Her sektör, meslek veya iş kolu hakkında herkesten önce o işin içinden gelenlerin söz söyleme hakkı vardır. Hiç bilmediği konuda yorum yapıp, ahkam kesenleri doğrusu hiç kimse ciddiye almaz. Onlar bir şeyler yazar veya söyler ama saman alevi kadar hükmü olmaz bu fikirlerin.
Hafta içinde postadan tuğla kalınlığında bir kitap çıktı. Bir hediye paketi açar gibi açtığım poşetten HAVADA AHKAM "Türk Sivil Havacılığına İçerden Bir Bakış" adlı bir kitap çıktı. Her gelen kitap gibi bu da beni çok mutlu etti. Fakat bu kitabın ayrı bir özelliği vardı. Kitabı yazan, havacılık sektöründe yolun başında tanıdığım bir dostum olan Oktay Erdağı idi. Oktay Bey, kısa adı SHGM olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nde tam 30 yıl görev yapmış bu konuda çok deneyimli bir bürokrat.
Cinius Yayınları'ndan çıkan 416 sahifelik kitabı okumaya başladığımda tanıdık isim ve kurumları görünce daha bir heyecan aldı beni. SHGM nihayetinde bir devlet kurumuydu ve Oktay Erdağı’da orada yıllarca başarıyla liyakatla çalışmıştı. Kars'ın Akyaka İlçesi'nin Esenyayla gibi ücra bir köyünden çıkıp gelerek, evrensel bir meslek olan havacılıkta böyle yerlere gelmek çok kolay değildir. Oktay Bey, bu kitabı yazarken kimsenin ipliğini pazara çıkarmak, kin ve intikam almak için veya gizli kalması gereken devlet sırlarını açık etmek gibi bir amacım yoktu diyerek, asıl niyetinin havacılığa ilgi duyan yeni nesle bir katkıda bulunmak olduğunu söylüyor.
Önce, tüm özel veya resmi kurumlarda hep gördüğümüz klasik ilişkileri mizahi bir dille anlatıyor, okuyan herkese aynı bizde de böyle oluyor dedirtiyor. SHGM gibi önceleri hiç önemseyen bir kurumun aynı sektördeki diğer devlet kurumları ile nasıl amansız bir yarışa girdiğini çok net görebiliyoruz. Özellikle, havacılıkta halen çalışan ve bu sektörde kariyer yapmaya niyetli tüm gençlerin bu kitabı okuyup, dersler çıkarması kaçınılmaz durumdur.
Kurumlardaki Bizans entrika ve oyunları bu kitapta ders çıkarır şekilde anlatılıyor.
Bir çoğu hiç duyulmamış, okuyunca "Vay be neler olmuş" diyeceğiniz olayları size anlatsam, şaşarsınız veya da gülersiniz.
Oktay Erdağı, her bürokratta görülmeyen çok net ve akıcı bir dille yazdığı kitabında bürokraside yaşadığı dostlukları, vefasız davranışları, kadir bilirlikleri veya diğer davranışları çok güzel bir şekilde anlatıp bizlere de ders veriyor. Her biri başlı başına birer hikaye olabilecek olayları tek tek okurken, bir yandan da tanıdığım bazı simalar hakkında yeni fikirler edindim.
Milyarlarca liranın gelip geçtiği sektörde temiz kalmanın ne kadar zor olduğunu iyi bildiğim için, şu anda başı dik, alnı açık gezen ve yaşadıklarını hiç çekinmeden dile getiren Oktay Erdağı'nı bir kez daha kutluyorum. Cumhuriyet rejiminin nimet ve faydalarıyla yetişip, devletin üst düzey makamlarına gelen Oktay Bey, devlete olan borcunu iyi, dürüst ve namuslu bir hizmet sergileyerek ödeyen, bir neslin evladı olarak büyük övgüyü hak ediyor. Türkiye'de uçak yolcuları dışında sektör içindeki tüm aktörleri, figüranları veya misafir oyuncuları en iyi tanıyan birisi olarak, ondan bahsederken duayen değil "Bir bilen" olarak söz ederim. Çünkü, çok karmaşık ve çetrefilli bir mevzuatı olan havacılık sektöründe her şeyi beyninde hıfz eden çok bürokrat bulamazsınız. Ahkam, hükümler sözcüğünün çoğulu. Havada ahkam derken, havacılıkta böyle bir yetkiyi herkes kendinde bulamaz ama Oktay Erdağı’yı bulur. Çünkü, bulunduğu yere gelirken, çelmelenmiş, sırtından bıçaklanmış, ihanete uğramış ama yine de bileğinin hakkıyla bu yerlere gelerek, devletin, tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyan onurlu bir liyakat sergilenmiştir. Kitabın bundan sonra yapılacak baskıları itirazı olan, bildiğini söylemek isteyenlere açık. [email protected] mailine yazabilirsiniz. Tabi ki, kitabı okuyarak.
Bu kitabı aslında herkese, her meslek erbabına öneriyorum. Daha sonraki dönemi anlatacak olan "Havada Oraj" adlı kitabı da sabırsızlıkla bekliyorum.
NURİ DEMİRAĞ: HAVACILIK EFSANESİ
Bunun dışında size başka bir kitaptan daha bahsedeceğim. Doğrusu henüz ben bulup okuyamadım. Adı: "Nuri Demirağ: Türkiye'nin Havacılık Efsanesi". Ötüken Neşriyat'tan çıkan bu kitabın yazarı ise Fatih Dervişoğlu. Kitabın tanıtım yazısı aynen şöyle: Nuri Demirağ hayata gözlerini açtığı XlX. asrın son çeyreğinde sıkıntılı bir çocukluk ve gençlik devresinden sonra, "Türkiye'nin en zengin adamı" mevkiine geldiğinde, yaşadığı mütevazı hayat düzeniyle olduğu kadar, ülke için hayata geçirmeye çalıştığı projelerle de dikkati çekmektedir. O, yürüttüğü taahhüt işlerindeki titizliği, dürüstlüğü yanında, eğitime katkılarıyla kendinden söz edilmesi gereken işadamları neslinin öncüsüdür. Şu konuda ise, ülkemizde başka örneği yoktur. Bugün bazı zengin iş adamlarının yüz binlerce dolar ödeyerek satın aldıkları uçaklara kendi isimlerini verdiklerini görüyoruz. Ne var ki, onlardan hiç biri kendi fabrikalarında, kendi teknisyenleriyle, kendi sermayeleri ile sıfırdan imal ettikleri bir uçağa kendi isimlerini veremediler.
Bir hariç: Nuri Demirağ (TC-NuD 38)
Bu kitabı da daha okumadan herkese tavsiye etmekten mutluluk duyuyorum.
İyi uçuşlar Türkiye'm...