Çok kutuplu dünya aslında yeni bir masalın adıdır.

Gelişmeler, Türkiye’nin etki ve ilgi alanlarında istikrarın kısa vadede sağlanmasının güç olduğunu göstermektedir. En büyük nedeni bu bölge/veya ülkelerin küresel veya bölgesel diğer aktörlerinde etki ve ilgi alanında olmasıdır. Birbirleri ile dolaylı bir strateji uygulayarak güç mücadelesi yapmakta olan bu aktörler için para ve diğer araçları kullanarak amaçlarına ulaşma yolunda her yol mübah görünmektedir.

Çok kutuplu dünya aslında yeni bir masalın adıdır. Aynen tek ve iki kutuplu dünya başlıklı masallar gibi. Kutuplaşma her zaman zenginleşmenin, hakimiyet kurmanın, yayılmanın bir aracı olarak görülmüştür. Sorunlar çıktığında darbeler, renkli devrimler, yerel halkı silahlandırma, her türlü terör ve organize suç örgütünü kurdurma, silah ve uyuşturucu kaçakçılığını teşvik, terör örgütlerine kendilerine dokunmadığı ve isteklerini yaptığı sürece desteklemek vb. çözüm yolları geliştirilmiştir. Bu yollara her geçen gün yenilerinin eklendiğini görüyoruz.

KUTSAL AMAÇ PARA VERENİN AMACI

BRICS de aynıdır, tek yol tek kuşak da aynıdır, NATO ve Şanghay İşbirliği Örgütü, Afrika Birliği ve daha niceleri de aynıdır. Bu yapıların her birinin insani değerleri ön plana çıkarak, yoksullukla mücadele, iklim değişikliği ile mücadele gibi birçok kendilerine göre kutsal amaçları vardır. Aslında bu kutsal amaç, örgütün kurucusu ve para vereninin amacıdır. NATO, ABD’nin evet demediği hiçbir faaliyette bulunamaz. Tek yol Tek Kuşak projesinde Çin, alt yapıları olgunlaştırırken aslında Çin usulü sosyalizm kavramı altında proje kapsamında ki ülkelerin üst yapılarına da karışmaya başlamıştır. Şanghay İşbirliği Örgütünün bugüne kadar çözüm getirdiği bir sorun görülmemiştir. Hele Afrika Birliği. Kıt’a için hiçbir çözüm üretemediği gibi küresel güçlerin yeni paylaşımlarına göz yummaktadır. Kıta, tamamen kırılgan hale gelmiş, darbeler birbirini izlemeye başlamıştır. Afrika Birliği ise sadece kınamakla yetinmektedir. Burada Avrupa Birliğine bir parantez açmak gerekmektedir. Hayatını kaybeden her Afrikalı, Avrupa Birliği için göç etmesi muhtemel bir kişinin eksilmesi anlamını taşımaktadır ve AB, Afrika’da ki darbe ve çatışmalardan, aç ve susuz kalan insanlardan, ölen çocuklardan dolayı mutludur. Bakmayın siz timsah gözyaşları döktüklerine.

YENİ DİPLOMASİ TÜRÜ

Uluslararası örgütlerin her biri küresel güçlerin yönetimi altındadır. Türkiye, ise bu ülkelerde barışı koruma, destekleme ve insani yardım gibi amaçlarla yer almaktadır. Türkiye’nin insani yardım diplomasisi bir noktaya kadar etkili olabilir. Ancak, insani yardımların önemli kısmı tüketilerek yok olmaktadır. Kalıcı alt yapı eserlerinin ise maliyeti çok yüksektir. Türkiye’nin etki ve ilgi alanlarında yeni diplomasi türü savunma diplomasisi olmalıdır. Türkiye, bu diplomasinin birçok gereğini yerine getirmeye devam etmektedir.

Bu diplomasi türü merkezi bir şekilde yönetilmeli, bölgesel ve ülke düzeyindeki analizlerle strateji ve politikalar üretilerek uygulamaya geçirilmelidir. Bu maksatla çok kapsamlı araştırmalar yapılarak, stratejik öngörü tekniklerinden de yararlanılarak raporlar bütüncül bir anlayışla, etki ve ilgi alanımızda bize rakip olan veya olabilecek potansiyel adayların durumlarını da dikkate alarak hazırlanmalıdır. Özellikle Afrika ülkelerinin çoğu için uzun dönemli planlar yapılmasından kaçınılmalı, kısa vadeli, ancak etnik yapıları dikkate alarak geliştirilecek, olası sapmalara karşı çözümü süratle üretebilecek modüler stratejiler geliştirilmelidir.

Eğitim için ülkemize gelen öğrencilerden de bu diplomasi türü için yararlanılması düşünülebilir. Bu öğrencilere ülkemizin savunma diplomasisinde ki gücünü gösterebilecek dersler, konferanslar, savunma sanayi tesislerine geziler düzenleyerek gönüllü yumuşak güç unsurlarımız arasına katılmaları sağlanabilir. Mezun olduktan sonra da merkezi bir sistem ile bu öğrencilerle temas kesilmemeli,

İş birliğinin sürekliliği için eylem planları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.

Etki ve ilgi alanlarınız da ki etkinliğiniz plana dayalı, sapmalara dayanıklı ve esnek bir süreklilik anlayışı ile mümkün olabilecektir. Bunun için kurumsallaşma ve uzmanlaşma önem taşımaktadır. Her türlü ideoloji, siyasi, dini, mezhepsel görüşün üstünde, heterarşik örgütlenmeye göre yapılandırılmış, bürokrasinin etkilerinde uzak, hükümetler değiştikçe değiştirilmesi zor olacak şekilde yasalarla da devamlılığı güvence altına alınmış bir sistem tesisi Ülkemizin bölgesel ve ardından küresel güç olma yolunda ki adımlarını güçlendirebilecektir.