Avrupalı bize göre "ecnebi" idi. Yabancı anlamında kullanırdık.

Avrupalı bize göre “ecnebi” idi. Yabancı anlamında kullanırdık. Yabancı futbolcu değil ecnebi futbolcu, yabancı artist değil ecnebi artist denirdi zamanında. İşte zamanın o devrinde ülkemizdeki mühim maçları yönetmek üzere yurt dışından Ülkemize yabancı hakem trioları gelirdi/getirtilirdi.

Türk futbolunun ilk yıllarından itibaren taa 1960’lara kadar sürdü bu ecnebi hakem uygulaması. Sonraki yıllarda özellikle Sulhi Garan’la birlikte yükselen Türk Hakemliği ile yerli malı-yurdun malı orijinal Türk hakemlerle bugünlere geldik.

Son yıllarda özellikle VAR’ın devreye girmesiyle daha ziyade artan sıkıntılı yönetimlerden bıkan taraftarlardan başlamak üzere, kulüp yöneticileri, en sonunda da TFF Başkanı “yabancı” hakem istihdam edilebileceğini belirterek yaklaşık yarım yüzyıl önce terk ettiğimiz bir uygulamayı tekrar gündeme getirdiler.

Gerçi federasyon başkanı sadece masa başında, VAR’da yabancı hakem olabileceğini söyledi ama artık “cin şişeden çıktı” bunun gidip varacağı yer maçları yönetecek saha içi-saha dışı-masa başı her türden karar üreten mercide “ecnebi” hakem istihdamıdır artık bundan böyle.

Son yıllarda her ne kadar profesyonel hakem diyebileceğimiz bir sisteme geçilmiş olması bile oldukça önemli olmasına rağmen profesyonel yapılan hakemlerin verdikleri amatörce kararlar ve hemen her takım tarafından eleştirilen yüzlerce binlerce yanlış hakem kararı aslında sıkıntının hakemlerin amatör-profesyonel olmasından değil iyi hakem-kötü hakem olmasından kaynaklandığını göstermektedir.

Ayrıca mevcut MHK, MHK’nın oluşum dinamikleri, seçim/atama usulleri ortada durduğu müddetçe, AİHM kararlarına uygun düzenlemeler yapılmadan, zihniyet devrimi gerçekleşmeden yabancı hakem gelse ne olur, gelmese ne olur? Belki ilk bir iki hafta oynanan maçlarda nispeten daha adil yönetimler olacak, VAR kararları daha hızlı ve söylentilerden uzak cereyan edecek ama sonrası? Sonrası yok.

Aslına bakarsanız; yabancı hakem, yabancı hâkim ve yabancı hekim en son düşünülmesi gereken üç şeydir. Bu üç meslek erbabı da işini yaparken yetiştiği topraklardan tevarüs ettiği, edindiği bilgi, birikim ve görgü ile karar üretmekte, bir nevi tedavi gerçekleştirmektedir ama günümüzde sınırların her geçen gün daha da ortadan kalktığı, bilgi ve tecrübenin enternasyonal anlamda dünyanın ortak değeri haline geldiği bir dönemde “eğer yabancı teknik adam, yabancı kondusyoner, yabancı futbolcu oluyorsa niye yabancı hakem de olmasın?” sorusu iyi ve doyurucu bir cevabı hak etmektedir en azından.

Eski devirlerde Sirkeci Garı’na veya Yeşilköy Havalimanı’na gelen ecnebi hakemi kim karşılar, Pera Palas’a giderken İstiklal’deki Franguli’ye kim uğrar ve hakemin “diş kirası”nı kim doyurucu bir şekilde karşılarsa Mithatpaşa Stadı’ndaki maçta da onun güldüğü anlatılırdı şehir efsanesi olarak.

Artık günümüzde böyle bir ihtimal de kalmadığına göre (TFF kurda kuşa yem etmez artık misafirini) VAR falanla sınırlı tutmadan UEFA’nın elite hakem portföyünden 5 saha içi, bir VAR ve 1 AVAR hakemini sık sık ülkemize getirterek maç yönettirirse bu fay hattında biriken gerilim bu sayede giderilir ve yerli hakemlerimiz de kendilerine bir çeki düzen verirler diye ümit edebiliriz.

Umalım ve dileyelim ki Qatar 2022’de olmayan, temsil edilemeyen Türk Futbolu, hakemiyle, takımıyla bundan sonraki bütün turnuvalarda yer alır ve hak ettiği değere tekrar kavuşur.

Avrupa Kupaları’nda Ülkemizi temsil edecek dört takımımıza da başarı dileklerimizle,