'Ya tutarsa' diye herkes Cumhuriyetin 100. Yılı için marşlar besteliyor.
Şu sıralarda bir 100. Yıl marşı besteleme modası var. ‘Ya tutarsa’ diye herkes Cumhuriyetin 100. Yılı için marşlar besteliyor. Şu ana kadar dinlediklerimin hepsi tamamen popülist zihniyetle yapılan saçma sapan şarkılar. Bunların arasında bir tek Fazıl Say’ınki dikkatimi çekti diyebilirim.
Yüzüncü yılı bile adam gibi kutlayamadık
İlk önce şunu söylemek istiyorum. Biz ülke olarak 100. Yılımızı da kutlamayı beceremedik. Yeni kurulan, bin bir zorluklar içinde emperyalist devletlerle savaşarak ecdadımızın alnının akı ile kurulan bir cumhuriyet yüz yaşına gelmiş, gelmiş ama bunu bir coşkuya çevirmekten aciz insanlarla gelmiş bu yaşına.
Etnik kavgaların, saçma sapan bir seçim atmosferinin, ‘seçimden sonra bana ne düşer?’ kafasında olan bir medyanın ve iş insanlarının gölgesinde girdik yüzüncü yıla. Muhtemelen de hazirana kadar bu böyle gidecek.
İktidar neden böyle bir şey yapmadı?
Devlet neden bir yüzüncü yıl marşı bestelemedi? Neden iktidar partisi bir dizi etkinlik yapmayı düşünmedi? Yılın tam ortasına denk gelen genel seçimlerin elbette bunda rolü vardır ama bu senin yaşadığın ve bundan sonra da yaşayacağın ülkenin yüzüncü yılı bu. Gana’nın ya da Faroe Adalarının yüzüncü yıl dönümü değil. İktidara yönelik ilk eleştirim bu.
Gelelim ikinci eleştiriye. Benim duyduğum 100. Yıl ile ilgili yapılan tüm sanat etkinliklerini planlayan, marş ya da şarkılar düzenleyen sanatçıların hepsi aynı mahalleden. Yani iktidara karşı olan muhalif mahalleden. Buradan iktidara bunu sormak isterim: Yahu kardeşim sizin bir tane mi bile sanatçınız yok? Bir tane mi bile yüzüncü yıl marşı veya şarkısı besteleyecek sanatçı yok sizin mahalleden?
Nerede saraya girip çıkan sanatçılar? Nerde o AK Partiyi destekleyen Erdoğan’ın nikahlarında şahitlik dahi yaptığı o canı gönülden sevdiği o radyocular? Nerde şarkıcılar, türkücüler…? Nerede televizyonlarda slogan atanlar? Ben söyleyeyim. Hepsi arazi oldu. Demek ki neymiş? AK Parti’nin medya ve sanat camiasında itaat mitaat yokmuş. Hepsi anketler ortaya çıkana kadar devam eden “menfaat üzerine kurulmuş” yalakalıklarmış. Şu an hepsi Bay Kemal’e nasıl yanaşırım hesapları içinde. Rakip ittifak muazzam bir disiplin ve fanatik bir biçimde bir bütün olmayı başarırken sizinkiler tek kelime ile piyasadan yok olmuş durumda.
Fazıl ne kadar iyi bir müzisyense o kadar kötü propagandacı
Gelelim Fazıl Say’a. Çok takdir ettiğim beğendiğim bir müzisyen. Fakat bu seçim dönemindeki hareketlerini hiç beğenmedim. O kadar kötü bir dille siyasete daldı ki sosyal medyada, okurken inanasım gelmiyor. İki barem üzerinden eleştireceğim Fazıl’ı. Siyasi olarak görüşünü belirtmesi en doğal hakkı ama bunu yaparken üstündeki sanatçı apoletinin sorumluluğunu taşımalı. Partinin bir üyesi olarak söylese “tamam” diyeceğim ama bir sanatçı hele klasik müzik gibi üst müziğin sanatçısı olarak yakışmıyor sosyal medyadaki ateşli davranışları. En çok garipsediğim ise Muharrem İnce’ye yönelik yer yer saygı yitiren iletileri. Kim olursa ol, dünyanın en büyük lideri veya sanatçısı veya bir çoban ol demokrasiyi savunurken bir başkasının demokratik hakkına tecavüz etmemelisin. Neyse gelelim Fazıl Say’ın 100. Yıl marşına.
Melodik yönü güçlü bir marş
Fazıl Say’ın 100. Yıl marşı hem estetik hem de melodik olarak güzel. Tam marş formunda düzenlenmiş. Özellikle melodik yönü insanı yakalıyor. Can Okan gibi çok iyi bir müzik akademisyeni orkestrayı yönetmiş. Ahmed Adnan Saygun Senfoni Orkestrası ve Korosu şarkıyı seslendirmiş. Korodaki gençler gayet dinamik ve coşku ile yürekten seslendirmiş eseri. Marşı dinlerken bende klasik müzik kökenli biri olduğum için keşke daha fazla kontrşan olsaydı dedim. Ama biliyorum marşta abartılı kontrşan olmaz diyebilirsiniz. Bu da benim gönlümden geçendi söyleyemeden geçemedim.
Marş dört dakika kırk sekiz saniye kadar sürüyor. Akıyor, sıkmadan dinleyebiliyorsunuz. Melodik olmasına rağmen biraz zor akılda kalıyor diyebilirim. Ama bir müzik eserinin kalitesi arttıkça akılda kalıcılık oranı da düşüyor, bu açıdan düşünüce marş iyi kurgulanmış. Marşı eleştirenlerde olmuş. Marşın en çok şiiri eleştiri aldı. Marşın sözleri şair Ayten Mutlu’ya ait. Şiir ilk olarak 1984 yılında yayınlanan şiir kitabında “Ver Elini” adıyla yayınlandı. Bu şiirin seçilmesine yönelik eleştiriler geldi. Şiiri inceledim içinde “ver elini yıkalım karanlığı” dizeleriyle biraz bugünkü seçim argümanlarına ithafta bulunduğu için sanırım Fazıl’a sempatik geldi. İçinde “100 yıl” ve “Cumhuriyet” teması yer alan yeni bir şiir olsaydı daha fazla beğenilirdi ama Say böyle hissetmiş ve bestelemiş.
Ben şahsen beğendim. Çok kaliteli bir eser oldu. Basitlik yok, disiplinle yazılmış aynı disiplinle icra edilmiş. Emeği geçen herkese can-ı gönülden tebrikler. Fazıl Say’a da ayrıca tebrikler. Müzik sadece para için yapılan bir sanat değildir. Müziği toplumsal hadiseler içinde hiçbir şey talep etmeden gönülden yapmalısınız. Marş “Fazıl Say- 100. Yıl Marşı” adıyla Youtube’da. Ben dinleyin heyecanlanacaksınız derim.