Laflıyorduk. Sokağın bir köşesinde. Çayından bir yudum alırken, "oyum Erdoğan'a oğul, o var olmalı, ülke için…" diyordu. Gözlerine baktım, "Amca neden Erdoğan?" dedim. Pek varlıklı biri değildi, ama uğruna öleceği ailesi ve ülkesi vardı. Konuşmasının her cümlesinde bunu söylüyordu.
Zaten vatanı için dünyada ölümü göze alan kaç millet var ki? “Oğul” dedi usulca, “O buralı” dedi, “Bu topraklardan çıkmış, bu ne demek sen bilir misin?”, “Anlat amca” dedim, “Oğul, bir tek onun için ölürüm, gerisi umurumda değil, şu parti bu parti hikâye, Erdoğan Türkiye demektir…”
***
Buna benzer cümleleri belki her gün duyuyorum. Bir kafeye oturmaya gittiğimde dahi konusu açılıyor, benzer cümleler dökülüyor ağızlardan. Erdoğan’ın mücadelesinin partiler üstü bir mücadele olduğunu unutmuyoruz böylelikle. Sürekli anımsıyoruz. Her fırsatta anımsamak da gerekiyor hani. Çünkü 16 sene boyunca en yakın çalışma arkadaşlarından bile ihanete uğrayan bir liderden bahsediyoruz. Sadece bu sınırlarla kalmamış, dünyanın tüm mazlumlarına gönlünü açmış bir lider. O kadar ihanete, o kadar arkasından çevrilen tezgâha ve milleti dışındaki o yalnızlığa rağmen gerçekleştirmiş bunu. Tıpkı Türkiye gibi. Her türlü tezgâha karşı direnen, güzel ve yalnız ülkemiz gibi. O nedenle Türkiye’nin kaderi Erdoğan’la birlikte çiziliyor belki de. Öyle bir mücadele bu. Amansız. Sonunda kazanamasak bile bir kere öleceğimiz ama adam gibi öleceğimiz bir mücadele.
***
Muhalefetin adayının belli olmasıyla birlikte seçim arenası önümüzdeki günlerde kızışacak. Türkiye, laf olsun diye demiyorum, tarihi boyunca yaşayacağı en önemli seçim arifesine girmiş vaziyette. Çünkü 16 Nisan referandumuyla birlikte alınan vesayet odaklarını ortadan kaldırma kararı, bu seçimle birlikte pratiğe dökülecek. Millet ne derse onun üstüne söz söylenemeyeceği, bürokratik oligarşinin artık buna direnemeyeceği bir kararı vereceğiz 24 Haziran’da. 25 Haziran’ın daha aydınlık olabilmesi için, tüm vesayet odaklarının ortadan kalkması için millet Erdoğan’ı tarihin ilk devlet başkanı yapmaya hazırlanıyor, öyle ya da böyle aynı umutla, aynı dirençle ve aynı sevdayla…
Sokakta konuşuyoruz, en çok bahsedilen Erdoğan’ın mücadelesinin onda birini dahi sergilemeyen insanların meydanlarda gezmesi. Millet bunun farkında olduğu için zaten Erdoğan’a sıkıca bağlı, o nedenle her şeyden koruyor, o nedenle bazılarının yapması gerekeni kendisi haykırarak yapıyor. Dayanamıyor; Erdoğan’ın yalnız bırakılmasına, mücadelesinde ona destek çıkılmamasına. Kızıyor, bağırıyor, çağırıyor. O nedenle Erdoğan’ın genel başkanı olduğu partiye de gün geliyor, “şu adamı yalnız bırakmayın, onun yarısı kadar mücadele etseniz dahi kafi” diyor. Samimi bir haykırış bu. Tek cümlelik manifesto belki de. Nargile dumanları arasında 22 Mayıs 2016 kongresi öncesini özleyenleri tarihin tozlu raflarına kaldırsa da, Erdoğan’a ihanet edenleri her saniye deşifre etse de, Erdoğan’ı canı gibi korusa da, 24 Haziran’a gidilen yolda hala elinden tutup kaldırıyor Erdoğan için mücadele etmesi gereken insanları bu millet.
O nedenle, son tarih bildiğim kadarıyla 21 Mayıs milletvekili aday listeleri için. Milletin istediği Erdoğan’ın yanında ölüme gidecek, Erdoğan’ın yanında sıra dağlar gibi saf tutacak, bu ülkenin bağımsızlığı için göğüs göğse çarpışacak, Erdoğan’a kalkan olacak, onun mücadelesini geleceğe taşıyacak kişiler… O nedenle bu seçim Erdoğan dışında kimseye eyvallahı olmayanların seçimi, bu seçim ülkenin kaderinin Erdoğan’ın kaderiyle çizileceğini bilenlerin seçimi ve bu seçim tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi gerektiğinde canını dahi hiçe sayanların seçimi. Umudu kaybetmeden, yüreğimizin herkese yeteceğini bilerekten…
Muharrem İnce seçimindeki ince hesap nedir?
CHP’nin adayı Muharrem İnce oldu. Aslında bu karar Cumhurbaşkanlığı seçimiyle CHP’nin hiç ama hiç ilgilenmediğini gösteriyor.
CHP’ye genel başkan olamayan birinin “Türkiye’ye güvence” falan olacağı yok ama CHP için de zaten bu önemli değil. Peki asıl mesele ne?
Ya da neden Kemal Kılıçdaroğlu aday olmadı?
Kazanacağını bilse aday olmaz mıydı?
Yoksa Cumhurbaşkanlığı’nı mı istemiyor?
Kemal Bey’in İnce’yi aday göstermesi aslında CHP’nin yarışa şimdiden havlu atması demek, tek fark İP’e giden oyları parti olarak parlamentoda toplayacaktır.
Amaç parlamentoda AK Parti karşısında oluşacak muhalefetin milletvekili sayısını 300’ün üzerine çıkarmak…
Dolayısıyla yasamayı kendilerinin kontrol etmesini istiyorlar, sözün kısası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı orada yalnız bırakıp sistem krizi çıkarmanın derdine düşmüşler…
AK Parti bunu dikkate alarak seçim kampanyasını yürütmeli.
Tek tek girdiği her eve, elini sıktığı her vatandaşa bunun tehlikeli bir durum olacağını söylemeli.
Bu haftanın favori Spotify şarkılarım
· Koray Avcı – Pirlere Niyaz Ederiz
· Aydilge – Oyunbozan
· Yüzyüzeyken Konuşuruz – Bodrum (Ufuk Kevser Remix)
· Berk Coşkun – Benim Dünyam
· maNga – Yad Eller