Biz Makro İktisat dersleri anlatırken çeşitli grafikler kullanırız. Öğrenciler bu grafiklerdeki eğrileri sağa –sola veya yukarı– aşağı kaydırarak milli gelir, faiz haddi, döviz kurları ve enflasyonun nasıl etkileneceğini gösterirler.
Gerçek hayatta her şey bu grafiklerde olduğu gibi anında gerçekleşmez. Bir eğrinin bir yerden başka br yere kayması derste beş saniyede gerçekleşirken gerçek hayatta bu hareket aylar alan bir zamanda gerçekleşir. Bu anlamda Hükümetin ve/veya Merkez Bankası’nın uyguladığı her politika anında etkisini göstermez. Bu ancak sınıfta tahta başında gerçekleşir!
Pazartesi günkü yazımda Merkez Bankası’nın faiz indirimi politikasının – eğer bankalar arası piyasada nakit sıkıntısı varsa- parasal tabanın üç ay içinde genişlemesine yol açacağını söylemiştim. İsterseniz yazdıklarımı özetleyeyim: Bankalar arası piyasada nakit sıkıntısının temel sebebi ekonomideki nakit sıkıntısıdır. Ekonomideki nakit sıkıntısını gösteren en temel değer firmaları cari oranlarıdır. Cari Oran bir firmanın hemen nakte çevrilebilecek likit varlıklarını (kasadaki nakit para, hisse senetleri, tahviller ve satılmaya hazır stoklar gibi) oluşturan dönen varlıkların kısa vadeli borçların (mevcut mali yıl içinde ödenmesi gereken borçlar) toplamına oranıdır. Bu değer dünyadaki genel mutabakatla 2 civarında olmalıdır. Ancak Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde sermaye yetersizliğinden kaynaklanan sebeplerle bu oranın 1,5 seviyesinde olması yeterli görülmektedir. Şu anda ise, pratikte, mali müşavirlerden tutun bankaları kredi departmanlarına kadar bu oranın 1,3 civarında olması bile kâfi görülmektedir. İnşaat sektörü, tütün ürünleri imalatı, gıda ürünleri imalatı, giyim ürünleri imalatı, eğitim ve medya iletişim sektörlerinde cari oranın sektör ortalaması 1,3’ün altındadır. Yani ekonomide büyük bir nakit sıkıntısı vardır. Bu da faiz indiriminin 3 ay içinde parasal tabanda ve para arzında hızlı bir artışa yol açacağı anlamına gelmektedir. Para arzı genişlemesi 6 ay içinde milli gelire az ya da çok etki derken 12 ay içinde de enflasyonda artış olarak görülecektir. Bugün enflasyonun düşmesinin en önemli sebebi 2018 yılında sert bir tedbirle Merkez Bankası’nın faizleri yüzde 24’e çıkartmasıdır. Tabii ki, bu aynı zamanda, ekonomide baş göstren nakit sıkıntısının da önemli sebeplerinden birisidir.
Faiz haddi, döviz kurları ve enflasyon oranı bir para biriminin farklı kriterlerle değerini yansıtır. Ancak bir varlığın değeri, farklı kriterlerle ölçülse de aynı olmalıdır. Dolayısıyla faiz haddi, döviz kurları ve enflasyon oranı birbiriyle sıkı sıkıya bağlantılıdır. Bu bağ, üç değişken arasında bazı temel ilişkilerin var olmasına neden olur. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz: Diğer her şey veri iken, faiz artışı kurun ve enflasyonun düşmesine, kur artışı enflasyonun ve dolayısıyla faizin yükselmesine ve enflasyon artışı da kurun ve faizin uzun dönemde artmasına yol açar. Tabii ki her bir olgu etkisini zamana yayılarak gösterir. Burada bahsettiğim faiz piyasa faizleridir. Merkez Bankası’nın faizi ise çok başka bir etkendir. Bu faiz, kabaca Merkez Bankası’nın bankalara verdiği borç karşılığı uyguladığı faizdir. Yani, daha genel olarak söyleyecek olursak, ekonomideki para miktarının belirlenmesi için kullanılan bir araçtır. Diğer her şey veri iken para arzındaki artış kısa vadede faizlerin düşmesine yol açar. Tabii ki, bu durum bankacılık sektörünün rekabetçi olması ile alakalıdır. Eğer Türkiye’de olduğu gibi oligopolcü bir bankacılık sektörü varsa, o takdirde, Merkez Bankası faiz arttırınca diğer faizler de artar ancak Merkez Bankası faiz düşürünce diğer faizler düşmeyebilir.
Mevcut faiz indirimi politikası, eğer mevcut konjonktür devam ederse, bir sene içinde enflasyonun yüzde 20’ler üstüne çıkmasına yol açacaktır. Pekiyi, kur ne olacaktır? Kısaca özetleyeyim: Türkiye’nin ciddi miktarda bir dış borç ödemesi, özellikle kasım ve aralık ayında gerçekleşecektir. Bu ise bu aylarda bankaların piyasadan nakit dolar çekmesi anlamına gelecektir. Öte yandan, belli bir süredir Türkiye cari işlemler fazlası vermektedir. Bu da yıl sonu nakit döviz talebini hafifletmektedir. Üçüncü bir faktör olarak da, dış dünyada yaklaşan kriz sebebiyle Merkez Bankaları faiz düşürme kararları almaktadır. Bu durumda bizim faiz düşürme kararını döviz kurları üzerinde etkisi azalacaktır. Bütün bu etkileri göz önüne alırsak, Aralık 2019 itibariyle dolar kurunun 6.10 - 6,20 aralığında görülecektir.
Tabii ben de yanılabilirim. Ama yanılıp yanılmadığımı zaman gösterecektir.
Hayırlı Cumalar.