Geçen hafta basım için yazımı ilettikten birkaç saat sonra Mubi’nin duyurusunu gördüm.

 Sosyal medyamda “Keşke birkaç saat önce açıklasaydınız da gazetede birkaç kelam edebilseydim bu hafta.” yazarak paylaşmıştım açıklamayı. Biraz geç de olsa gelin şu konuyu bir ele alalım. Öncelikle tabiri caiz ise deli gibi takip ettiğim, çok severek kullandığım, her yıl aboneliğimi yenilerken ikinci kez düşünmediğim nadir işlerden biridir Mubi. Tahmin edersiniz ki MUBİ Fest İstanbul 2024’ü de tıpkı festivalin ilk yılı olan geçen sene kadar heyecanla bekliyordum. Ta ki geçen hafta MUBİ, festival programını iptal edene kadar. Sebebine gelecek olursak; açılış filmi olan Queer’in İstanbul Kadıköy Kaymakamlığı tebliği ile gösteriminin yasaklanmasının ardından, MUBİ yetkilileri de dik bir duruş sergileyerek komple festivali iptal etme kararı aldılar.

Şimdi bu konuda iki tarafa da o denli kızgınım ki konuyu yorumlamaya nereden başlasam diye düşünüyorum. Öncelikle filmin iptal edilme sebebi olarak gösterilen gerekçenin ‘toplum barışını tehlikeye atacak provokatif içerikler taşıması’ olması trajikomik. Gün içinde ülkede neler yaşandığını, nelere maruz kaldığımızı düşününce, artık ‘şiddet acaba nereden, kimden gelecek?’ korkusuyla sokakta bile rahatça yürüyemiyorken bizi bir filmin mi bozacağını sandınız? Gerçekten buna inanmış olan insanlar da bana çok komik geliyor ne yazık ki artık. 2024’ün sonuna geliyoruz; birkaç hafta içinde bu yıl kaç kadın cinayeti yaşandı, kaç çocuk kayboldu, kaç adam intihar etti hazırlanır istatistikleri.

Kaldı ki MUBİ yetkililerinin, sergilemeye çalıştığı ‘dik duruş!’ festivali iptal etmek mi olmalıydı? Bu şekilde kime, neyi kanıtlamaya çalıştınız merak ediyorum… MUBİ Fest için günler öncesinden planlar yapan, bilet alan, festivalin başlamasını sabırsızlıkla bekleyen insanları mı yoksa tebliğ ile gelen yasaklamanın kararını veren yetkilileri mi cezalandırdınız? Bir de işin sinema emekçileri boyutu var tabii. Nice uğraşlarla hazırlanan bu festival sürecinde başından sonuna kadar yer almış birçok insanın alın terini de kaldırıp çöpe attığınız gerçeğini ne yapacağız? Bana kalsaydı festivali iptal etmek yerine, iptal edilen açılış filminin gösterim salonunda öğrenciler için ücretsiz olacak olan bir film oynatırdım.

Durumu daha da provokatif bir hale getirmek yerine ise yine ortak payda da bütünleşmemizi sağlayacak olan sanata sığınırdım. Sanat bizi ayırmaz, sanat bizi ötekileştirmez, sanat bizi sınıflara bölmez ya da erkek/kadın diye bir ayrıma sürüklemez. Bunu yapanlar dünyadaki en zararlı yaratıklar; insanlar.

Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim

Ceyhan Kandemir hocanın yönetmenliğini üstlendiği, yapımcıları arasında benim için çok değerli olan Özkan Binol’un yer aldığı ve senaryosunu Nafiseh Laleh'in kaleme aldığı Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim filmi geçtiğimiz günlerde Kadıköy Sineması’nda bir gala gecesiyle ‘herkese merhaba ‘dedi.

Gökçeada’dan efsane manzaralar izlediğimiz filmin müziğinin bestesi ise Cahit Berkay’a ait. Gerçi sanırım bu bilgiyi vermeseydim de, filmden çıktıktan sonra sürekli dilinize dolanan bu bestenin bir üstadın elinden çıktığını anlardınız.

14 yaşında bir genç kızın hayatıyla ilgili alacağı önemli bir karar öncesi Gökçeada’da yaşayan teyzesinin yanında geçirdiği 24 saati konu alan filmimiz; 12. Antakya Uluslararası Film Festivali'nde "Seyirci Özel Ödülü"ne layık görülmüştü. Gala gecesinde yapılan soru-cevap kısmında Ceyhan Hoca, filmin bugün yani 15 Kasım’da "Güzel Ordu Kısa Film Festivali"nde de özel gösteriminin yapılacağını duyurmuştu. Filme bol ödüllü bir festival yolculuğu dilerim.

HİSART Canlı Tarih ve Diorama Müzesi

10 yıldır varlığından bi’ haber olduğum bir müzeden sizi haberdar etmeye geldim. Bir müze düşünün; tarihi 3 boyutlu haliyle ayağınıza getiriyor. İnanılmaz bir emek ve aşkla ilmek ilmek işlenen Nejat Çuhadaroğlu’nun kişisel müzesini gezdiğim süre boyunca bu müzeyi daha önce nasıl hiç duymadığıma hayıflandım durdum.

10. yılını çok tatlı bir basın daveti ve müze gezisi ile taçlandıran bu müzeyi ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Üstelik 1 değil birkaç kere gidin derim çünkü ilk gittiğinizde gözünüzden ne çok şey kaçacak siz de ikinci ziyaretinizde fark edeceksiniz..