İstanbul’a en çok yakışan mevsimin en güzel festivali olan ‘filmekimi’nin geçen hafta açıklanan programı dün akşam itibari ile seyircilerle buluşmaya başladı.
Festivalin programına, bilet alımına internetten ulaşabilirsiniz; ben bugün o klasik bilgileri sizlere vermek yerine alışılagelmiş bir sorunu tekrar hatırlatacağım. 13 Ekim’e kadar devam edecek festivalde yine salon/bilet sayısı tartışma konusu. Bu bir türlü aşamadığımız sorunun bu sene de tekrar etmesi ne yazık ki birçok festival severin filmlerden mahrum kalmasına sebebiyet verecek.
Ama günün sonunda, ne kadar ekmek o kadar köfte mentalini o kadar kanıksadık ki; festival kapsamında bir filmin genel satıştaki fiyatının 180’ler 200’ler olmasının da sorgulanması gibi bir beklentimiz zaten olamaz. Gişe fiyatından bir farkı kalmayan festival biletlerini gören kaç öğrencinin festivali takip edebileceği de merak konularımdan biri. Öğrenci olduğum yıllarda da aynı şeyi eleştiriyordum; salon sayıları ve bilet fiyatları. Bugün dönüp bakıyorum, o döneme oranla biraz da olsa artan salon sayılarının dışında hala yerimizde sayıyoruz; pek de bir şey değişmemiş. Bir sinema öğrencisi, bu festivaldeki arzu ettiği tüm filmlere gitmeye kalksa muhtemelen harçlığının ya tamamını ya da çok büyük bir bölümünü buraya yatırmak zorunda kalacak; üstelik derslerine uygun seanslarda yer bulmak için uğraşması da cabası... Eczacıbaşı Genç Bilet’ten faydalanabilmek için öğrenciler tabiri caizse resmen deliriyorlar çünkü olur da şansa bileti yakalarsanız, çok cüzi bir rakama almanız söz konusu oluyor. Ama tahmin edersiniz ki bu biletler saniyeler içinde tükeniyor. Öğrencilerin bu kadar talep gösterdiğini bildikleri halde neden sadece öğrencilere özel seanslar düzenlenmediğini, neden indirimli bilet sayısının artırılmadığını veya neden Lale Kart ücretlerinin öğrencilerin geneline hitap edecek şekilde düşürülmediğini da ayrıca merak etmiyor değilim.
Bu söylediğim size çok ‘armut piş ağzıma düş’ gibi geliyor olabilir ama değil. Günün sonunda ufkunun açılması, sinema dünyasına katkıda bulunması, olanın üzerine bir koyması gereken bir öğrenciden bahsediyoruz. Bu tüm eğitim sisteminde olduğu gibi ne yazık ki sinema eğitiminde de böyle işliyor; daha iyisini üretmek için var olana erişmesi gerekli öğrencilerin. Üstelik bunu sanat filmleri izleyerek, festival programlarını takip ederek yapmalı. Daha çok yönetmen tanımalı, dünya sinemasının güncelinden haberdar olmalı. Olmalı ve öyle üretmeli. Gencecik, tazecik beyinlerden; geleceğin yönetmen, senarist veya set çalışanlarından bahsediyoruz. Evet bu festivallere daha kolay erişebilmeliler ki bizler yarın öbür gün bugün yerden yere vurduğumuz o filmleri beyaz perdede yüzlerce liralar verip de seyretmeyelim, bilmem anlatabildim mi...
Bay Sinema | Türker İnanoğlu
2024 yılının Nisan’ında kaybettiğimiz, benim de zamanında bir röportaj talebinde bulunmak adına telefonda konuştuğum için kendimi şanslı saydığım, Yeşilçam’ı Yeşilçam yapan isimlerin başında gelen Türker İnanoğlu’nun anısına hazırlanan ‘Bay Sinema - Türker İnanoğlu’ sergisi yıl sonuna kadar İstanbul Sinema Müzesi’nde olacak. Türker Bey’in kişisel eşyalarının, ünlü isimlerin balmumu heykellerinin, kamera arkası fotoğrafların ve Yeşilçam’ın keşfine kadar gelişen her mihenk taşının yer aldığı sergiyi ziyaret etmeyi unutmayın.