Bugün kafama takılan iki soruna yanıt arayan iki sözüm ve yorumum var!
İlk sözüm Cüneyt Çakır’a; FİFA kokart takıyorsun ama benim gözümde sen hakem filan değilsin. Sen git yurtdışında; her şeyin kuralına göre uygulandığı, futbolun temaşa sporu olarak kabul edildiği ortamlarda,etliye sütlüye dokunmayan maçları yönet. Oralarda çok fahiş hatalar yapılmadığı zaman hakemler futbol seyircisinin umurunda bile değil. Onlar için varsa yoksa sahada oynanan futbol önemlidir. Anlayamadığım; Avrupa’da iyisiniz de Türkiye’de neden bu kadar başarısızsınız.
Sevgili Çakır; Türkiye’de yönettiğin, birçok maçını bir kez daha izle ve sana yakışmayan ne hatalar yaptığını gör ve “ben neler yapmışım” diye kendi kendini bir kez daha sorgula.
Gelelim son olarak yönettiğin Fenerbahçe-Trabzonspor karşılaşmasına. Şunu söylemekte yarar var; Türkiye’de özellikle televizyonlarda maçları yorumlayan eski futbol hakemlerimiz, şimdiki her şeyi çok bilen yorumcularımızın maç yorumlarını da pek önemseme. Onlar “çok bilmiş” havalarıyla ekranlarda aklına geleni söylerler ama, çoğu yorumları buram buram eyyamı yansıtır. Gündemde kalabilmek için, kendi yönettikleri maçlarda devirdikleri çamları unutup, günü yaşamak için atıp tutarlar.
Fenerbahçe’ye çaldığın ve ben sayamadım, gösterdiğin sarı kartlarını bir izle, neredeyse tümü yanlıştı. Özellikle birinci yarı, Bu sarı kartları gösterdiğin ve faul olarak değerlendirdiğin hareketlerin çok daha fazlasını Trabzonsporlu futbolcılar yaptı ve değil sarı kart göstermek faul bile çalmadın. Eve gittiğinde izle ve ne kadar yaptığın hatalı yönetimiyle öne çıkan hakem olduğunu göreceksin.
Sadık’a sarıdan kırmızı kart gösterdiğin hareket öncesinde, birinci sarı kartla değerlendirdiğin hareketi bir kez daha izle. Değil sarı kart, faul bile yok. Ama bu yanlışın, yine bir yanlışla devam etti ve vücut vücuda bir mücadelede Sadık’ı ikinci sarı kart ve kırmızı ile ihrac ettin. Maçı hiç VAR’a başvurmadan bitirmen güzeldi ama oyunun sonucunu etkileyecek ve uzakta kaldığın bu harekette VAR’a mutlaka gitmeliydin. O zaman görecektin ki, orada kartlık bir hareket yoktu. Bu kritik kararın öncesinde hareketi VAR’dan izlesen kesinlikle, değil sarı kart faul olmadığını bile görecektin. İşte öylesine bir hakemsin.
Net görünen bir şey vardı. O kırmızı kart sonrasında; o zamana kadar tüm cömertliğinle Fenerbahçe aleyhine gösterdiğin sarı kartların altında o kadar ezildin ki, daha sonraları tavrın değişti ve bu kez hatalı kararlarını Trabzonspor aleyhine sergilemeye başladın. Ama sen gözden kaçtın, çünkü Fenerbahçe oldukça baskılı bir futbol oynuyordu. İşte o süreçte oldukça çekişmeli ve heyecanlı bir derbi vardı sahada. Maç heyecanı seni ikinci plana itmişti. İşte öylesine bir maç yönettin. Asıl merak ettiğim MHK’nın seni nasıl değerlendirdiğidir.
İkinci sözüm ise sana Ersun Yanal; Ne yapmak istediğin anlaşılır gibi değil. Elinde Valbuena gibi; ileride topu tutabilen, top kaybı az yapan, etkin duran top organizasyonlarıyla karşı takımın kafasını karıştıran futbolcun var ama, onu yanında oturtuyorsun, yerine ise; futbolcu bile denemeyecek Ayew’le sahaya çıkıyorsun. Ben sayamadım kaç top kaybetti. Ayrıca; takımın hızını kesen Jeilson da bu takımın adamı değil, O kadar çok top kaybı yaptı, ama sen bunu göremedin. Elinde koşan ve dikine oynayabilen Elif Elmas var, Alper var. Ama bir devreyi o beceriksizlerle oynattın. Senden umudumu kestim. Maç akşamı eve gittiğinde maçı izlemiş ve yaptığın kadro hatalarını düşünmüşün ve takımını neden düşme hattından uzaklaştıramadığının analizini yapmışsındır.
Unutma ki, Fenerbahçe'desin ve sen olmasan da bu takım en az bu kadar futbol oynayabilir.
İşte iki sözüm, yerine ulaşır mı. Ne dersiniz?