Koronavirüs salgınını bilerek ardından aşıya yatırım yapan Gates, şimdi de yapay etin en büyük yatırımcısı olacak.
Microsoft'un kurucusu Bill Gates, dünyanın en büyük GDO'lu ürün üreticisi şirketine 2010 yılında yatırım yaptığında bugünlerin de habercisi niteliğinde bir adım atmış oldu.
Koronavirüs salgınını bilerek ardından aşıya yatırım yapan Gates, şimdi de yapay etin en büyük yatırımcısı olacak.
İnsanların ne yiyeceğine kadar karar vermek ve tüm insanlığı tek elden yönetmek isteyen küresel güçler, daha önce aynı oyunu GDO’da da yapmıştı. Açlık ve gıda yetersizliği bahane edilerek hayatımıza sokulan GDO’lu ürünler ne açlığa çözüm oldu, ne de çiftçileri ekonomik olarak rahatlattı.
Bu arada ‘İklim Felaketi Nasıl Önlenir’ adlı yeni kitabının tanıtımlarına devam eden Gates, yapay eti gıdanın geleceği olarak görüyor.
Laboratuvar ortamlarında üretilen yapay etin maliyeti oldukça yüksek ve kısa zamanda üretilemiyor. Bu kısmı daha önemlileri olduğu için bir kenara bırakıyorum. Maliyetleri düşürüp, hızlandırmanın bir yolunu bulmaları belki mümkün olabilir.
Asıl sorun yapay et üretimi sırasında kullanılan ve ihtiyaç duyulan sentetik ürünlerin insanlara ne kadar zarar vereceğinin bilinmemesi.
(Oxford Üniversitesinden bir ekip Şubat ayında yaptığı bir araştırmada ineklerin nitrojen oksit ve metan gazı ürettiğini, laboratuvarda et üretildiğinde ise ortaya karbondioksit çıktığını belirtti. Araştırmaya göre işin ilginç yanı metanın etkisi karbondiokside göre daha kısa süreli.)
Bu çok önemli bilgiyi bir kenara not ettikten sonra konu ile ilgili birçok soru var, onlara geçmeden önce yapay etin insan sağlığı üzerinde nasıl olumsuz bir etkisi olup olmayacağı bilinmezken Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından biz bu işe nasıl balıklama daldık onu konuşalım!
İneklerin dünya için zararlı olduğunu iddia eden Bill Gates'e destek niteliğinde açıklama yapan Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, karbon salınımı nedeniyle büyükbaş yerine koyun üretimine geçileceğini söyledi.
Bu haberin şokunu atlatamamışken Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Can Akçalı ve ekibi, kök hücreden et üretiminin mali açıdan karşılanabilir hale gelmesi için yaptığı çalışmalarda belli bir noktaya gelindiğini açıkladı.
Akçalı, ucuza ürettikleri ve buzağı serumuna alternatif olarak geliştirdikleri solüsyon ile ilgili tekniği korumak amacıyla Amerika Birleşik Devletleri’nde patent başvurusunda bulunduklarını açıkladı.
Ne mutlu bize, bu üniversitemiz sayesinde şu anda İsrail, Amerika, Singapur ve Hollanda gibi ülkelerde bulunan yaklaşık 80 firmanın yanı sıra biz de et ihtiyacımızı karşılamak için istersek yapay et üretebiliriz!
Bunun yerine yapay etin zararlarının ne olabileceğini araştıran bir ülke olmak daha mı az bilimseldi?
Küresel sistemin dayatmalarını hiç araştırmadan hemen kabul etmek bizi nereye götürecek bunu düşünen yok mu?
Büyükbaş yerine koyun üretimine geçmeyi planlamadan önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın iklim değişikliği ve küresel ısınmayla mücadele konusunda, günlük hayatta kolayca uygulanabilecek önlemlerin yer aldığı kitapçığında yapılacakları topluma anlatıp, uygulamaya teşvik edemez miydik mesela!
Haşa Allah inekleri yaratırken metan gazı ürettiğini bilmiyor muydu? Helal ve sağlıklı gıdalar tüketilmesine izin veren yaratıcı, insan sağlığına zararları bilinmeyen yapay et yerine bize bol rızıklar verecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
İklim değişikliği ile mücadele konusunda çeşitli yöntemler varken yapay et meselesinin çözüm olarak ortaya çıkarılması iyi niyetli bir aklın ürünü olamaz.
Paris İklim Anlaşmasına imza atmayan 6 ülkeden biri olan Türkiye’de, Bakanlığın attığı adım karşısında başka sorularımızın olduğunu söylemiştik.
Gelelim onlara;
Devletimiz tarafından küçükbaş, büyükbaş ve kanatlı hayvancılığın geliştirilmesi için hibe desteği verilirken biz birden bu duruma nasıl geldik?
Büyükbaş hayvancılık yapanlar ne olacak?
Dünya genelinde süt üretiminin yüzde 80’inin sığırlardan yapıldığını düşünürsek sağlığa birçok faydası bulunan süt, bulduğunuz yöntemle ülkemizde yeterli düzeyde tüketilebilecek mi?
Tarımı bitirerek neden insanoğlunun beslenmesi için başka yollar aranıyor?
Çeşitli yöntemler ile insanı kendi istedikleri şekilde dizayn edeceklerini sananlar, bir yaratıcının olduğunu bile isteye unutanlardır.
O nedenle gittikleri yol asla bizim yolumuz olamaz. Asıl bunların planları ile hareket edersek dünya yaşanmaz bir yer olacak.