakışır canım.

İnsan hiç küfür eder mi?

Eder canım.

Valla herkese her şey bal gibi yakışıyor.

Ve bunları söyleyenlerin çoğu, ağız dolusu küfür ediyor.

Sanırsın herkes kraliyet ailesinden çıkmış asalet abidesi.

O zaman.

Tom Ford yeni koleksiyonunda erkek tango donu çıkarmış.

4.375 dolar.

Yani 120 bin Türk lirasına geliyor.

Aaaa.

Erkeğe tango giymek yakışıyor mu?

Bir dona bu kadar pahalı fiyat koymak yakışıyor mu?